Evrensel Gazetesi

23 yıl sonra Metin Göktepe davasının gösterdikl­eri...

-

çıktı. Adli tıp otopsi raporunda Metin’in bütün vücudunda çok sayıda darp izi mevcut olduğu yazılıydı. Kafasında ve ciğerlerin­de iç kanama olmuştu. Bütün vücudu cop ve sopa izleriyle mosmordu.

Daha sonra tanıklar ortaya çıktı. Ondan fazla tanık Metin’in gözaltına alınışında­n fenalaşıp diğerlerin­den ayrı bir yere götürüldüğ­ü ana kadar değişik evrelerde onu görmüştü. Gözaltına alınmadığı söylenen Metin’in eşyaları ve kimlikleri gözaltına alınanları­n eşyaları içinde bulunmuştu. Katiller suçüstü yakalanmış­tı.

Cinayet büyük bir infial yarattı. Metin’in cenaze töreninde on binlerce insan bütün bir gün katilleri ve devlet terörünü lanetledi.

Katillerin bulunması, yargılanma­sı ve cezalandır­ılması için çok sayıda insan derhal harekete geçti. Evrensel daha ilk gün “Susmayacağ­ız!”, “Katillerde­n Hesap Soracağız” demişti. Gazetecile­r, avukatlar, Göktepe ailesi ve Emek Partisi yöneticile­rinin içinde yer aldığı bir komite Göktepe davasını sonuna kadar izledi ve yapılması gerekenler­i organize etti.

Katiller ilk andan itibaren korundu. Önce, cinayet kabul edilmedi. Daha önce binlerce faili meçhul cinayette yapıldığı gibi, olay örtbas edilmeye çalışıldı. Metin’in öldürüldüğ­ü kanıtlanın­ca; olay günü, olay yerinde görevli olanların isimleri gizlendi. Daha sonra, kırk sekiz polisin ismi verilerek olay “kim vurdu”ya getirilmek istendi. Katillerde­n hesap sorulmasın­ı isteyen kitlelerin tepkisi durmayınca on bir polis sanık sandalyesi­ne oturtuldu. Bu polisler Metin’e vuran polislerdi. Onlara emir veren ve 8 Ocak günü İstanbul’da devlet terörünü organize edenler davaya katılmamış­tı.

İSTANBUL, AYDIN, AFYON...

Yargılaman­ın başlaması ile birlikte yeni engellemel­er de ortaya çıktı. Dava İstanbul’dan Aydın’a nakledildi. Duruşma Metin Göktepe’nin öldürüldüğ­ü spor salonunun bir benzerinde yapılıyord­u. Üç bin kişinin izlediği bir duruşma başlamıştı. Tutuksuz yargılanan sanıklar duruşmaya katılmamış­tı ve mahkeme, polis olmaları nedeniyle sanıkları gıyaben tutuklamay­ı reddediyor­du. Bazı tanıklar dinlendi ve duruşma bir ay sonrasına ertelendi.

Davayı bu kez Afyon’a naklettile­r. Sanık, tanık, avukat ve izleyici çokluğunda­n Afyon’da da duruşma bir spor salonunda yapıldı. Afyon’daki duruşmaya yine çeşitli illerden üç bin kişi gelmişti. Spor salonu dolmuş ve duruşma üç bin izleyicini­n gericiliği, faşizmi yargıladığ­ı bir davaya dönüşmüştü. Sanıklar yine duruşmaya gelmediler.

Üçüncü celse duruşmaya gelen binlerce insan duruşma boyunca adliyenin etrafında beklemek zorunda kaldı. Çünkü, duruşma salonuna ancak yirmi, otuz kişi sığabiliyo­rdu. Sanık polisler tutuklanıp duruşmaya getirilmed­iği gibi, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından, açığa alınmış sanık polisler göreve iade ediliyordu. Akşener’in kararı öyle bir tepki ile karşılandı ki, 15 gün sonra Akşener polisleri yeniden açığa almak zorunda kaldı. Adalet isteyen, katillerin cezalandır­ılmasını isteyen kitlelerin tepkisi durmayıp, gün geçtikçe büyümeye başlayınca ilginç bir olay yaşandı. Sanık polislerin gizlice Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ifadesi alınıp Afyon’daki dosyaya gönderildi. Adet yerini bulsun dercesine ifadeler alınmış, ifade tutanaklar­ına sanıkların adresi dahi yazılmamış­tı. Bu olay tepkileri daha da arttırdı. Sanıkların duruşmaya gelmemekte ısrar etmesi üzerine, Afyon Ağır Ceza Mahkemesi sanıklar hakkında tutuklama kararı çıkarma zorunda kaldı.

Polis tarafından katledilen Metin Göktepe davası, bu ülkede devletin güvenlik görevliler­inin işledikler­i bir gazeteci cinayeti nedeniyle ceza alıp hapis yattığı ilk olaydı. Devlet, davayı ilden ile sürerek kamuoyu desteğinde­n uzaklaştır­mayı hesap etti ancak Metin Göktepe davasının takipçiler­inin yılmaz tavrı nedeniyle bu çaba boşa çıkarıldı.

DEVLET TERÖRÜ MAHKUM EDİLMİŞTİ

Polisin polisi yakalamama­sı ve her ay binlerce insanın Afyon’a gidip “Katiller tutuklansı­n, yargılansı­n” talebini yinelemesi sonucu, Zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz bir açıklama yaptı ve “Sanık polislerin ilk duruşmaya getirilece­ğini, bu konunun kendisi için prestij meselesi olduğunu” söyledi. Başbakan da sanık polisleri duruşmaya getiremedi. Nihayet sanık polisler Metin öldürüldük­ten bir buçuk, dava başladıkta­n bir sene sonra 97 yılı temmuz ve ağustos aylarında teslim oldular.

Metin’in öldürülmes­inden iki sene sonra 5 ocak 1998 de Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda keşif yapıldı. Tutuksuz sanıklar bellerinde silahları ile keşfe geldi ve tanıkları tehdit etti.

Göktepe’nin öldürüldüğ­ü sırada salondaki polislerin amiri olan Seydi Battal Köse bu aşamada verdiği ifadesinde isimlerini verdiği üç polisin ölüme sebebiyet vermiş olabileceğ­ini söyledi.

Metin’in ölümünden 800 gün sonra, 19 Mart 1998 tarihinde yargılama sona erdi. On bir polisten beşi kastı aşan fiil neticesind­e ölüme neden oldukları gerekçesi ile yedi sene altı ay hapis cezasına mahkum edildi. Karar temyiz edildi. Ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi kararı bozdu. 20 Ağustos 1998 de yargılama yeniden başladı. Duruşmada sanık polisler birbirini suçlamaya başladı. Artık ceza almadan kurtulamay­acaklarına inanmışlar­dı. 6 Mayıs 1999 da karar duruşması için gelen kitleye polis saldırdı. Fadime Göktepe ve Metin’in kardeşleri ile avukatlard­an ve izleyicile­rden bir kısmı yaralandı.

6 Mayıs’taki duruşmada beş polis yine aynı cezaya çarptırıld­ı. Bu kez bir polise daha mahkumiyet kararı verildi. Yargıtay bu kararı onadı.

Yaklaşık beş sene süren bir yargılama süreci sonunda Göktepe ailesi ve adalet isteyen kitleleri tatmin etmese de katiller cezalandır­ılmış, devlet terörü mahkum edilmişti. Bu az bir şey değildir. Göktepe davası böyle takip edilmese binlerce faili meçhul cinayetten biri olarak kalacaktı.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye