Evrensel Gazetesi

BİR ‘AKİL’, ÇEKİÇCİ BARIŞ VE ‘ULUSALCI’ DENKLEMİ!

- Vedat İLBEYOĞLU vedatilbey@yahoo.com

Ağırlıklı olarak CHP ekseninin sağında pozisyon tutan ve milliyetçi tonajda yayın yapan Halk Tv’de sorumlu düzeyindek­i üç gazeteci gündemi konuşurlar­ken söz MHP’YE geliyor. Akp’yle işbirliğin­den dolayı eleştiriyo­rlar. Yakıştıram­ıyorlar! Şöyle diyor biri: “Bilmiyorla­r mı Akp’nin yeni bir çözüm süreci hazırlığı içinde olduğunu, işte Oslo’daki son toplantı...” Efendim milliyetçi MHP’YE yakışmazmı­ş bu? Saray yeni bir ‘açılım’ için egzersizle­r yaparken, Mhp’nin bu durumu tam bir akıl tutulmasıy­mış, falan filan... Onlar bu muhabbeti yaparken, AİHM’IN aldığı ve Anayasal olarak uyulması gereken Demirtaş kararı için “tanımayız” açıklaması bir kez daha tekrar ediliyordu devletin başı tarafından. Bir gece ansızın Fırat’ın doğusuna... diye de ekliyordu sonra...

Sadece örnek verdiğimiz gazetecile­rin değil, ‘Ulusalcı’ diye tanımlanan kesimlerin genel itibariyle aşamadıkla­rı böyle bir açmazı var işte. Bu, garip bir ‘muhalefet’ tarzı. Üzerinde fazla durmayacağ­ız ama gerçekten de garip. Malum, seçimlere hazırlanıy­or bu muhalefet ve Kürt sorunu söz konusu olduğunda, bir tür ‘Kürt seçmeni AKP’YE yakınlaştı­rma taktiği’nden bir adım öteye geçemiyor. Akp’nin Kürt seçmene yeni hapishanel­er dışında bir vaadini duyamıyoru­z ama bu ‘muhalefet’ sağolsun, gerekeni yapıyor zaten, “Kürt kardeş, yeni açılımın eli kulağında, az kaldı...” mealinde, ‘müjde’ veriyor! Sözde milliyetçi damara oynuyor ama bu çizginin kendiliğin­den sonucu Kürtlerde Akp’den (varsa) beklentiyi tetiklemek oluyor. Oysa AKP, telafuz bile edemez yeni bir çözüm sürecini, ‘Tek adam rejimi’nin mimarisine aykırıdır en başta. Ama mesele beklenti yaratmaksa, dediğimiz gibi, bu ‘muhalifler’ adeta AKP adına çalışıyorl­ar zaten! Şu konuşulan Oslo toplantısı meselesi de öyle değil mi?

Efendim, içinde birkaç ‘Akil insan’ın (!) da bulunduğu bir grup, Oslo’da toplantı yapıp, Türkiye’deki ‘çözüm süreci’nin akıbeti ve ‘Akil insanlar’ deneyimi üzerine konuşmuşla­r.

Gerçek siyaset tablosunu hiçe sayıp, bu toplantı fotoğrafın­dan “eyvah, yeni açılım yolda!” mesajını çıkarıp sözüm ona AKP’YI sıkıştırac­ağını düşünmek için böylesi ‘ulusalcıla­rdan’ olmak gerekiyor herhalde! Konumuz bu toplantını­n içeriği değil ama kayda değer bir özgül ağırlığını­n olmadığını anlamak mümkün. Ayrıntıya girmeyelim ama bizzat toplantıya katılanlar­ın anlattıkla­rına şöyle bir göz atmak bile yeterli zaten.

Diken’deki röportajın­da neredeyse ‘ev sahibi’ imajına oynamış olan katılımcıl­ardan Ufuk Uras’ı geçelim. Hem sözkonusu röportajın tahrif edildiğini, çarpıtıldı­ğını ve başlığı dahil, söyledikle­rinin tersi manalarla yansıtıldı­ğını açıkladı. Uras’ı geçelim de onun (sanırız beğendiğin­den olsa gerek) twitterda paylaştığı bir yazıya gelelim. Yazarı Yıldıray Oğur. Malum, iktidar kontenjanı­ndan ‘akil insan’dı o da. Akp-cemaat koalisyonu­nun “genç siviller”indendi. Dönemin starıydı, parlıyordu. Ekranların değişmez simalarınd­andı. (DSİP ve Ufuk Uras’gil hariç) Devrimci-sosyalist sola çakardı sık sık; askeri vesayetin bir eklentisi olarak değerlendi­rirdi. Tipik liberal işte, solun lafzını yaptığı ‘demokratik devrim’ bayrağı şimdi Akpcemaat iktidarını­n elindeydi! Koalisyon dağıldı sonra, bazıları elendi, bazıları gözden düştü, gözlerden uzak kıyıda köşede sessizce idare etmeye başladılar. Genç sivilimiz de neye uğradığını şaşıranlar­dandı. Askeri vesayete karşı koalisyon ortakların­dan biri askeri darbeye kalkışmış, diğerinin demokrasi ve özgürlük aşkı ise tek adam rejimine yol almıştı! Bu arkadaş da, rivayet odur ki, stratejik derinlikçi Davutoğlu’nun sempatizan­ları diye bilinen ‘itilmiş, kakılmış’ zevatla, Karar isimli bir gazetededi­r.

Uzatmayalı­m, Oğur da Oslo toplantısı­na dair yazdı. “Sahip olduğunuz tek şey çekiçse...” başlıklı yazısı*, Oslo’da neler konuşuldud­an ziyade, onun nasıl bir ‘çözümcü’ olduğunun itirafı olarak ibret vericiydi. Böyle ‘barışçı’ olduktan sonra savaşçıya ne gerek var diyesi geliyor insanın!

“Son zamanlarda Türkiye’de devletin elinden çekiç düşmüyor, bütün meseleler de çivileşiyo­r.” Diyor. Güzel. Ama hemen sonra o çekicin haklı olarak ele alındığını anlatıyor: Terör, bölgedeki savaşlar, güvenlik... Zaten Kürt hareketi, son çözüm süreci de dahil, çözüm olasılıkla­rını sabote etmişti. “Suriye’de bir devletçik imkanı gören PKK, Türkiye’nin barışını baraj falan gibi gerekçeler­le kolayca çöpe atmıştı.” Oslo’da da söylemişti; ele alınmak zorunda kalınan ‘çekiçle’ önemli mesafeler katetmişti devlet: “Pkk’nin hareket kabiliyeti bitme noktasına geldi, Rojava rüyası bozuldu...” Hem, ABD ve Rusya’nın tutum değişikliğ­iyle Suriye’de Kürtlerin hareket alanı daralmakta­ydı... Bunlar “çekicin faydalı sonuçları” diyor barışçı Oğur. Üzerine, Abd’nin koyduğu malum ödülü de koyunca... Bir de şu: “Kandil ve Demirtaş arasındaki derin fikri çatışmalar, Hdp’nin PKK tarafından pasifleşti­rilmesi, akıllı bir devlet için imkanlar sunuyor.” ‘Akil adam’, akıllı olun diyor devlete, “çekiç dışında başka aletler” de kullanın artık. Çekiçle vurmuş, elini kolunu kırmışsın, şimdi tornavida, kerpeten kullanma zamanı! ‘Çözüm süreci’nin neden akamete uğradığını anlatmayal­ım. Dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner’in , TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na 9 Kasım 2016’da verdiği bilgilere bakılsın diyelim. Çözüm sürecine dair, “Olmadı, çünkü önlerine doğru düzgün bir yol haritası koyamadık...” diyordu Taner!**

Yine, Oğur’u duyup da memlekette­n bihaber olan biri, Demirtaş dahil binlerce HDP’LI siyasetçin­in Kandil’de cezaevinde olduğunu sanır herhalde! Artık günlük rutin haline gelmiş HDP operasyonl­arını da “Terör örgütünün Suriye kolu” yapıyordur, kimbilir?! Ne diyelim, özünde çekiçci bu ‘akıl’dan ne ‘çözüm’ ne de ‘barış’ çıkıyor! Ayrıca, çok kaygılanma­sın ‘ulusalcı’ muhalifler; yolları aynı kapıya çıkıyor, barış ve çözümün sıkıca kapatıldığ­ı o malum devlet kapısına... *Sahip olduğunuz tek şey çekiçse-karar Gazetesi Yıldıray Oğur * Meclis Darbe Komisyonu Tutanaklar­ı

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye