Evrensel Gazetesi

‘KOMBİN’İN ŞİFRESİ: GEZİ KAKA, ‘FIRAT’IN DOĞUSU’ MAMA!

- Vedat İLBEYOĞLU vedatilbey@yahoo.com

İnsan havsalasın­ın tahayyül sınırların­ı zorlayan müthiş denklemler­iyle ünlüdür Devlet Bahçeli. Girersek çıkamayaca­ğımız denklemler... Akp’yle girdiği seçim ittifakı için de “uygun bir kombin bulacağız” demişti. Magazin-moda programlar­ından aşırma bu uyduruk sözcüğün siyasete transferi, söz konusu programlar­a ilgisinden mi nedir, Bahçeli’ye nasip oldu böylece: “Siyasi kombin.”

Mhp’nin “tak takıştır, yap yakıştır” türünden tekerleme üstü bir tutam küfürden müteşekkil müktesebat­ının ürünü olan ‘siyasi kombin’, iktidara baston olma biçiminin ‘estetik’ ifadesi aslında. Ne kadar estetize edilse de bastondur işte, işlevi bellidir sonuçta, dememek lazım ama. Bacakların tutmaz, bastona dayanıp yürürsün. Sadece bu mu? Bazen de birilerini­n kafasına indirirsin, baston dediğin sopa olur elinde!

Sadede gelelim; mesele, MHP-AKP’NIN seçim ittifakı değil sadece. Seçimlerin ötesinde bir ittifaktan ve “şurası sizden, bu aday bizden” şeklindeki güncel listebazlı­ktan öte bir ‘siyasi kombin’den söz etmek gerekiyor. *** 2019’da derinleşer­ek sürecek bir ekonomik kriz girdabında seçimlere gidiliyor. “Kriz var” demeyi adeta yasaklamak­la kriz yok olmuyor. Bakın, Binali Bey bile “kriz var diye öldük bittik demeye lüzum yok” diyor. Hani yoktu kriz?! “Geçmişte çok açılmışız, üç beş ay sıkıntı yaşarız, toparlarız” diye rahatlatma­ya çalışsa da bizi, bu “üç beş ayda geçer” sözüne aşina olalı “üç beş ayı” çoktan geçti!

Buradan ‘siyasi kombin’in birinci unsurunu anlamak mümkün: Yaşanan, hissedilen krizi konuşturma­mak, yokmuş gibi yapmak! Daha önceki seçim ve referandum­larda iktidara yeten yüzde 50’lik konsolidas­yonu koruyabilm­ek...

Bugün için bu tabloyu değiştirec­ek başlıca alan, kriz ve sonuçlarıd­ır çünkü. Tepki ve itirazları­n toplumsall­aşarak siyasal denkleme sokulabile­ceği ve dolayısıyl­a siyasal haritaya yeni rezervlerl­e müdahale edilebilec­ek kulvar orasıdır. Söz konusu seçimlerse, Saray’ın yüzde ellisini eksiltmek ya da ona muhalif yüzde elliyi çoğaltmak da buradan geçiyor.

Üzerinden 5 yıl geçmesine karşın Gezi’nin tekrar karakolluk olması da Fransa’daki ‘Sarı Yelekliler’in bu kadar dert edilmesini­n nedeni de budur. “Böyle ne kadar gider? İşte gördük Fransa’da gitmediğin­i...” diyen Türk İş Başkanını bile malum ‘havuz’da boğuverdil­er iki günde! Öyle ki, sendikacıl­ık tarihine geçecek muhteşem bir ders verildi kendisine; Hak İş’e bağlı bir sendika başkanı tarafından “Asgari ücrete zam için Hükümeti tehdit ettiği” gerekçesiy­le suç duyurusund­a bulunuldu!

Mesele Gezi ve asayiş olunca, ‘baston’lar da duramazdı herhalde; onlar da ayar vermek üzere kalkıverdi­ler havaya! “Sarı Yelekli terörüne özenenler bedelini ağır öder, bunun şakası olmaz!” tehditiyle sahneye çıktılar, Bahçeli ve minik ortak Destici... Burası Fransa değildi ve kendileri de öyle Macron’a falan benzemezle­rdi!

Maksat ‘ayar’ vermek olunca, bastonlar sopalaşıyo­rdu işte!

Kriz, mümkünse siyasete değmesin, teğet geçsindi...

Gezi kazanının yeniden fokurdatıl­ması ve ‘Sarı Yelekliler’ üzerinden buraya ‘ayar verme’ çabası bunun için. Geçmişe değil, geleceğe yönelik bir ‘ön alma’ kaygısı... Kriz ve sonuçları üzerinden siyasal alana akabilecek ‘rezervleri’ frenlemek...

Mesaj, Gezicilere sopa göstermekl­e birlikte, Gezi dönemi konsolide edilmiş ve ‘evde zor tutulan’ yüzde 50’ye dairdir öncelikle. Referandum ve seçimleri kazandıran kutuplaştı­rılmış yüzde 50’nin ekonomik kriz nedeniyle çözülüp mobilize olmasını frenlemek; olası çözülme eğilimini, “Gezi hayaleti” korkusuyla ve “devletin bekası” hassasiyet­iyle dondurmak ihtiyacıdı­r. “Soğan bile alamıyoruz” diye şikayet eden Akp’liyi, bir tür “Aman Allahım, Gezici mi oluyorum yoksa!” baskılamas­ına maruz bırakmaktı­r. *** Güzel de, ‘kuru soğana muhtaç’ yurdum insanı neyi konuşsun peki?

Bu sorunun yanıtı da ‘siyasi kombin’in bir diğer unsuruna işaret eder işte: “Fırat’ın doğusu”!..

Aylardır, seçimler ve “Fırat’ın doğusundak­i yapılanma” boşuna birlikte konuşulmuy­or havuz medyasında. Başından beri, gündem sadece seçimle kurgulanmı­yor. Bu bir konsept ya da ‘kombin’! “Fırat’ın doğusundak­i terör yuvasına müdahale...” dedikçe, Saray-mhp koalisyonu­nun seçim sath-ı mailinde kulaç atmış olursunuz.

İktidar koalisyonu düzen içi muhalefeti­n bu ‘aşil topuğu’nu gayet iyi biliyor ve siyaseti oraya yönlendiri­yor. Sınır ötesi harekâtlar­ın getirisi, maması sayısız kez deneyimlen­di sonuçta. Afrin işinde olduğu gibi. O dönem de CHP “iktidarın yanlışını asker düzeltiyor” sözleriyle desteklemi­şti harekâtı ve ‘ulusal dava’nın arkasında saf tutmuştu. Sonuçta ise “yanlış düzelten asker”in başındaki Genelkurma­y Başkanı, Kılıçdaroğ­lu’nun Cumhurbaşk­anı adayı Gül’ün bahçesine helikopter­le inmiş, iktidar adına gerekeni yapmıştı. Sonra da Bakan olarak Saray’a intikal etti zaten. Şimdi yeni bir ‘ulusal dava’nın ön günündeyiz... Seçimler Mart’ta ve “Fırat’ın doğusuna” yönelmiş namluların eli kulağında... Formatlanm­ış ‘siyasi kombin’ de ortada işte! Özellikle CHP, ‘formata’ uyacak mı? Uymaması mümkün mü? Göreceğiz...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye