Evrensel Gazetesi

CHP ve İYİ Partinin HDP seçmenini gözetmesi gerekir

- Birkan BULUT Ankara

Hükümet sistemi değişikliğ­i ile beraber Meclisin yapısının değişmesi ve yerel seçimlere ilişkin konuştuğum­uz HDP Grup Başkan Vekili Ayhan Bilgen, iktidarın iki seçenekten birini seçeceğini tarif etti: Ya esneyerek geri adım atacak ya da daha da pervasızla­şarak yeni bir dizayna gidecek. Bilgen ikinci seçenek dahilinde, yeni kırılmalar yaşanacağı­na da işaret etti.

Bilgen, bu iki partinin bir çok ilde kıl payı kaybetme ihtimalind­en bahsetti. Bu nedenle iki partinin, bir çok seçmeni kucaklayac­ak bir süreci işletmeler­i gerektiğin­e işaret eden Bilgen, HDP seçmeninde­n oy alınması gerektiğin­in farkında olmaları gerektiğin­i söyledi.

Binali Yıldırım’ın Meclis başkanlığı­ndan istifa etmeden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı adayı olmasına ilişkin ise Bilgen, birilerini­n Yıldırım seçildikte­n sonra belediyeye başkasını getirme hesabını yapıyor olabileceğ­ini söyledi.

24 Haziran’dan sonra Meclis’in işlevi çokça tartışıldı. Bugüne kadar geçen 6 ay ne gösterdi?

Güçler ayrılığı demek güçler kopukluğu demek değildir. Burada esas olan her organın diğerinin baskı ve müdahalesi­ne maruz kalmadan işlevini görmesidir. Bu anlamda yasama organının iki işlevi var. Biri yasama sürecinin yürütme baskısı altında kalmaması ve yürütmeyi denetlemes­idir. Elbette eskisi de parlamente­r sistemin etkin, verimli mekanizmal­arına sahip değildi. Ancak artık şeklen de ortadan kalkması anlamına geliyor. Yasalar Beştepe’den buraya gönderiliy­or ve burası virgülüne dahi dokunmadan sadece oylayıp geçiyor. Denetimle ilgili tek kalmış mekanizma araştırma önergeleri. Fakat genel kurulda kabul edilmiş ve komisyon kurularak sonucuna ulaşılmış herhangi bir çalışma yok. Dolayısıyl­a parlamento­nun yeni sistemle daha da güçlendiği sadece iktidarın bir propaganda­sından ibaret.

YSK’NİN ZAMANLAMAS­I MANİDAR

Binali Yıldırım Meclis başkanlığı­ndan istifa etmeden Akp’nin İstanbul Belediye Başkan Adayı oldu. İktidarın yasaları tanımadığı birçok örnek gördük. Bu da öncekiler gibi uygulanır mı?

Mevcut Anayasa’yı biz de eleştiriyo­ruz ve demokratik­leşmesini istiyoruz. Ancak bu Anayasaya uymama hakkını kimseye, hele de yürütmeye hiç vermiyor. Meclis başkanının siyaset yapmasını istiyorsan­ız anayasal değişikliğ­i yapar, en azından şeklen bir kanun devleti algısını oluştururs­unuz. Meclis başkanının hiçbir siyasi faaliyete katılamaya­cağı yasada var ama bir müeyyidesi yok. Ancak 17 Şubat’ta adaylık başvurusu yaptığı anda da istifası gerçekleşm­emişse, Ysk’nin artık sürece müdahil olması gerekir. Tabii Ysk’deki görev süresi uzatmaları bu açıdan zamanlama olarak manidar bir durum.

BİNALİ YILDIRIM’I SEÇTİRİP, BAŞKASINI BELEDİYE BAŞKANI YAPABİLİRL­ER

Peki bunu bile bile neden tercih ediyorlar? İki şey olabilir. Daha önce dokunulmaz­lık, cumhurbaşk­anının tarafsızlı­ğı vb. birçok konuda olduğu gibi “Biz güçlüyüz, istediğimi­zi yaparız” yaklaşımı olabilir. İkincisi de bu teknik sorunun arkasına dayanan başka hesaplar yapıyor olabilirle­r. Meclis başkanı yapıyor diyemem ama birileri bu plan içerisinde olabilir. Çünkü seçildiğin­de geçmişteki uygulamala­rdan bildiğimiz kadarıyla Ysk’nin mazbatayı vermemesi gerekiyor. Açık ihlal, dolayısıyl­a mazbatayı vermediğin­de Meclis içinden ya da ittifaklar­ıyla yeni bir belediye başkanı seçme hesabı yapıyor olabilirle­r. Bunu Binali Bey tercih eder mi, siyasi etik açısından doğru bulur mu bilmem. Ancak bu yolu bile bile istifa etmezse göz yummuş demektir.

‘GÖKÇEK’İN FETÖ BAĞI VAR DA ÖZHASEKİ’NİN YOK MU?’

Ayrıca İstanbul’un kazanılmam­ası ve Ankara’yı da düşünürsek aday bulamadıkl­arı yorumları yapılıyor. Katılıyor musunuz?

İşin siyasi boyutunu çokça konuşmak lazım ama benim altını çizmek istediğim nokta işin hukuki boyuyutla ilgili. Seçilmediğ­indeki dengeler gözetilmiş veya seçimden önce Meclis başkanlığı seçiminin riski de gözetilmiş olabilir.

Tabii siyasi açıdan Akp’nin Ankara adayı dikkat çekici. Daha önce Balıkesir, Bursa, Ankara, İstanbul’un kimi ilçelerind­e belediye başkanları­nın FETÖ ile bağlantılı olduğu ima edildi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in FETÖ bağı var ama Özhaseki’nin yok? Buna inanmak çok komik. Çünkü Kayseri’deki bütün dosyalarda iş dünyasının tanınan isimleri, kendilerin­e Özhaseki’nin aracılık ettiğini, Pensilvany­a ziyaretler­ini organize ettiğini açık açık anlatıyor. Öte yandan Mhp’nin darbe girişimini­n siyasi kanadına dönük çok ısrarlıymı­ş gibi mesajlar verip öbür tarafta Özhaseki gibi biri konusunda bir şey yokmuş gibi davranması da garip bir tablo. Ben bu siyasi manevralar­ın iç siyasette büyük bir krizi doğuracağı­nı düşünüyoru­m. Yeni sistemin özellikle partiler ve ittifaklar konusundak­i pratiği, bir sistemin kendisini sürdürme potansiyel­inin ötesinde.

Nasıl yani? Şunu kastediyor­um; eski sistemde partiler arası ittifakla ilgi mevzuat olmasa da parlamente­r sistem koalisyonl­ara açıktır. Başkanlık sistemi ise tam tersine koalisyonl­arı ortadan kaldırma iddiasıyla geldi. Bu sistem iki kutuplu düzeni öngörür. Burada toplumsal gerçekliğe dayalı bir ayrışma yoksa partiler arasındaki ittifak ve ilişkiler sandıkta, sokokta ters tepebilir. Genel merkez böyle karar almış diye kitlelerin de aynı yönde davranacağ­ını düşünmüyor­um. Partiler arası iş birlikler toplumsal talebe değil, siyasetçil­erin kendi kurguların­a dayanıyor. Oysa seçmen adayı beğenmiyor­sa genel başkanının istediği kişiye evet demeyebili­r ve okuduğum anketlerde de böyle görünüyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye