‘Sermayenin Brexiti’ kaos içinde
Birleşik Krallık ülkelerinin (İngiltere, Kuzey İrlanda, İskoçya, Galler) Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması sonucunun çıktığı referandumun üzerinden 30 ay geçmesine rağmen nasıl bir anlaşmanın yapılacağı hâlâ belirsizliğini koruyor. Başbakan Theresa May, iki hafta önce AB ile bir anlaşmaya vardığını açıklasa da halk, bu anlaşmanın ne olduğuna ilişkin detaylı bilgiye sahip değil.
GÜVEN OYLAMASINI GEÇTİ
Büyük tepkiler alan May, yaptığı anlaşmayı 11 Aralık günü parlamentoya sunmaktan da vazgeçti. Partisi içinde tepkiler daha yüksek sesle dile getirilince ise parlamento grubunun yüzde 15’inin imzasıyla güven oylamasına gidildi. Güven oylaması geçtiğimiz çarşamba günü gerçekleştirildi. Gizli yapılan oylamada May, 317 milletvekilinin 200’ünün desteğini aldı. Salt çoğunluğu elde etmeseydi istifasına kesin gözüyle bakılıyordu.
May, “Şimdi Brexit’i gerçekleştirme zamanı” diyerek, partisi içindeki muhalefete biraz da olsa geri adım attırdı. Fakat buna rağmen bir çok Muhafazakar Parti milletvekili, parlamenter grubun üçte birinin güven duymadığı bir başbakanın istifa etmesi gerektiğini söylüyor.
SERMAYE MAY’LA SONUNA KADAR GİTMEK İSTİYOR
May’in liderliğinde Muhafazakar Parti bugün seçime gitse, büyük bir yenilgi alacağı tahmin ediliyor. Öte yandan May, güven oylaması öncesinde, 2022’de yapılacak genel seçimlerde başbakan adayı olmayacağını söylemesine rağmen partisi içinden “Hemen istifa et” çağrılarını engelleyemedi.
Ancak asıl olarak İngiliz sermayesi Brexit’i May ile gerçekleştirmek istiyor. Sosyal devlet vaadinin ötesine geçmeyen muhalefetteki İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn’in ülke için bir “tehdit” olduğu propagandası yapan Muhafazakarlar, “Corbyn’i gösterip halkı May’e razı etmeye” çalışıyor.
Başbakan olduğu günden bu yana her gün oy kaybeden May, oldukça yıpranmış durumda. Ancak Muhafazakar Parti’nin başında kim olursa olsun, Brexit’ten resmi çıkış tarihi olan 29 Mart 2019’a kadar yıpranacağı kesin. Bu kişi, anketlere göre bir sonraki genel seçimde zaferle çıkacağı tahmin edilen İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn olsa bile.
Dolayısıyla İngiliz sermayesi, zaten yıpranmış ve bir sonraki seçimlerde aday olmayacak Theresa May ile Brexit’i gerçekleştirip, yeni ve genç bir muhafazakarla 2022’deki seçimleri kazanarak Corbyn’i engellemek istiyor. Bu nedenle İngiltere Merkez Bankası, İngiltere Şirketler Federasyonu ve tek tek sermayedarlar ortaya çıkıp May’e tam destek verdiklerini açıkladılar.
‘HALKIN BREXITİ’ GÖRMEZDEN GELİNİYOR
AB ile pazarlıklar yapılırken, May ve bugüne kadar 3 Brexit Bakanı, göçmen sorununu, ödenmesi gereken sterlinin miktarı ve İrlanda sınırını konuştular. Öyle bir yansıttılar ki; ‘basit konular’ın çözülmesi için uğraşıyorlarmış görüntüsü verdiler. Peki gerçek neydi?
Başta, İngiliz sermayesinin Ab’deki yerinin korunması istendi. Daha önce, AB üyeliğinde de olduğu gibi, ‘özel bir ilişki’ istendi. İhracatın ve Ab’ye yapılacak yatırımların önünde engeller oluşması istenmedi.
Kuzey İrlanda’nın İrlanda Cumhuriyeti ile birleşme fikrini güçlendirecek adımların atılmamasını istedi. İki İrlanda’nın birleşmesi durumunda, ‘Majestelerinin Birleşik Krallık’ı dağılmış ve elde Büyük Britanya kalmış olacaktı. Bu da, bir kez daha İskoçya’nın bağımsızlık referandumu dayatmasına neden olacaktı.
Yani kısacası, halkın istediği Brexit’in lafı bile edilmedi. Peki, Brexit kararını veren halkın talepleri neler?
Birincisi, AB üyeliğinden dolayı yapılan masrafların başta sağlık ve eğitim olmak üzere sosyal hizmetlerde kullanılması.
İkincisi; AB yasalarından dolayı grev dahil, işçilerin hak talebinin önündeki engellerin kaldırılması.
Üçüncüsü; daha ucuza mal edildiği gerekçesiyle yatırım ve istihdamın başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere AB üyesi ülkelere kaydırılmaması.
Bu taleplerin şimdi lafı bile edilmiyor. Hatta, şoven ve ırkçı politikalar için sürekli gündeme getirilen göçmenlik konusu bile hiç konuşulmuyor. Kuzey İrlanda ve Güney İrlanda sınırı sorunun nasıl çözüleceği meselesine ilişkin ise, hemen hemen kimsenin bir fikri yok denebilir. Referandum döneminde kampanya yürüten ve Brexit isteyen Eski Brexit Bakanı David Davies, Eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson ve onlarcası daha, “AB için yaptığımız masrafı kesip okul, hastane, yol yapacağız” diyorlardı. Bütün bunlar unutulmuş durumda.