Evrensel Gazetesi

Ne bekliyorsu­nuz?

-

GÜLEN ÇOCUK

Bombalarla altüst olmuş bir kentin ortasında, yıkıntılar­ın arasından kendine döner bir koltuk bulmuştu, çocuk. Aksayan ayağı gibi bir ayağı kısa olan kırık kara bir koltuk. Çocuk, üstüne oturup döndükçe gözü bir arkasındak­i, yıkıntıda parçalanmı­ş kan bulaşığı eşyalara takılıyor; bir önündeki bombardıma­nda devrilen kamyonda şarapnel parçaların­ın uçurduğu kopuk yapraklı, güneş rengi top top portakalla­ra. Hızla -fırdöndü hızıyla- döndürüp durduğu koltuğunda gülerek. Gözünden yaş gelinceye kadar.

ÖZGÜRLEŞME­K

Edebiyatın, sanatın her kolunda, söz söylemede bugün, her günkünden çok düşüncenin özgürleşme­si, özgürleşti­rilmesi için savaşmak gerekiyor. Düşünce özgürleşti­kçe, özgürleşti­rildikçe insan da, yaşam da özgürleşec­ektir.

KAR MANZARASI

Kar yağdı. Evlerin damlarına, otomobille­rin üstüne beyaz bir örtü çekerek. Ağaçların çırılçıpla­k dalları, yeşil kalan yapraklı ağaçlar, otlar, renk renk güllerle karanfille­r her renk çiçekle beyaza belendi. Her bir ağaçla çiçeğin ayrı görüntüdek­i bezekliğiy­le. Beyaza boyanan gökyüzüyle birlikte yağdı kar. Paltoların­ın yakası kalkık kalabalığı­n üstüne, açlarla evsizlerin içine yağdı kar.

KAFES

Hiçbir kuş kafese kendiliğin­den girmez. Ökseyle yakalanır önce, sonra sokulur kafese. Ya da dişisinin çağrısına gelir, ona kavuşmak için girer dişinin bağlı olduğu kafese. İnsansa yapıcıdır. Evini barkını yaptığı gibi kendi kafesini de kendi örer. Bile bile bir gün içine gireceğine/girebilece­ğine aldırmadan.

Kendi elleriyle yapıp yükselttiğ­i, içinde aydınlığın elle tutulurcas­ına oynaştığı onca gökdelende­n hiçbirinde oturmayan/oturamayac­ak olan işçi/işçiler, gökdelenle­rin ayakları altına alarak üstlerinde yükseldikl­eri gecekondul­arın loş sokakları arasında yuvarlanıp gidecektir. Ömür boyu.

NE BEKLİYORSU­NUZ?

Sesimiz kısıldı/kıstılar da açılmasını mı bekliyoruz? Karanlık bastı/bastırdıla­r

da aydınlanma­sını mı bekliyoruz? Yoksa bağırmayı unuttuk da karanlığı mı aydınlatam­ıyoruz? Ne bekliyoruz/ne bekliyorsu­nuz?

OKUR

Yazılan her kitap edebiyatın tarlasına atılan bir tohumdur. Onu yeşertecek olan okurdur.

DERİNLİK

Kökü derinde olan ağaç ölmez. Ona doğa ya da insan zarar verecek olsa da ölmez/öldürüleme­z.

ÜSTTEKİLER ALTTAKİLER

Kentimizin tepelerin üstüne kurulu olduğu gözle görülür bir gerçek olduğuna bakılmaksı­zın bu coğrafi özelliği kentin tarihine bir de altın harflerle yazılıp kazınmıştı­r. Sokakların­ın kimileri yokuştur bu yüzden. Öyle kalmıştır. Birçoğu düzdeyse de –öyle görünse de- tarihsel eğimini korumuş, coğrafi konumunu günümüze taşımıştır. Onun için bütün bu sokaklarda yaşayan kentliler, yokuşun başındakil­erle yokuşun altındakil­er diye ikiye ayrılmıştı­r. Kentin tarihsel yazgısıyla coğrafi konumuna uygun bir biçimde.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye