VEFA BOZASI
İstanbul’u kış mevsiminde hayal ederken çarşıda satılan kestaneyi, vapurda martılara atılan simidi düşünürüz. Bu hayale eklenmesi gereken şeylerden biri de boza… Market bozalarını sevmiyorsanız ve mahallenizden Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık Var’ kitabının kahramanı Mevlüt gibi bir bozacı geçmiyorsa 142 yıllık geleneksel Vefa Bozacısını tavsiye ederim. Mermer kazanlardan cam bardaklara ağdalı ağdalı akan bozalar tezgaha diziliyor. Yoğun ilgi gören özellikle kış akşamları fazlasıyla kalabalık olan mekanda hızlı olmak adına herkes içtiği bardak sayısını söyleyip hemen hesabını ödüyor. Bir bardak boza 5, yanınızda götürmek isterseniz 1 litre boza 18 lira.
Bozanın soğuk içilmesinden dolayı neden kış içeceği olduğu merak edilir. Aslında Balkan ülkelerinden gelen boza yaz aylarında içilirmiş fakat kışın işsiz kalan bozacılar İstanbul’a gelerek bozalarını burada yapıp satmaya başlamışlar. Bu nedenle boza kış içeceği olarak kabul edilmiş.
EKŞİ BOZA MI, TATLI BOZA MI?
Boza, darı irmiği, su ve şekerden üretilen bir içecek. Günümüzde hâlâ sevilen bozanın en ilgi gördüğü dönem Osmanlı’da içkinin yasaklandığı dönemlere denk düşer. O dönemlerde Ermeniler tarafından yapılan alkollü ekşi boza rağbet görmüş. Ama bugünlerde yapılan tatlımsı boza Arnavut bozası olarak biliniyor. Vefa bozası geleneği de 1876 yılında Arnavut kökenli Hacı Salih Bey ile başlamış. İşletmeyi ailenin dördüncü nesil temsilcisi Mehmet Sadık Vefa sürdürüyor.
‘DOĞAL KALAN TEK İÇECEK’
Vefa bozacısı çalışanları, içinde katkı maddesi olmayan tek gıdanın boza kaldığını belirterek faydalarını şöyle sıraladılar: Bol miktarda demir, fosfor, A, B1, B2 ve E vitamini içerir. Metabolizmayı düzenler, içerisinde bulunan laktik asit bakterileri probiyotik etki göstererek bağışıklığı güçlendirir. Ayrıca hamile kadınların emzirme döneminde sütünün artmasına yardımcı olur.