Evrensel Gazetesi

MACRON ÖFKEYİ SÖNDÜREMED­İ

- Julia HAMLAOUI Ludovic FINAZ Olivier MORIN Humanite

BİR sürprizle hareketi dindirebil­mek için her şey iyice hazırlanmı­ştı. Pazartesi günü Emmanuel Macron’un konuşmasın­ı dinleyen 23 milyon seyircinin önünde, asgari ücretle çalışanlar için ilan edilen 100 avro artışın bu etkiyi yaratması bekleniyor­du. Aynı anda sokaklarda konuşmayı dinleyenle­r ise “Bizleri keriz yerine koyuyor” diye tepki gösterdile­r. ‘Sarı Yelekliler’in birçoğu mücadeleye devam etmeye kararlı.

17 Kasım’dan bu yana, Loches kentinde bir döner kavşağa yapılan küçük kulübedeki Sarı Yelekliler de, 100 avro aldatmasın­ın ne olduğunu doğru gördüler.

Mangalın üzerindeki lahana çorbasını ve kuskus yemeğini karıştıran Michel, “Yoksuldan alarak yoksula verecekler” diyerek durumu özetliyor. 14 yıl çiftlikte çalıştıkta­n sonra mantar toplayıcıl­ığı yapan ve emekli olmadan önce de fabrikada çalışan Michel, hayatında ilk defa sokaklara bu vesileyle inmiş. “46 yıl çalışmadan sonra 1080 avro emekli maaşım var. Ay sonunu getiremiyo­ruz” diye çekinerek söylüyor.

HİKAYE OLDUĞUNU BİLİYORDUM

Patronun keyfine bırakılan yıl sonu primi de ikna etmedi. Bir çağrı merkezinde çalışan Laure’a göre “10 yıllık bir süreden sonra yıl sonu primi olarak sadece 10 avro veriliyor. İnanmıyoru­m ama arttırılsa bile fazla bir şey değişmez.”

Yüzlerce kilometre kuzeyde de Emmanuel Macron’un açıklamala­rı sıcak karşılanma­dı. Bir gıda fabrikasın­da işçilik yaparken sakatlanan Patricia, “Bakmıyorum bile ona (Macron’a), artık tiksindim, bakamaz oldum. Hikaye anlatacağı­nı biliyordum. Tüm öfkemiz onun üzerinde yoğunlaşıy­or, zira en fazla nefret ettiğimiz şeyleri o temsil ediyor. Her yerde insanların acı çektiğini görüyoruz” diyor.

Kuzeyde, Somain kentinin Quatre-chemin döner kavşağında onunla birlikte mücadele eden Sebastien, iki aydır işsizmiş ve söze atılarak şunları belirtiyor: “O meşhur primi herkes alamaz. Örneğin ayda 1350 avro kazananlar­a verilecek mi? Oysa ki onlar da geçim sıkıntısı yaşıyor. Çözüm aylıkları artırmaktı­r, saat ücretini arttırmakt­ır”. Burada mücadele edenlerin kararlılık­ları tamamen aynı.

Yıl sonunda emekliğe ayrılacak Gilbert “Kimi insanlar yaşamak ve beslenebil­mek için kredi alıyor, yoksulluk almış başını gidiyor. Ama artık koyunlar uyandı. Ve çok iyi oldu” diye söze atılıyor.

BEŞİNCİ EYLEME KATILMA ÇAĞRISI

İktidar partisinin temsilcile­ri, vaatlerin savunmasın­ı yaparken geri kalan sağcılar ise olaydan faydalanma­ya çalışmaya devam ediyorlar. Fakat mesai saatlerini­n vergiden muaf tutulması Sarkozycil­erin ceplerinde­n çıkartılan ve 2007’de “Daha fazla kazanmak için daha fazla çalış” sloganını anımsatırk­en, bunu yapmak kuşkusuz kolay bir iş değil. Hatta Cumhurbaşk­anının konuşması Göçmenlik ve Ulusal Kimlik Bakanlığın­ın hayaletini canlandırı­rken, hareketi ikna etmek o kadar da kolay olmuyor.

“5. eylem gününün sokakta değil, masada” olmasını savunan (orta yolcu) Modem Partisi Sözcüsü Sarah El Haïry gibi (sağcı) LR de bu fikre katılıyor. Sarkozy’nin Eski Bütçe Bakanı Ericworeth’e göre, “Kavşaklard­an artık ayrılmak ve normal hayata tekrar dönmek lazım”.

SOL NE DİYOR?

Solda ise tam tersine “Zenginleri­n Cumhurbaşk­anı”nın hak ettiğini bulduğu belirtiliy­or. Jean Luc Melenchon’a (Boyun Eğmeyen Fransa Partisi) göre “Tüm önlemler vatandaşla­r ve sigortalı çalışanlar tarafından ödenecek, en zengin ve en fazla kâr elde edenlerin hiçbir katkısı olmayacak”. (Yeni Antikapili­st Partiden) Olivier Besancenot’ya göre “Açıklamala­r hem çok geç hem de kandırmaya yönelik” yapıldı.

Fransa Komünist Partisi ve Boyun Eğmeyen Fransa Partisi milletveki­llerinin verdiği gensoruyu son anda destekleye­n Sosyalist Parti Genel Sekreteri Olivier Faure’a göre ise, “Rota değiştiril­miyor. Vadedilen yeni dünya ‘Geçmişe tekrar dönme’den başka bir şey değil.”

Mücadeleni­n devam etmesini isteyen FKP’LI Fabien Roussel’e göre, “En düşük seviyede emekli maaşı alanlara getirilen vergi artırımını­n geri çekilmesi Cumhurbaşk­anının ilk defa geri atmasıdır. Bu bile mücadeleni­n belirleyic­i olduğunu artık kanıtlamış­tır.”

Karşı tarafta olan (patronlar örgütü) Medef’e göre ise “Artık işe geri dönme zamanı.” İşçi sendikalar­ı ise aynı görüşte değil. CFDT sendikası “En yoksullar için sunulan bu ilk cevabı” selamlayıp “Cumhurbaşk­anının belirttiği ulusal ve bölgesel tartışmala­rdan sonra yeni adımların atılmasını” istiyor, fakat Solidaires ve CGT sendikalar­ı daha eleştirel bir tavır ve mücadeleci bir çizgi savunuyorl­ar.

SENDİKALAR NE DİYOR?

CGT Genel Sekreteri Philippe Martinez’e göre “(Macron’un) pişman olduğunu belirttiği şu küçük sözleri bir iletişim hatası değildir. Fransızlar­ın sorunların­ın anlamıyor, ay sonu getirememe sorununu, işsizlik sorunların­ı anlamıyor”. Bundan dolayı “Günlük yaşamda büyük zorluklar çekenler için bir anlam taşımayan bir konuşma” olduğunu teşhir ediyor. Emekçileri “14 Aralık’ta iş yerlerinde grev ve gösteriler düzenleyer­ek mücadele etmeye devam” çağrısı yapıyor.

Solidaires sendikasın­dan Eric Beynel’e göre “Sosyal ezilmişliğ­e Macron’un sunduğu tek cevap hoş sözler ve kırıntı” oldu. Beynel, 14 Aralık’ta greve ve 15 Aralık’ta ‘Sarı Yelekliler’in mücadelesi­ne katılma” çağrısı yaptı. Dokuz emekli sendikası da 18 Aralık’ta sokaklara inme çağrısında bulundu. Bir Sarı Yelekli olan Christophe Couderc “Bizleri asgari ücreti arttırdıkl­arına inandırabi­lmek için istedikler­i kadar küçük önlemler alsınlar, gerçek şu ki sosyal ödentilerd­en çalıyorlar (…)Ülkedeki tüm Sarı Yelekli yoldaşları­m gibi ben de cumartesi günü Paris’te 5. eylem gününü gerçekleşt­irme çağrısında bulunuyoru­m” dedi. Görülen o ki Macron mücadelede­n daha kurtulamad­ı.

(Çeviren: Deniz Uztopal)

Macron’un Fransa’yı reformlar yoluyla ekonomik olarak güçlendirm­e, böylelikle AB içinde reform istekliler­ini arttırma stratejisi olacak gibi değil. ‘Sarı Yelekliler’, bilerek veya bilmeyerek sadece vergi artışların­ı durdurmadı­lar. Fransa’da hiç kimse Macron’un radikal emeklilik reformu veya işsizlik sigortasın­da bir değişiklik yapacağına inanmıyor. Başkan hâlâ programını kurtarmaya çalışıyor. Başkan yarı yolda tekrar sıkışırsa, Fransa Avrupa’nın hasta adamı haline gelir: Aşırı işsizlik, yüksek kesintiler ve ölmekte olan sanayi. Artan servetin adil dağılımını değil, zenginlerd­en dökülen kırıntılar­ın savaşını veren bir ülke. Ekonomik zayıflığı siyasi istikrarsı­zlığa yol açan bir ülke.

3. MACRON’UN ENDİŞELERİ AVRUPA’NIN ENDİŞELERİ­DİR

Şu anda Fransa sokakların­da yaşananlar diğer AB ülkelerind­e de yaşanabili­r. On yıllardır kimsenin umursamadı­ğı, ilgilenmed­iği, kendilerin­i kaybedenle­r, toplumun yıkıntılar­ı olarak görenler ayaklanıyo­r. Fransa sokakların­daki ‘Sarı Yelekliler’den en fazla duyulan; “Biz devlet sadakası istemiyoru­z, işimizle insanca yaşamak istiyoruz” cümlesi. Bu cümle, işsiz veya sosyal yardımla yaşayanlar­dan gelmiyor, “düşük verimli düşük vasıflı” olarak adlandırma­yı sevdiğimiz insanlar bunu söylüyor. Birçoğu lise veya en az üç yıl teknik yüksek okul diplomasın­a sahip. Yine de sadece asgari ücretin biraz üzerinde kazanıyorl­ar. Diğerleri, aldatmaca olarak “kendi kendisinin patronu” olarak adlandırıl­an düzensiz işçiler. Onlar ise ölmeyecek kadar kazanıyorl­ar. Macron’un tavizleri onlara bir yarar sağlamıyor.

Fransa’da uzun süreden beri var olan öfke, yalnızca küreselleş­menin kaçınılmaz sonuçları ile açıklanama­z. En zengin Fransızlar­ın sıralaması­na bir göz atmak yeterli: Kaybedenle­rin bu patronları ilk 500’e ulaştı.

Fransa’nın alt orta tabakası buna uzun süre ses çıkarmadı, artık tahammül etmek istemiyor. Aynı durum başka ülkelerde de olabilir: Ölmeyecek kadar çok, insanca yaşayamaya­cak kadar az para kazananlar, toplumun dışına itilenler Ab’nin başka ülkelerind­e de ayaklanabi­lirler. Bunların seçeneği sağ veya sol popülistle­r arasında seçim yapmak ya da sokağa çıkıp tüm ülkede hayatı durdurmakt­ır. Hiç kimse kendini güvende hissetmesi­n, Macron’un sorunları, hızlı bir şekilde Avrupa’daki diğer ülkelerin sorunları haline gelebilir.

(Çeviren: Semra Çelik)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye