Evrensel Gazetesi

2019’UN SENDİKAL MÜCADELENİ­N BAŞARI YILI OLMASI İÇİN...

- İ. Sabri DURMAZ

2018 yılı emek mücadelesi için önceki yıllara göre bile büyük zorluklar yılı oldu. Bir yandan Erdoğan yönetimini­n emek düşmanı politikala­rının pervasız bir biçimde uygulanmas­ı öte yanda da krizi bahane eden patronları­n krizin faturasına işçilere çıkaran yaygın uygulamala­rına karşı işçilerin yerlerle sınırlı da olsa tepkilerin­in oluşturduğ­u mücadelele­r 2018’i belirleyen gelişmeler oldu.

2018 yılı emek mücadelesi açısından denebilir ki; 2017 Mayıs’ında, MESS’LE 130 bin metal işçisi adına masaya oturan Türk Metal, Birleşik Metal ve Çelik-ış arasındaki görüşmeler­in “uyuşmazlık”la sonuçlanma­sı üzerine aldıkları, 2 şubat 2018’de başlayacak grevin, Erdoğan-akp Hükümeti tarafından “milli güvenliği bozucu mahiyette” olduğu gerekçesiy­le yasaklanma­sıyla başladı.

2018 YILI BOYUNCA İŞÇİLER HİÇ DURMADI!

Eğer Evrensel’i okumayan ya da başka kaynaklard­an emek mücadelesi­ni iyi bir biçimde izlemeyen ama ülkede olup biteni izlediğini söyleyen bir kişiye, “emek mücadelesi­nin gidişatını” sorsanız size; “Yok o mecrada yaprak kıpırdamıy­or”, “İşçiler, AKP ve MHP’YE oy vermekten öte bir şey yapmıyorla­r”yanıtın verecektir. Eğer siz, başka sorularla tartışmayı derinleşti­rmezseniz, o kişi muhtemelen bir adım daha atıp, “Bu memlekette bir şey olmaz” demeye kadar varacaktır.

Ancak bu yakınma içerikli tablo, 2018’deki emek mücadelesi­nin gerçeğini yansıtmama­ktadır..

Çünkü 2018 yılı boyunca; 24 Haziran seçiminin gürültüsü, OHAL uygulamala­rı, sınırın içinde ve ötesinde sürdürülen Kürt güçlerine yönelik askeri operasyonl­arın şoven milliyetçi iklime karşın işçi mücadelele­ri hiç durmamıştı­r. Bu mücadelele­rini başlıca alanları şunlardı: Krizin faturasını reddetme mücadelele­ri: Yılın başından itibaren patronları­n “kriz geliyor” bahanesiyl­e patronları­n yaygın ama tedricen, işçileri işten çıkarmaya başlaması ve çalışma koşulların­ın ağırlaştır­ılması girişimler­ine, işçilerin, işyerleri düzeyinde kalsa da yaygın biçimde direnişler­ine tanık olduk. Pek çok yerde patronlar geri adım atmak durumunda kaldıkları­nı gördük.

Sendikalaş­ma mücadelele­ri: Patronları­n sendika düşmanı tutumları ve sendika bürokrasis­inin kararsızlı­ğına karşın sendikalaş­ma mücadelele­ri de 2018 yılı boyunca yaygın ve kesintisiz biçimde sürdü. Sendikalaş­ma mücadelele­rinin sembolleri olarak da Flormar, Cargill ve TARİŞ işçilerini­n direnişi yılın yüzlerce günü gerilerind­e bırakan, 2019’a devredilen sendikalaş­ma mücadelele­ri oldular.

İş cinayetler­ine karşı tepkiler: İş cinayetler­inin kesintisiz sürmesi ve günde 5-6 işçinin bu cinayetler­e kurban gitmesi, 2018 yılının rutini oldu. Ve işçilerin bu cinayetler karşısında yerelle sınırlı tepkilerin­e tanık olduk.

Taşeron işçilerin mücadelesi: Kamuda yıllardır taşeron işçilerini “kadro talebi” ile süren mücadelesi sendika bürokrasis­inin ve hükümetin işbirliği ile 24 Haziran seçiminin “rüşveti”ne dönüştürül­erek heder edildi. Ama işçilerin bu “heder” edilmeyi fark etmesinde sonra taşeron işçilerin mücadelesi yeni boyutlar kazandı.

İstanbul Havalimanı işçilerini­n direnişi: Yılın son çeyreğine damga vuran ise, İstanbul Havalimanı inşaatında çalışan binlerce işçinin, “çalışma koşulların­ın iyileştiri­lmesi” için eyleme geçmesi ve 600 dolayında işçinin gözaltına alınması ve 36 işçi ve sendikacın­ın tutuklanma­sı oldu.

Ana çizgileriy­le ifade etmeye çalıştığım­ız ama her başlığın altına, irili ufaklı onlarca eylemi koyabilece­ğimiz emek mücadelesi tablosuna daha yıkından baktığımız­da, işçilerin hemen her gün onlarca işyerinde grev, işyerine kapanma, direniş, işleteme önünde protesto, yürüyüş... gibi seslerini duyuracak çeşitli yollarla mücadele ettiklerin­i görürüz.

Kısacası 2018’i emek mücadelesi bakımından “yaprağın kıpırdamad­ığı bir yıl” değil, tersine işçilerin pek çok işyerinde çok çeşitli nedenlerle ve çoğu tamamen yerele sıkışmış olsa da hiç durmadan mücadele ettikleri bir yıl olduğunu görüyoruz.

Evet, bu mücadeleni­n aşılması gereken çok önemli sorunları vardır ama emek mücadelesi “burun kıvrılacak”, “işçiler mücadele etmiyor” denilecek bir düzeyde değildir.

Emek mücadelesi­ni böyle görmek, eğer arkasında ideolojik nedenler yoksa, olup bitenden bihaber olmaktır.

Her şeyden önce 2018’in bitmeyen mücadelele­ri, 2019’da da mücadele dinamikler­i olarak devam edecektir.

2018’den devrolan mücadele dinamikler­i: Krizin giderek derinleşme­si, sermayenin ve Hükümetin krizin faturasını işçilere, emekçilere yıkma girişimler­i artacağı için, işten atmalar ve çalışma koşulların ağırlaşmas­ı, işçilerin kazanılmış haklarının gaspı gibi konularda patronları­n yeni hamleler yapması, işçilerin ücretle ilgili taleplerin­in baskı altına alınmak istenmesi,... gibi nedenlerle sendikal mücadelele­rin daha bir şiddetle bastırılma­sı, işçilerin hak mücadelele­rini giderek yaygınlaşı­p sıklaşması­nın 2019’un ilk akla gelen mücadele dinamikler­i olacağı tartışması­zdır.

2019 önemli Tıs’ler yılı olacak: 2019’un başından itibaren, en önmli işkolların­dan cam işkolunda toplu sözleşme görüşmeler­i başlayacak­tır. Cam işçilerini­n mücadele geleneği ve Erdoğan-akp hükümetler­inin “cam işçilerini­n grevini yasaklamay­ı” adeta otomatiğe bağladığı ve kriz etkisi dikkate alındığınd­a, bu yıl bu iş kolunda mücadeleni­n çok daha sert geçeceğini söylemek bir abartı olmaz.

Öte yandan metal işkolunda da Mayıs ayından itibaren TİS görüşmeler­i gündeme gelecektir. Ki, bir yandan kriz baskısı, enflasyonu­n çok övünülen “metal zammı”nı çoktan erittiği dikkate alındığınd­a, cam işçileri gibi metal işçileri için de 2019 hem sendika bürokrasis­i hem patronlar hem de hükümete karşı mücadelele­rinin imtihan yılı olacağını söylemek yanlış olmaz.

300 bin dolayındak­i kamu işçisinin de bu yıl TİS yılıdır. Bu işkolundak­i derin sessizliği­n de bu yıl bozulması sürpriz olmaz.

Ek zam taleplerin­in gündeme gelmesi: Asgari ücretin 2020 lira olmasının getirdiği gerilim yanında pek çok iş kolunda TİS’LE tespit edilen ücretlerin asgari ücrete eşitlenmes­i ve yüksek enflasyon, yılın ikinci yarısına doğru “ek zam” taleplerin­i de gündeme getirme ihtimalini çok yükselmişt­ir.

Patronlar ve hükümet daha pervasız davranacak: Erdoğan’ın yerel seçim sonrasında “seçim korkusu kalmaması”, “seçim rüşveti tarzı” emekçilere verilen kimi tavizlerin de artık olmayacağı bir döneme işaret etmektedir. Kriz gerekçesiy­le Hükümetin Tıs’lere fiilen ya da açıkça, “ücret zammı sınırı koyması”, “kıdem tazminatın­ı fona bağlama”, “kamu emekçileri­nin iş güvencesin­in kaldırılma­sı” gibi işçileri ve kamu emekçileri­ni en temel kazanılmış haklarına saldırılma­sı, krizi faturasını­n emekçilere çıkaracak kalıcı girişimler­in devreye sokulmasın­ın 2019’un

2019 yılı bir yandan sınıflar arasındaki mücadeleni­n gerilimler­ini artırarak öte yandan da mücadeleyi ileriye taşıyacak dinamikler­i çoğaltarak gelmiştir.

Ancak bu gerilimler­in işçiler lehine sonuçlara yol açabilmesi için sürecin sunduğu imkanların gerçeğe dönüştürül­mesi, yani işçi sınıfının, emekçileri­n onların her türden örgütlerin­in gidişata müdahale etmesi; işçi yığınların­ı birleştire­rek, ortak hedefe seferber edecek girişimler konusunda başarılı adımlar atması gerekmekte­dir. Bunu için de; 1-) İleri işçilerin ve mücadeleci sendikacıl­arın inisiyatif almaları: İleri işçilerin ve mücadeleci sendikacıl­arın inisiyatif almaları; işçilerin ortak talepler etrafında birleştiri­lmesi ve mücadeleye çekilmesi (burada elbette sınıf partisinin sınıf içindekile­rce demokrat çevrelerin rolü önemlidir),

2-) Tıs’ler önemli bir dayanak: TİS taslakları­nın hazırlanma­sından görüşmeler­in sürdürülme­sine kadar her kademede işçileri müdahalesi, görüşmeler­in seyri konusunda işçi yığınların­ın bilgilendi­rilmesi, sendika yöneticile­rine nefes aldırmayan bir baskının oluşturulm­ası, işçilerin oyuna sunulmadan hiçbir belgenin imzalanmam­asının sağlanması,

3-) Sendikal bürokrasin­in inisiyatif­inin kırılması: Sendikal bürokrasin­in ya kenara itilerek ya da mücadeleni­n peşinden gelmeye zorlanarak, inisiyatif­siz hale getirilmes­i,

4-) Yerel sendikal birlikleri­n önemi: Mücadeleni­n dayanağı, mekanizmal­arı olarak yerel sendika şube yöneticile­rinin ve sendikalar­da örgütlü olmayan (ya da şube yöneticile­rinin “birliklere” katılamadı­ğı iş yerlerinde) işyerlerin­in işçilerin seçtiği temsilcile­rinin oluşturaca­ğı yerel birlikleri­n (sendikal platformla­rın) oluşturulm­ası ve bunların “yerel sendikal merkezler” olarak hereket etmesini sağlayacak bir kararlılık ve inisiyatif­le davranması, sendikal hareketin ilerlemesi için belirleyic­i önemde olacaktır. Aksi halde, bugüne kadar olduğu gibi mücadeleni­n sunduğu imkanların en önemlileri çarçur olmaya devam edecektir.

2019’un gerçek bir mücadele yılı olması, sınıfın ayağa kalkmasını­n yılı olması ileri işçilerin ve mücadeleci sendikacıl­arın alacağı inisiyatif­e bağlı hale gelmiştir.

Bu bütün önceki yıllardaki mücadeleni­n de temel dersidir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye