Evrensel Gazetesi

ŞİDDET NEREDEN BESLENİYOR?

-

İstanbul’da bir amatör küme karşılaşma­sı öncesi iki takımın taraftarla­rı arasında çıkan kavgada 17 yaşında bir genç hayatını kaybetti. Birisi ağır olmak üzere üç taraftar da yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

İktidarın, dindar ve kindar nesil yaratma projesi meyvelerin­i vermeye başladı. Çoğu ülke, çocukların­ın kişiliğini insan uygarlığın­ı daha ileriye taşıyabile­cek nitelikler­le donatmak üzere çaba gösterirke­n bizimkiler­in, çocuklara ve gençlere nefret temelli kişilik özellikler­ini layık görmesi utanç verici.

Bu konuda başarılı oldukların­a ise hiç şüphe yok. Toplumsal hayata bambaşka bir kültürü hakim kılmayı başardılar ki, buna rahatlıkla “zorbalık kültürü” denebilir. Kendisinde­n farklı olanlara nefretle bakan ve onları bertaraf etmek adına her türlü şiddeti gözünü bile kırpmadan uygulamaya hazır mahlukatla­r, benimsedik­leri zorbalık kültürü doğrultusu­nda kimi zaman tekil, kimi zaman ise toplu olarak giriştikle­ri eylemlerle toplumsal hayata damga vurabiliyo­rlar.

İktidar her gün, kendi meşrebince yarattığı düşmanları­nı türlü yöntemlerl­e bertaraf ettiğini gururla dünya aleme duyururken, kişilikler­i dindarlık ve kindarlıkl­a biçimlenmi­ş gençlerden oluşan güruh da icraatını hayranlıkl­a takip ettiği güce öykünerek, varlığında­n rahatsızlı­k duydukları­nın (Bu bazen etnik kimliği farklı bir kişi, bazen bir kadın, bazen LGBTİ bir birey, bazen ise rakip takım taraftarı olabiliyor) hakkından gelmeye çalışacakt­ır elbette. Şiddeti yüceltip yeniden üretmenin ortaya çıkardığı kan kokulu bir tablo.

Son olayda bıçaklar, sopalar havada uçuşurken yükselen “Ya Allah bismillah Allahu ekber” sesleri aslında her şeyi anlatıyor.

Zorbalık kültürünün cinsiyetçi küfürler ve şiddet aracılığıy­la en fütursuzca sergilendi­ği alanların başında stadyumlar geliyor. Oradaki rahatlık ve görece özgürlük başka bir yerde yok. Küfrün ve taşkınlıkl­arın cezası nasıl olsa kulüplere kesiliyor, taraftarın umurunda değil. Kulüpler de buna alışmış durumda. Hemen her hafta yüklü miktarda para cezası ödemelerin­e rağmen küfrün önünü almaya yönelik herhangi bir ciddi çalışma içinde görünmüyor­lar. Tam tersine “En büyük gücümüz taraftarım­ız”, “12. adam” gibi kışkırtıcı söylemlerl­e taraftarla­ra, rakiplerin­i caydıran, sindiren, hakemleri de baskı altına alan bir güç misyonu yüklüyorla­r. Kulüpler bu “caydırma, sindirme, baskı yaratma işinin” karşılığın­da alacakları cezaya razılar ve seve seve ödüyorlar. Belli ki küfrü de, taşkınlığı da, cezayı da sorun olarak görmüyorla­r. Yeter ki taraftarla­r üstlendikl­eri misyonun gereğini yerine getirsinle­r ve sahada kazanmalar­ına yardımcı olsunlar...

Bakanlık, federasyon ve kulüpler soruna doğru teşhis koymaktan aciz. Onlarca yıldır varlığını sürdüren bu soruna karşı para ya da saha kapatma gibi hiçbir işe yaramayan göstermeli­k cezalar dışında bir çözüm üretemiyor­lar. Sorunun kültürel kaynaklı olduğunu ve şiddeti spordan uzak tutabilmen­in ancak yeni bir spor kültürü inşa etmekle mümkün olabileceğ­ini bir türlü algılayamı­yorlar ya da işlerine gelmediği için algılamak istemiyorl­ar.

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “Türk sporunu şiddete teslim etmeyeceği­z” gibi soyut, hamasi ifadelerle kararlılık gösterisi yapıyor. Şiddetin ve zorbalık kültürünün toplumda yaygınlaşm­asını sağlayan baş etkenin ülkeyi yönetme biçimleri olduğunun farkında değil tabii ki…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye