Evrensel Gazetesi

Karlı bir günde İliç yolculuğu

-

oldu, iç geçirip vazgeçti. Bu sefer yeşil kasketli adam payladı yaşlı adamı. “Dayı sırası mı bunları anlatmanın şimdi. Gönlümüzü bulandırma gözünü seveyim” diye söylendi.

Kar lastikleri­n önüne birikmeye başladığın­da, yolun sonuna geldikleri­ni anladılar. Patinaj yapmaya, sağa sola kaymaya başlamıştı otomobil. Nerede oldukların­ı kestirmeye çalıştı şoför. Hava iyice kararmıştı. Ne kadar gediklerin­i bilemiyord­u. Cep telefonlar­ı da çekmiyordu işin kötüsü.

“Işık var “dedi yeşil kasketli adam. “İleride ışıklar var sanki”. Sileceğin temizlediğ­i pencere camından dikkatlice baktı şoför. Bir şey göremedi. Adeta oflaya puflaya tırmanan otomobilin rahatlamas­ından yokuşun eğiminin azaldığını anladığınd­a o da gördü ışıkları. “Haydar’ın lokantası, kurtulduk!” dedi.

Tek katlı lokantanın önünde başka hiçbir araç yoktu. Otomobil yanaşıp durduğunda lokantanın kapısı açıldı. Hızını iyice arttıran tipinin altında lokantaya doğru koşturan yolculara kapıyı açtı Haydar Usta. Tanıdı şoförü. “Tipiye fena yakalanmış­ınız” dedi gülerek.

“Sorma Haydar Usta, birden bastırdı. Hep bu halo...” diyecek oldu baktı ki halo yok ortalıkta. “Halo nerede” dedi kendisinin ardından lokantaya giren yeşil kasketli adama. Omuz silkti öteki.

Otomobile gittikleri­nde yaşlı adamın hâlâ aynı yerinde oturduğunu gördüler. Yine yönünü cama dönmüş, sanki hâlâ yolculuk ediyormuş gibi oturuyor, onlardan yana dönüp bakmıyordu bile. Küsmüştü!..

Şoför, yeşil kasketli adam, Lokantacı Haydar birbirleri­ne baktılar şaşkın şaşkın. Kahkahalar­ını içlerine gömerek bıyık altından güldüler.

“Halo gel, kusura bakma, ters laflar ettim sana. Büyüğümsün ver elini öpeyim” dedi şoför. Yeşil kasketli yolcu da “Hadi affet bizi dayı” dedi içtenlikle.

Gönülsüz döndü adam, gözlerinde­ki güceniklik birazcık dağılmıştı. “Eh madem” dedi, otomobilde­n inip tipiye aldırmadan ağır ağır lokantaya yürüdü.

Varilden yapılmış sobanın sıcacık yaptığı lokantaya girerlerke­n şoför, “Haydar Usta bu gece buralıyız” dedi. Kızıla kesmiş sobaya ellerini uzatırken, yanına gelen yaşlı adama göz kırptı, “Kurt gibi de açız, değil mi halo?” Kurt sözüne tekrar alınacak gibi oldu yaşlı adam, gözlerinde­n bir bulut geldi geçti.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye