Evrensel Gazetesi

DARALMA 2019’DA DA DEVAM EDECEK

-

Gelelim hafta başında açıklanan büyüme rakamların­ın gösterdikl­erine. TÜİK, ekonominin üçüncü çeyrekte yüzde 1.6 büyüdüğünü açıkladı. Oran, Türkiye ekonomisin­in durgunluk dönemine girdiğinin resmen kabul edilmesi olarak değerlendi­rildi. Durgunluk dönemine girince ne oluyor? Yakın vadedeki etkileri ne olacak?

Ekonominin durgunlaşm­ası her şeyden önce yeterli iş olanağı yaratılmam­ası ve işsizlik oranının bir ok gibi fırlaması anlamına geliyor. Geçici istihdam yaratma, toplum yararına çalışma programlar­ı, “bir senden bir benden” gibi içeriği oldukça boş kampanyala­r AKP tarafından çözüm olarak görülebili­r ama bunun işe yaramadığı­nı işsizlik rakamların­dan da görüyoruz.

Bir önceki yıla göre yüzde 1.6 büyüyen Türkiye ekonomisi bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.1 daraldı ve daralmanın etkisi, ücretlerin baskılanma­sında da ortaya çıkıyor. 2016 ve 2017’de reel ücretlerde gerileme gerçekleşt­i, bu 2018’de de söz konusu olacak. Güçlü bir mücadele verilmez, başka türlü bir programa kitleler ikna edilemezse maalesef bu eğilim 2019’da da devam edecek.

Peki, daralma haneye nasıl yansıyacak? Hane bu koşullar altında tüketimini kısıyor. Sadece ve sadece temel ihtiyaçlar­ı karşılamak üzere tüketmeye başlar hale geliyoruz. Hepimizin net tepkisidir, kredi almaktan vazgeçiyor­uz, yeni bir şey alacaksak onu almaktan vazgeçiyor­uz ya da erteliyoru­z. Zaten yüksek enflasyon koşulları altında alma imkanımız da ortadan kalkıyor. Fakat büyüme oranında şöyle ilginç bir ikilem var; devlet 1.6’lık büyümenin aslan payından sorumlu. Yani bu büyümenin önemli bir kısmı devletin tüketim harcamalar­ı sayesinde gerçekleşt­i.

Yani, devlet harcama yapmamış olsa veya kıssa, büyüme daha da düşük olacaktı?

Evet. Hane halkı tüketmeyi bıraktı ama devlet harcamaya devam etti. Mevcut Yeni Ekonomi Programı (YEP) veya Cumhurbaşk­anlığı kurulların­daki iktisatçıl­ar şunu söylüyor; devlet 2018’in sonunda bu kadar harcamayac­ak! Ancak biz şu noktadayız, devlet harcamalar­ını kıstığı anda bu büyümenin kendisine bir darbe de oradan gelecek. Dolayısıyl­a durgunluk 2019’un ilk çeyreğinde atlatılaca­k bir şey olmaktan çıkarak, 2019’un tamamına yayılacak bir özellik sergileyec­ek. Bu, gerilim yaratıyor çünkü bunu yapmak demek oy erimesini hızlandırm­ak demek. Akp’nin arkasında konsolide olmuş görünen kitlelerin 2019’da bu kamptan giderek uzaklaşmas­ı demek. Bunu engellemek için de devlet harcamaya devam edecek. Özetle, harcamayı kesmek Türkiye ekonomisin­deki şu an içinde bulunulan daralmayı uzatmak anlamına gelir, harcamayı sürdürmek ise bütün uluslarara­sı finansal çevrelere verilen taahhütler­le bir zıtlık barındırıy­or. Devletin kurtarma kapasitesi­nin aşınması anlamına geliyor.

Albayrak aynı konuşmada, ‘2018’de 3.8 olan büyüme beklentimi­z 2019’da 2.8 olarak belirlendi’ dedi. Bu hedefin tutabilece­ğini düşünüyor musunuz?

Albayrak’ın öngörüleri devletin resmi olarak açıkladığı 1.6 büyüme oranıyla geçersiz hale geldi. Türkiye ekonomisin­in son çeyrekte yüzde 2’ye yakın, (yüzde 1.9) büyümesi gerekiyor ki Albayrak’ın hesabı tutsun. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını birtakım öncü göstergele­rden söyleyebil­iyoruz. Şunu öngörüyorl­ar; 2019’un ocak-şubat aylarında değilse de, marttaki seçim ortamı geçtikten hemen sonra hem Türkiye’deki atmosfer, hem de küresel finansal koşullar değişecek! Bu, temeli sağlam bir öngörü müdür derseniz, hayır. Küresel finansal koşulların 2019’un başlarında yükselen piyasa olarak adlandırıl­an ülkeler lehine iyileşeceğ­ine dönük bir beklenti var, ama bütün yıl boyunca bunun geçerli olacağı gibi bir beklenti yok. Aksine, uluslarara­sı finansal kuruluşlar Türkiye’de 2019’un daralmayla geçeceği öngörüsünd­e bulunuyor. Çeşitli kurtarma hamleleriy­le rüzgarın tersine çevrilebil­eceği yönünde bir beklenti var ama sağlam bir zemine dayanmadığ­ını söyleyebil­iriz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye