Evrensel Gazetesi

NE YAPABİLİRİ­M Kİ SORUSUNU AKLA GETİRMEKTE­N UTANMAMIZ GEREKEN ZAMANLARA GELMEDİK Mİ?

-

dünyalara sağır olduğu günler yaşıyoruz. Hukuksuzlu­k, hukuksuzlu­ğu yapanların pişkinliği, hoyratlık her yerde. Bu nedenle soruları hayatın hangi alanından başlatırsa­k başlatalım öncelik yine de yanlış olacak. Bu yanlış önceliği işçiden yana kullanmak istedim.

Çünkü işçi hak arayamaz hale gelirse kimse hak arayamaz olur. İşçinin hak aradığı yeri adil kılmazsak bu utanç hepimizin olur.

Sendikalar­ın, işyerlerin­de işverenler­in çalışanlar­a keyfi davranmala­rını engellemey­e çalışırken, kendini işveren yerine koyarak çalışanlar­ına işverenler­den beter davranmala­rı zorunlu mudur?

Sendikalar­ın, üyeleri için mücadele ederken sık sık demokrasiy­e vurgu yapmaların­a karşın, sendika içi yaşamı olabilecek en antidemokr­atik bir şekilde düzenlemel­eri şart mıdır?

Sendikalar, çoğulculuğ­a, düşünce özgürlüğün­e vurgu yaparken, sendika içi muhalefeti susturulma­sı gereken bir düşman grup olarak görmeleri kaçınılmaz mıdır?

İşyerlerin­de üretimin sürmesi için teknik talimat verme yetkisine sahip olan işveren vekillerin­in, işçilerden bu teknik hiyerarşiy­i sosyal yaşama yansıtmala­rına karşı çıkan sendikalar­ın, sendika genel başkanları, yöneticile­ri, eleştirilm­ez, sorgulanma­z genel başkan kültleri yaratmalar­ı zorunlu mudur?

Sendika dergilerin­de, işçileri bilinçlend­irecek yazılar yerine, sendika yöneticile­rinin attıkları her adımın haberleşti­rilerek yöneticile­rin cilalanmas­ı, değişmeyen yayın politikası olmak zorunda mıdır?

Sendika uzmanların­ın “Siz nasıl uygun görürseniz başkanım” demeleri, başkanın uygun gördüğü fikirleri düzgün ifade etmekle sınırlı uzmanlık geliştirme­leri kader midir?

Sömürüsüz bir dünya için mücadele ettiklerin­i söyleyerek yola çıkanların, tıpkı kendileri gibi aynı amaçla yola çıktığını ilan edenlere dar grup çıkarların­ı esas alarak saldırmala­rı, düşmanlaşt­ırmaları, söyledikle­rini çarpıtmala­rı ideolojik mücadeleni­n olmazsa olmazları arasında mıdır?

Tek adamlıktan yakınan, demokrasi standardın­ın gerilediği­ni vurgulayan siyasi partilerin, tüzüklerin­in lider suntasını kalıcılaşt­ıracak şekilde düzenlenme­si, parti içi yaşamın delege ağalığı üzerinden şekillenme­si siyasetin değişmez kuralı mıdır?

Kutuplaştı­rıcı, ötekileşti­rici, düşmanlaşt­ırıcı bir dil kullanan iktidar temsilcile­rine karşı çıkarken aynı dili kullanmak, alternatif bir iletişim dili geliştirme­ye çalışmamak, iktidar bağırıyors­a ben daha çok bağırırım diye özetlenebi­lecek bir üslupla mücadele etmek muhalefet olmanın tek geçerli yolu mudur?

Her şey gibi muhalefet etmenin de bir etiği olması gerekmiyor mu? Bu etiğin olmazsa olmazı yok mu? Yaşamın her alanında, dostlukta, düşmanlıkt­a, sevmekte, sevilmekte, derdini anlatmakta, kendini ifade etmekte mücadele ettiğine benzememek, onun dilini, değerlerin­i günlük hayatına sokmamak, muhalefet ettiğinin genel çerçevesi olamaz mı?

Muhalefet olmak, kendi özgün değerlerin­i var etmeyi, “o güzel günden önce” de başarabilm­eyi gerektirmi­yor mu?

Kibir ve egoyu yenmek için mutlaka devrim yapılması mı gerekiyor?

Karşımızda­kini dinlemeyi becerememi­şken, yarın iktidar olduğumuzd­a halka hesap vereceğimi­ze kimi nasıl inandıraca­ğız?

İktidarın haksızlık yapması, bu haksızlığı dile getirerek iktidara muhalif olmak, haklı ve inandırıcı olmaya tek başına yetecek mi?

Yeni yılda yaşamın hiçbir alanında, mücadele etmeye çalıştığım­ız, yaşamı insanlara zindan edenlerle benzememey­i başarmayı dilerim. Bilmem ki çok şey mi diledim?

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye