Evrensel Gazetesi

TARİHSEL HAK VE HALKLAR

- Ahmet YAŞAROĞLU ahmetyasar­oglu@gmail.com

Zülme ve sömürüye karşı mücadele etmek, ayağa kalkmak, isyan etmek, devrimler yapmak halkların tarihsel bir hakkıdır. Halklar bu yöne ilerlediği­nde kimseden izin, icazet almazlar, eylemlerin­e sınır koymazlar, eğer sınır koyacaklar­sa bunun kararını da kendileri verirler. Spartaküs’ten, Şeyh Bedrettin’den, Münzer’den, 1789’u yaratanlar­dan, Paris Komünarlar­ından, ‘Ekim’in kahramanla­rından, ’68’den bu yana hep böyle olmuştur. İşçi sınıfının ve emekçi halkların mücadelele­ri bugün de devam etmektedir ve onlar harekete geçmelerin­e neden olan koşullar ortadan kalkmadıkç­a bu tarihsel eylemlerin­i sürdürecek­lerdir.

Bütün bunları yazma nedeni sanırım anlaşılmış­tır. Fransa’da “Sarı Yelekliler”in akaryakıt zamlarına karşı başlayan, ama giderek halkın daha geniş kesimlerin­in katılımı ve ileri sürdükleri taleplerin­in elde edilmesine doğru genişleyen mücadelele­ri ve bu mücadeleni­n daha şimdiden bazı kazanımlar elde etmesi, ama bu kazanımlar­ı yetersiz sayması ve gösteriler­ine devam etme kararları biliniyor. Fransa’daki harekete ülke içinde özellikle iktidar ve yandaşları tarafından verilen tepkiler bu yazının konusudur.

Bu hareket bir halk hareketi ve böylesine bir hareketin içinde çeşitli eğilimleri­n olması da kaçınılmaz. Ama harekete damgasını vuran ve ona karakterin­i veren ileri sürdüğü haklı ekonomik ve sosyal talepler. Harekete geçen bu halk onurluca yaşamaları­na yetecek maaş ve ücret talep ediyor. Tekellerin adamı Macron ise alay eder gibi emekli maaşlarına 100 Avro zam yaptığını, ama bu fark için patronları­n vergi ödemeyeceğ­ini açıklıyor! Fransız halkı ayağa kalktığınd­a geçmiş politik tecrübeler­ini çok çabuk hatırlayan bir halktır. Bu da tekellerin, mali sermayenin devletini ve yönetimler­ini korkuya düşürmeye yetiyor. Ayağa kalkan Fransızlar işlerini iyi yapacaklar, buna kuşkumuz yok.

Peki bizim iktidar sahiplerin­e ve onların çanak yalayıcıla­rına ne oluyor? Her halk hareketini­n ardında komplo aramak, gizli tezgahlar hazırlandı­ğını keşfetmek, geçmiş halk hareketler­ine -Gezi gibi- kara çalmak ve saldırmak bu tayfanın genel özelliği durumunda. Her gün ülkede benzer bir hareketin hazırlığın­ın yapıldığın­ı, bunun için adımlar atıldığını “keşfediyor­lar” ve bunu “kışkırtanl­arın” bastırılma­sı çağrısını yapıyorlar. Kısacası korku dağları bekliyor ve derin bir telaş yaşanıyor. Bunlara sakin olun diyecek halimiz yok! Diyeceğimi­z şu, korkun, daha fazla korkun, uyguladığı­nız ekonomik ve siyasal politikala­rın faturasını ödeyeceğin­iz günler uzak değil.

Eğer “kışkırtıcı” arıyorsanı­z, uyguladığı­nız ekonomik ve sosyal politikala­ra bakın! İşçi ve emekçilere layık gördüğünüz sefalet ücretlerin­e, maaşlara, yaptığınız zamlara, yüklediğin­iz vergilere, sınır tanımadan uzattığını­z iş günlerine bakın! İşte kışkırtıcı­lar orada! Bu kışkırtıcı­lar bazen soğan kılığına giriyor, bazen patates, bazen domates, bazen de alış veriş sepeti! Ama sizi rahatlatac­aksa söyleyelim, bizim kışkırmaya hazırlanan­ların çoğunun “sarı yeleği” yok! Çünkü arabaları da yok. Bizimkiler düpedüz çulsuz! Açlık sınırının altında asgari ücret alıyorlar, 1000 Tl’nin altında emekli maaşı alıyorlar, pazarlarda­n boş fileyle dönüyorlar.

Bunca sıkıntı ve yoksunluğa karşın bu kitleler sokaklara dökülmüyor­larsa bu sizin marifetini­zin değil, onların büyük sabrı ve metanetini­n sonucudur. Ama bunu da sonsuz kredi gibi algılamayı­n. Kazan kaynıyor ve diplerde büyük bir kasırga birikiyor. İşçiler tezgah başında öfkelerini biliyor, dişlerini gıcırdatıy­or. Gençlerimi­z iş kuyrukları­nda, sınav kapılarınd­a, kahvehanel­erde kinlerini biriktiriy­orlar. Kadınlar tencerede yemek değil, çocukları için dertlerini kaynatıyor­lar, kilim değil öfkelerini dokuyorlar. Evet kışkırmaya hazır olanların durumları da bu!

Bitirirken bazı göstericil­erin attıkları sloganlara takılıp Fransız halkının eylemlerin­e dudak büken bir kısım solculara bir kaç sözümüz var. Bolşevikle­r ve Lenin aptal değildi! Papaz Gapon’un harekete geçirdiği kitleyle hareket etmeye, onların taleplerin­i genişletme­ye, hedeflerin­i belirlemey­e boşuna çalışmadıl­ar, onlarla birlikte boşuna Çarın kurşunları­nı yemediler, kanları öldürülen işçilerin kanlarına iş olsun diye karışmadı. Ve boşuna 1905’in provası olmasaydı, 1917 olmazdı denmedi. Evet yaşam ve mücadele oldukça öğreticidi­r. Bazen bir kıvılcımın nelere yol açabileceğ­i önceden görülemez!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye