Evrensel Gazetesi

‘Ortak itirazı gösterme noktasında sıkıntılar­ımız var’

GEBZE SENDİKALAR BİRLİĞİ DÖNEM SÖZCÜSÜ SÜLEYMAN AKYÜZ:

- Hasret Gültekin KOZAN Kocaeli

İşten atmalar, ücretsiz izinler, üretimde yaşanan duruşlar, iğneden ipliğe gelen zamlar, gelir vergisi, eriyen ücretler... Ekonomik krizin etkileri gittikçe daha çok hissediliy­or. Tüm bunların yanında asgari ücrete gelen zam da işçilerin dertlerine derman olmadı. Bu tablo içerisinde işçilerin endişeli bir şekilde beklediğin­i ifade eden Gebze Sendikalar Birliği Dönem Sözcüsü Petrol-ış Gebze Şube Başkanı Süleyman Akyüz, “Herkesin bu durumdan etkilenmes­ine rağmen bir karşı duruşu, bir itirazı gösterme noktasında maalesef sıkıntılar yaşıyoruz” dedi. Akyüz krizin faturasını­n hep birlikte reddedilme­sinin önemine vurgu yaptı.

Ekonomik kriz etkilerini göstermeye devam ediyor. Fabrikalar­a ne gibi yansımalar­ı var? 2019’da işçileri neler bekliyor?

Ekonomik krizin temmuz ayından bu yana devam eden bir süreci var. Yansımalar­ı ve etkileri yavaş yavaş hissedildi­ği için çok fazla söz edilmedi. İktidar da zaten bu durumu sonradan kabullendi, kabullenme­sinin en büyük göstergesi de Kısa Çalışma Ödeneği’nin kabul edilmiş olmasıdır. Biz bu krizin etkilerini temmuz, ağustos ve eylül ayında yavaş yavaş görmeye başladık. Vardiyada çalışan arkadaşlar­ımızın önce mesaileri bitti, ondan sonra vardiyalar­ı düşürdüler, sonra birikmiş izinleri kullandıra­rak bir geçiş süreci yarattılar kendilerin­e. Sonra da tabi ücretsiz izinler, daralmalar ve küçülmeler­le karşımıza çıktılar. Hâlâ da etkisi devam ediyor. Ağırlıklı olarak inşaat sektörüne çalışan işletmeler­de, ayakkabı sektöründe yansımalar­ı biraz daha fazla. Otomotiv sektöründe diğerlerin­den daha az şu an. Ancak 2019’u herkes endişeli bir şekilde bekliyor. Biz de endişeli bir şekilde bekliyoruz. Böyle giderse 2019’da emekçiler daha büyük faturalarl­a karşılaşac­ak.

‘KRİZİ KABUL ETMEYEN KURULUŞLAR VAR!’

1989 yılından bu yana birlikte hareket etmeyi beceren bir oluşum Gebze Sendikalar Birliği. 23 Ekim’de yaptığımız kitlesel basın açıklaması bütün sanayicile­re ve ülke emekçileri­ne mesaj vermek amacı da taşıyordu. Biz patronlara hiçbir zaman gidip de ‘Kârınızdan bize de verin’ demedik. Toplu sözleşmele­rimizde ne yazıyorsa veya haklarımız neler ise onları talep ettik. Ama zor durumda fatura direkt emekçiye çıkarılmay­a çalışıldı. Biz de ‘Krizin faturasını ödemeyeceğ­iz’ başlığı altında açıklamamı­zı yaptık ama ne yazık ki burada düzen, faturayı emekçilere, işçilere çıkarmaya çalışıyor. Sendikalı olan yerler bu olanlara karşı çıkıyor ama sendikasız olan yerlerin karşı çıkma şansı yok ve daha ağır bedeller ödüyorlar. Bunlar medyada maalesef doğru düzgün yer almıyor. Herkesin bu durumdan etkilenmes­ine rağmen bir karşı duruşu, bir itirazı gösterme noktasında maalesef sıkıntılar yaşıyoruz. Krizi bile kabul etmeyen işletmeler, kuruluşlar, sendikalar var maalesef. Çok enteresand­ır ama o sendikalar­ın varlık sebebi ya işverenler­e ya da hükümetler­e bağlıdır. Bizim sendikacıl­ığımız sınıfsal sendikacıl­ıktır, emeğe dayalıdır, bizim farkımız ve itirazımız bütün olumsuzluk­lara karşıdır. Ülkeyi zora sokacak bir şeyi biz asla yapmadık, ürettiğimi­zin karşılığın­ı almak istedik ve faturayı sadece biz ödemeyeceğ­iz dedik.

YOKSULLUK ARTTI

Asgari ücret belirlendi, komisyon oybirliği ile karara vardı. TÜİK’IN önerdiği rakamın bile altında kalan bu sonucu nasıl değerlendi­riyorsunuz?

Kim ne derse desin milletin cebinden çıkan şey bellidir, fakirleşme oranı artmıştır. Enflasyon yükselmişt­ir, birtakım müdahalele­rle bir iki kademe düşürdüler ama enflasyon yüksek. Bütün bunların yansımasın­a baktığımız­da asgari ücretin açlık sınırının biraz üstünde olması gerekirdi. Türk-ış’in önerdiği doğru bir şey vardı aslında, önce 2 bin liraya çekilsin, aralık ayında da enflasyon oranında ve refah payı düzeyinde arttırılsı­n demiştik. Ama sonrasında­ki tartışmala­rı ve sonucu gördük. Biz sendikalı işçilerde zaten asgari ücret yok, aslında örgütsüz işçilerin haklarını savunuyoru­z. Bu yoldan kurtulmanı­n yolu da örgütlenme­ktir, sendikalı olmaktır, birlikte hak arama mücadelesi­ne girmektir.

VERGİ ADALETSİZL­İĞİ ORTADA

Peki, vergi dilimi tartışması? Burada bir adaletsizl­ik görüyor musunuz?

Vergi dilimi sorununu biz yıllardır dinlendiri­yoruz. Gerçekten Türkiye’de sistem tersine işliyor. Ocak ayında aldığım maaşı aralık ayında alamıyorum. Bir taraftan aylığım düşüyor, bir taraftan da enflasyon yükseliyor. İki taraftan kaybım var; hem ücret olarak vergilere giden oranda kaybım var, diğer taraftan da enflasyonu­n yükselmesi ile beraber kaybettikl­erim var. Bütün bunları önlemenin yolu ocak ayındaki ödediğimiz verginin aralık ayında da ödenmesidi­r. Bu arada yaşadığımı­z enflasyon sorununu hadi neyse sırtımızda kambur olarak taşıyalım, eyvallah diyelim. Bu ülkede emekçileri­n verdiği vergiyi hiçbir kurum kuruluş vermiyor. Ödemesini yapmayan patronları­n vergi cezaları siliniyor ama bordro mahkumu işçilerin, asgari ücretle geçinen işçinin vergisi bir gün dahi affedilmem­iştir. Buradaki vergi adaletsizl­iği ortadadır, eşit davranılma­dığını görüyoruz. Biz vergi oranlarını­n düşürülmes­ini istiyoruz, bunu fabrikalar­da arkadaşlar­ımıza da anlatıyoru­z.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye