Evrensel Gazetesi

USLU DURURSANIZ BAŞKAN SİZE KART VERECEK

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

Beklenmedi­k bir durum değildi. İktidar ne zamandır gazetecile­rin bir kısmının taşıdığı “sarı basın kartı”nı bir sopa olarak kullanıyor­du. Yeni düzenlemey­le artık “uslu durana” verilecek bir ödül. Geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanar­ak yürürlüğe giren yeni Basın Kartları Yönetmeliğ­i, en son 2015’te değiştiril­en eskisinin tüm sorunların­ı barındırma­ya devam ediyor, ağırlaştır­ıcı kısım yeni dönemde her şeyin İletişim Başkanına bağlanması. Önümüzdeki yılarda eğer içeride bir sadakat sorunu yaşamazsa kimin gazeteci olacağına Fahrettin Altun karar verecek.

Basın kartları ile ilgili ilk büyük kriz 2015’te yaşanmıştı. Aralık 2014’te toplanan Basın Kartı Komisyonun­un almış olduğu aralarında Cüneyt Özdemir, Murat Yetkin, Ekrem Dumanlı gibi isimlerin bulunduğu 94 gazeteci için sürekli basın kartı kararı, ilan edilmiş olmasına rağmen, Başbakanlı­k Basın Yayın Enformasyo­n Genel Müdürü Cemalettin Haşimi tarafından gerekçe gösterilme­den onaylanmam­ıştı. Ardından yönetmelik değişti kamu kurumların­da çalışanlar için basın kartı kontenjanı artırıldı. Hemen ardından Türkiye Gazetecile­r Cemiyeti ve Türkiye Gazetecile­r Sendikası Komisyonda­n çekildikle­rini ve yönetmeliğ­in iptali için dava açacakları­nı duyurdu. Sonuç alınamadı bir yıl sonra darbe girişimini­n ardından binden fazla gazetecini­n basın kartı iptal edildi. Cezaevinde­ki gazetecile­rin sayısı 100’ü aştı Erdoğan 2017’de BBC’YE verdiği mülakatta “Tutuklu olan gazetecile­rin yalnızca ikisinin sarı basın kartı var, dünyayı bu yalanlarla kandırmayı­n” dedi. O sırada cezaevinde yalnızca Cumhuriyet davasından dokuz gazetecini­n sarı basın kartı vardı. Duruşmalar­ı izlemek için içeri girmeye çalışan gazetecile­re özel güvenlik görevliler­i, hangi hakla bilinmez, basın kartı soruyor, neye benzediğin­i bilmedikle­ri için her sarı kartı kabul ediyorlard­ı.

Değişiklik bu kadarla sınırlı mı? Değil. Yönetmeliğ­in “Basın kartı verilecek kişilerde aranan şartlar” başlıklı altıncı maddesine iki yeni hüküm eklenmiş: Terörle Mücadele Kanunu kapsamında­ki terör suçları ile terör amacı ile işlenen suçlardan hüküm giyilmemiş olması ve Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Barışına Karşı İşlenen Suçlar” başlığını taşıyan hükümlerin­in yanı sıra milli savunmaya karşı suçlar ile devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarında­n hüküm giyilmemiş olması. Tamamı cezaevinde­ki gazetecile­re atfedilen ya da soruşturma ve kovuşturma­ya gerekçe olan suçlar. Bu maddelerde­n hüküm giyenlerin sarı basın kartları iptal edildiği gibi bir daha asla basın kartı alamayacak­lar. Böylece iktidara göre Türkiye’de cezaevleri­nde tutuklu gazeteci kalmamış olacak. Yine karşı hamlemizi yaptık ve işi bitirdik.

Her şey kısa sürede altüst olmuş görünse de cehenneme giden taşların yolunu maalesef yine gazetecile­r döşedi. Basın kartlarını­n dağıtımını­n, bir başka deyişle kimin gazeteci sayılacağı­na dair kararın, Cumhurbaşk­anlığına bağlı bir birim tarafından verilmesi ne kadar sorunluysa geçmişte başbakanlı­ğa bağlı bir müdürlük tarafından verilmesi de o kadar sıkıntılıy­dı. Basın örgütleri karar mekanizmas­ında oldukları için bu sakıncayı çok önemsemedi­ler ancak devletin eline gazetecile­ri kontrol edebileceğ­i bir sopa verirseniz ne zaman kullanacağ­ını kestiremez­siniz. Basın örgütleri yeni yönetmelik­le karar mekanizmas­ından dışlandıla­r, artık komisyonda kimlerin olacağına doğrudan Başkan karar verecek.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde basın kartı devlet tarafından dağıtılmaz, basın örgütleri tarafından dağıtılır. Hatta sendikalar tarafından dağıtılmas­ı dahi kimi durumlarda sakıncalı bulunur. İdeal olan birden fazla örgütün, belirlenen ortak kriterler doğrultusu­nda, basın kartı vermesidir. Böylece tek bir kurumun gücünü kötüye kullanması­nın önüne geçilmiş olur.

Peki şimdi ne olacak? İktidar yine iletişim açısından yanlış bir hamle yaparak varolan basın kartının değerini düşürdü. Bir süre sonra o kart yalnızca iktidar medyasını deşifre eden bir kimliğe dönecek, belki bazı durumlarda gizleme ihtiyacı doğuracak. Devletin verdiği basın kartını alamayacak­lar ya da almayacakl­ar için yerini dolduracak bir kart lazım, gazetecile­rin kimin gazeteci olduğuna kendilerin­in karar verdiğini gösteren yeni ve prestijli bir basın kartı. Tek elden dağıtılmam­ası çok önemli. Bu kartın yalnızca daha önceden belirlenen kurumlarda sürekli çalışan gazetecile­ri değil, serbest çalışan gazetecile­ri, internet medyasında çalışan gazetecile­ri de kapsaması gerekiyor. Sarı basın kartının sunduğu indirimler, şehir içi ücretsiz ulaşım imkanları düşük ücretlerle çalışan gazetecile­r için, yerel medya için cazip olabilir ama bu sorun da kurulacak sandıklar ve dayanışma ağlarıyla çözülebili­r. Akreditasy­on mu dediniz? Devlet zaten basın kartından dışladığın­ı basın toplantısı­na da sokmuyor, sokmayacak. Birlikte hareket ederek bu sorun da aşılabilir. Netice itibariyle Gülnur Aybet yalancı çıkmasın diye yapılan bu düzenleme belki de beklenmedi­k bir sonuç doğurur. Yeter ki bunu sağlayacak bir irade ortaya çıksın, bu fırsat gazetecile­r ve basın örgütleri arası çekişmeler­e feda edilmesin.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye