‘Çözüm süreci cezalandırılıyor’
ÖNDER’İN CEZASINI DEĞERLENDİREN KURTULAN:
HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, 2013 Newroz’undaki konuşmalar gerekçe gösterilerek HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP Ankara eski Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e verilen hapis cezasını değerlendirdi. Çözüm sürecinde partilerinin oluşturduğu heyetin önemli ve riskli sorumluluklar aldığına dikkat çeken Kurtulan, çözüm sürecinin cezalandırıldığını söyledi.
‘YARGI AKP’NİN SOPASI OLDU’
İktidarın 5 yıl içinde değişen yönelimini değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan gazetemize Sırrı Süreyya Önder, Selahattin Demirtaş, İdris Baluken ve Pervin Buldan’ın çözüm sürecinde oluşturdukları heyetin Türkiye adına önemli bir sürecin yürütücüsü olduklarını ifade etti. “Büyük riskleri de taşıyan bir görevdi” diyen Kurtulan heyetin bu bu sorumluluğu yerine getirerek devletin bilgisi dahilinde bir çalışma yürüttüğünü hatırlattı. 2013 Newroz’unda okunan Öcalan mektubunun kamuoyuna barışa ne kadar yaklaşıldığını hissettirdiğini belirten Kurtulan, “Ancak sonrasında Erdoğan’ın ve Akp’nin çözüm masasını devirmesiyle birlikte tek adam sisteminin yerleştirilmeye çalışıldığına tanıklık ettik. Demokrasinin gereği olan kuvetler ayrılığı lağvedilerek yargı Akp’nin sopası oldu. Bu kararla birlikte tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bir durumla karşılaştık” dedi.
‘BAŞKA ÜLKEDE ÖDÜL VERİRLER’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AİHM’IN Demirataş kararına verdiği “karşı hamle yaparız” yanıtının ardından eski bir dosyanın öne alınarak Demirtaş ve Önder’e ceza verildiğini kaydeden Kurtulan, iktidarın yargının itibarını yitirdiği bir pozisyon aldığını söyledi. Bütün muhaliflerin cezaevine konulmasının aslında bir seçim çalışması da olduğuna dikkat çeken Kurtulan, iktidarın Selahattin Demirtaş’ı bir engel olmaktan çıkarmaya
çalıştığını dile getirdi. “Fakat biliyoruz ki Selahattin Demirtaş cezaevinde direnmeye devam edecek ve Sırrı Süreyya Önder’in son sözünün arkasındayız” diyen Kurtulan şöyle devam etti: “Ancak sadece seçim çalışması olarak görmüyoruz. O dönemki çözüm sürecinin de cezalandırılmak istendiğini söyleyebiliriz. Bugün baktığımızda ise bir süreç yok. Baskı, işkence, yok sayma, ölümlerdeki artışların yaşandığı bu dönemde Türkiye’de çözüm süreci konjektürü olmadığını söyleyebiliriz. Başka ülkelerde ödüllendirilen barış için çalışmalar, bizde cezalandırılıyor.”