Kim memleketinden ayrılmak ister ki!
LİNÇ KAMPANYASININ HEDEFİNDEKİ SURİYELİ MÜLTECİLER:
Son zamanlarda Suriyeli mültecilerle Türkiyeliler arasında yaşanan tartışmalar mültecilere yönelik gerek sosyal medyada gerekse sokaklarda linç kampanyasına dönüşüyor ve saldırılar oluyor. Suriyeli mültecilerin neler düşündüğünü öğrenmek için Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Kaynartepe Mahallesi’nin yolunu tuttuk. Burada kendilerine yönelik saldırıların olmadığını ancak başka yerlerde olanlara anlam veremediklerini söyleyen mülteciler, “Kim memleketinden ayrılmak ister ki, kimse keyfinden buraya gelmedi. Suriye bu durumdayken nasıl gidelim” diyorlar.
MECBUR OLDUĞUMUZU BİLİYORLAR
Fadıl 32 yaşında 4 çocuk babası Menbic’den 5 yıl önce Diyarbakır’a göç etmek zorunda kalmış. İnşaatlarda çalışarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Son zamanlarda iş olmadığı için şu anda boşta. Başlatılan linç kampanyasından şikayetçi ama Diyarbakır’da böyle bir durumun yaşanmayacağını belirtiyor: “5 yıldır buradayız, hiç böyle bir şeyle karşılaşmadık. Biz buraya geldik işsizliğe neden olduk diye düşünüyorlar. Doğru, bizi burada daha ucuza çalıştırıyorlar. Mecbur olduğumuzu biliyorlar. Biz ne yapalım, çalışmasak ne yiyeceğiz? Gitmek istiyoruz ama Suriye’de durum böyleyken nasıl gidelim? Kimse keyfinden buraya gelmedi, kim memleketinden ayrılmak ister ki?” Ardından dükkana akrabası Maruf giriyor. Kobanê’den gelmiş 5 yıl önce. Dükkanda kalabalığı görünce “konu ne” diye soruyor. Durumu kendisine anlatınca, yaşananların ekonomik nedenlerden kaynaklandığı ifade ediyor: “Rızklarını alıyoruz, diye düşündükleri için oluyor bunlar. Onların istediğinden daha çok istiyoruz memleketimize gitmeyi ama orası durulmadan nasıl gidelim?”
SORUN OLMASA ÜLKEMİZE DÖNERDİK
Hadi, 3 çocuk babası, Halep’ten 5 yıl önce gelmiş. Küçük bir bakkaliyesi var. O da yaşananlara pek anlam veremediğini ifade ediyor: “Biri taşkınlık yaptı diye bütün Suriyeliler mi sorumlu oluyor? Biz de Müslüman’ız, onlar da Müslüman. Ne derdimiz var birbirimizle? Neden saldırıyorlar bilmiyorum. Türklerde de kötü insanlar var ama herkese kötü diyemeyiz. Suriye’de zaten sorun olmasaydı, kendi ülkemize dönerdik. Çocuklarımı savaştan alıp geldim. Burada yaşamaya çalışıyoruz. Buradaki insanlarla aramız iyi, bize yardımcı olmaya çalışıyorlar. Diğer yerlerde niye böyle anlamıyorum.”
MECBUR OLDUĞUMUZ İÇİN GELDİK
Ahmed de 3 çocuk babası, o da 5 yıl önce Halep’ten gelmiş. Halep’te iken karo fabrikası varmış. Şimdi burada küçük bir dükkanda kebapçılık yapıyor ortağı Celal ile. O da Halepli. Ahmed, bu dükkanı açmadan önce boya, fayans gibi birçok inşaat işinde çalışmış. En sonunda Halep’te iken kasap olan komşusundan öğrendikleri ile kebapçı açmaya karar vermiş. Yaşananları Ahmed’e soruyoruz: “Biz buraya mecbur olduğumuz için, çocuklarımız için geldik. İnsanlar bizi kabullensin artık.” Yaşadığı süre boyunca, Diyarbakır’da kimseyle tartışmadığını bastırarak söylüyor ve “Arkadaşlar edindim, bana dillerini öğrettiler. Kimse bizden şikayetçi değil burada” diyor. Ardından ortağı 2 çocuk babası Celal ile konuşuyoruz. Celal’in, izlenimleri ortağından farklı. O da hiçbir sorun yaşamamış ama “Bazen istenmediğimizi söyleyen de var. “Burada yabancıların istenmediğini düşünüyorum” diyor. Türkiye’de yaşamaktan memnun olmadığını belirterek, “Ama yaşamak zorunda olduğumu biliyorum” diyor. Suriyelilerle yaşanan kavgaların birden bütün Suriyelilere yöneldiğini de söyleyerek devam ediyor Celal: “Aramızda kötü insanlar olabilir ama hemen bütün Suriyeliler gitsin diyorlar. Buranın da kötü insanları var, herkese kötü demek doğru değil.” Para yardımı alıp almadığını soruyoruz Celal’e, “yok” diyor. Nedenini sorduğumuzda ise para yardımı için en az 3 çocuğun olması gerektiğini söylüyor. Şakayla karışık “Üçüncüyü yapmayı düşünüyor musun?” diye soruyoruz. Gülerek cevaplıyor: “Hayır, ikisine zor bakıyorum.”