İktidarın her sözü emir telakki ediliyor
ANKARA VE İZMİR BAROLARINDAN 2018 YARGI DEĞERLENDİRMESİ
Yargının 2018’ini değerlendiren Ankara ve İzmir Barosu Başkanları, geride bıraktığımız yılda iktidarın, yargıya yönelik baskısını arttırdığını vurguladı. Yargılama süreçlerine ilişkin müdahaleler, savunmaya yönelik baskıların artışına ilişkin endişeleri ve yargının içerisinde bulunduğu durumu Ankara ve İzmir Baro Başkanları gazetemize değerlendirdi. Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan, son dönemde yargıda ciddi bir yozlaşma süreci yaşandığına dikkat çekti. 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte çok sayıda hakim ve savcının ‘Terör örgütü ile ilişkili’ olduğu iddiası ile görevden uzaklaştırıldığını belirten Sağkan, meydana gelen hakim- savcı açığının alelacele yapılan sınavlarla, özellikle 70 puan barajının kaldırılmasıyla ciddi şaibelere sebebiyet verecek şekilde giderilmeye çalışıldığını söyledi. Sağkan, liyakate dayalı olarak yapılmayan hakim, savcı alımlarının hukuk sistemine ciddi zararlar verdiğini vurguladı. Sağkan, örnek olarak Halkın Hukuk Bürosu avukatlarına yönelik yargılamayı hatırlattı. Tahliye veren mahkemenin 24 saat geçmeden ve değişik hiçbir gerekçe ortaya koymadan avukatların büyük bir kısmı hakkında tutuklamaya dönük yakalama kararı verdiğini belirten Sağkan, “Bu çok açıkça yargıya siyasetin baskı yaptığının örneklerinden bir tanesidir. Kaldı ki bu kararı veren hakimler baskıya rağmen aldıkları hukuk dışı karara rağmen başka mahkemelere gönderilerek cezalandırılmışlar, diğer hakim ve savcılara da bu dosya üzerinden gözdağı verilmiştir” dedi.
‘VATANDAŞIN HUKUKİ GÜVENLİĞİ YOK’
Sağkan’ın bir diğer dikkat çektiği nokta ise sosyal medya paylaşımları nedeniyle vatandaşların, basın kuruluşlarında yer alan haberlerden dolayı da gazetecilerin tutuklanmaları oldu. Sağkan, “Türkiye’de yine yargı kullanılarak vatandaşın en temel hakları gasbedilmektedir. Hiçbir vatandaşın hukuki güvenliği bulunmamaktadır” şeklinde konuştu. Sağkan bu durumun değişmesi için öncelikle hakim ve savcılar üzerindeki iktidar baskısının ivedilikle ortadan kaldırılması ve bu meslek grubundakilerin yargıçlık güvencesini en derinden hissetmelerinin sağlanması gerektiğini ifade etti.
KARAR VERENLERİN DE HUKUKİ GÜVENCESİ YOK
İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel de Türkiye’nin bu yıl yargı bağımsızlığı açısından kötü bir pratik yaşadığını söyledi. Yücel, yargının bağımsız karar verdiği yönündeki söylemlere karşın böyle hareket edilmediğini, siyasi iktidarın her sözünü emir telakki ettiğini vurguladı. Yücel de Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının yargılandığı davanın hakimlere yönelik etkilemenin varlığını ortaya koyduğunu belirterek, “Hakimlerin karar değişikliği yapmalarına rağmen başka mahkemelere görevlendirilmeleri yargının bağımsız olmadığının göstergesi. Karardan dönmüş olmak yeterli olmadı. Bu siyasi iktidarın kararlarına aykırı karar verenlerin kendilerinin bile hukuki olarak güvende olmadığını ortaya çıkardı. Türkiye’nin dört bir yanındaki mahkemelere ‘İstediğimiz kararlar verilmezse başınıza geleceklerin göstergesi’ denilerek gözdağı vermiş oldu. Bazen kulağa fısıldamak gerekmez, başkaları üzerinden gerçekleştirilen davranışlar diğer muhataplarına korku yaratır. Yargının içinde bulunduğu durum bu” dedi.
CUMHURBAŞKANINA HAKARET TUTUKLAMALARI
Cumhurbaşkanına hakaret dosyalarında da sulh ceza mahkemelerinin yüzde yüzlere varan oranda tutukluluk kararları verdiğine dikkat çeken Yücel, “Hele de ilk defa ceza alanlar açısından alt sınır uygulanması gerekiyor, mahkumiyet halinde cezaevine girmesi söz konusu olmayacak, paraya ya da ertelemeye çevrilebilecek seçenekler var. Yargı siyasi iktidarla bağlı olduğu için sürekli tutuklama kararları vermekte” dedi.
YARGI BAĞIMSIZ DEĞİLSE DENETİM DE İMKANSIZ
Yargı bağımsızlığı taleplerinin avukatlar, hakim, savcılar ve bütün yurttaşlar açısından önemine dikkat çeken Yücel, karar vericilerin başlarına bir şey gelmeyeceği bildikleri takdirde daha adil, objektif daha özgür davranabileceklerini söyledi. Yücel, “Yargı mekanizmaları bağımsız olmadığı sürece sonuçta bütün kararların da denetimini imkansız hale gelecektir. İdareyi denetleyen tek mekanizma demokrasilerde yargıdır. Yargıyı bağımlı hale getirirseniz idareyi de denetimsiz hale getirirsiniz. Demokrasilerde ise böyle bir şey olamaz” dedi.