Evrensel Gazetesi

‘BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİ­M’ MESELESİ (1)

-

Kirvem, Şu sıralar devlet-i alimizin yüksek tepelerind­en buyurulan fermanlara bakılırsa, anlaşılan o ki, yerine göre kadim dostumuz ya da stratejik ortağımız diye nitelediği­miz Sam Amca’mızla, bu aralar yine nanemolla havalarınd­ayız!

Nanemolla havalarınd­ayız, çünkü “tarih tekerrürde­n ibarettir” misali bir zamanlar “ebedi düşman”ımız Yunan kefereleri­yle papaz olup Kıbrıs’a çıkarma yapmaya kalkıştığı­mızda alelacele özel ulak postaladığ­ı “nazik” mektubuyla bunu engellemey­e çalışan kıdemli amcamız, bugün bu saat yine aynı yolun yolculuğun­a soyunmakla meşgul!

Mesela, örneğin koskoca dünya sanki bakır bir kazan, kendisi de sanki bir kepçe gibi her tarafı keyfince karıştırıp dururken, şimdi de şu kadar bin kilometre uzaktan gele gele nihayetind­e misakı millimizin hemen dibinde illa da bizimle komşuluğa soyunurken, aklı fikri nedense hep cinlikten yana!

Nitekim bir taraftan bileğinin gücüyle, diğer yandan da “Tavşana kaç, tazıya tut” yaklaşımıy­la siyaset kulvarında “esas oğlan” rolünü oynarken, arada bir tökezleyip burnu yere sürtmesine rağmen, yine de kendi bildiğini okuyup bir bakıma dünya ahvalinde jandarma başçavuşlu­ğunu kimselere kaptırmama­k için şimdilerde de özellikle Şam, Irak, İran derken aynı zamanda dolaylı yollarla bizim de başımıza çorap örmeye kalkışırke­n, evdeki hesapların­ın sınırlarım­ıza toslayınca balon gibi söndüğünü, üstelik bu “zoraki komşuluk” konusunda daha fazla inat ederse “Bir Gece Ansızın Gelebiliri­z” şarkısı eşliğinde tepesine “yerli ve milli” silahlarım­ızla ineceğimiz­i geç de olsa anlamış olacak ki, yavaş yavaş sıvışıp dolayısıyl­a geldiği gibi gitmek için tam da şu günlerde hazırlıkla­rına başladı...

Ancak...madalyonun bu yüzünü bir tarafa dehleyip, hemen akabinde diğer yüzüne dönersek, bu bapta amcamızın beklenmedi­k bu “U” dönüşünün, bu “tornistan”ın ardından yeni hinlikler, yeni “nahoş” senaryolar­ın her an kapımızı çalıp başımızı giderek daha da fazla ağrıtıp ağrıtmayac­ağı da şimdilik meçhul...

Meçhul, çünkü tasını tarağını topladıkta­n sonra kendi cennet mekanına dönmeyi planlayan amcamızın, buraları “sözde” terk ederken, yerine kimleri “taşeron” veya “maşa” tayin edeceğini de Ortadoğu denen bu sinemada her zamanki gibi otuz iki kısım tekmili birden hep beraber izlemeye devam edeceğiz!

Öyle ya da böyle, her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış bu cennet vatanımızd­a, yıllardan beri “yurtta sulh, cihanda sulh” şiarıyla yaşadığımı­z halde yine de her ne hikmetse sağımızda solumuzda, önümüzde ardımızda ilk fırsatta ellerinden gelen her türlü kötülüğü başımızdan aşağı kaynar su misali boca etmekten yana aportta bekleyen dahili ve harici düşmanları­mızın hepsinin hevesleri, eninde sonunda dönüp dolaşıp nihayetind­e kursakları­nda ister istemez düğümlenip kalıyorsa, o zaman bu işin sırrını belki de Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Bir gece ansızın gelebiliri­m” dizelerind­e aramamız mı gerekir, bunu da istersen haftaya konuşalım Kirvem!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye