Projede kamu yararı yok
Çeşme’de kurulması planlanan JES için inceleme yapan bilirkişiler olumsuz görüş bildirdi. Vatandaşlar, mahkemenin kararını bekliyor.
Bugün 8 Ocak, Evrensel’in en acı günü! Ama aynı zamanda bugün, “Gerçeğin peşinde koşan gazeteciler”in, içinde gerçek bir gazetecilik ateşi yanan genç gazetecilerin ve eski kuşaktan gazetecilerin, “Artık yeter bu ölümler. Bu pervasız saldırılar” diyerek, halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğünü savunma mücadelesini yenilemek için “And içtikleri” gün. *** Metin’in katledildiği haberini, 1996’nın 8 Ocak günü, sabahın erken saatlerinde almıştık.
Ben ve bir grup Evrensel çalışanı gazeteye gitmek üzere bindiğimiz araçtaydık.
Haber, araçta derin bir sessizliğe yol açtı. Ama içimizde kendimizle konuşuyor, “Haberi veren arkadaşımızın “Henüz resmen doğrulanmadı” demesini dayanak yaparak, “İnşallah doğru değildir” diyen iç sesimizin haklı çıkmasını diliyorduk. Gazeteye varıncaya kadar belki bir yarım saat (ama sanki çok daha uzun bir zaman), belki bir saat kimse tek bir söz etmedi desem abartmış olmam.
Sonrası öfke, acı ve gazetenin o gün çıkacak sayısındaki “Susmayacağız” manşetinin altını Metin’in gazetesine yakışan biçimde doldurmak!
Çünkü hepimiz biliyorduk ki, Metin ancak böyle aramızda olmaya devam eder. Ancak, onsuz ilk günden başlayarak böyle uğurlarsak ona sevgimizi, saygımızı, daha da önemlisi de onun adında simgeleşecek olan gerçeği hayatı pahasına savunan bir gazeteciliğin gereğini yapmış oluruz diye düşündük.
Belki o gün ve sonraki günlerde bunu haber
İzmir’in Çeşme ilçesi Ovacık Mahallesi’nde, bir firmanın sondaj yöntemiyle kaynak aramak için hazırladığı projeye, ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildi. Kararın iptali için, İzmir 5’inci İdare Mahkemesinde dava açıldı. Keşif incelemesinin ardından, bilirkişiler raporunu tamamladı. 5 kişiden oluşan heyet, arazilerin aktif şekilde tarım için kullanıldığını belirttiği raporda, tarım arazilerinin çevresinde alternatif araziler bulunabileceği halde, bunun yapılmadığına dikkat çekti. Sondaj kuyularının bölgede açılması halinde, ülke nüfusunu karşılamayan üretimin, daha da azalacağına vurgu yapan heyet, “Çevre halkının yegane geçim kaynağının tarımsal üretim olduğu düşünüldüğünde, kamu yararından bahsetmek mümkün değil” ifadelerine yer verdi.
OVACIK HALKI KARARI BEKLİYOR
Vatandaşların açtığı davayı takip eden Avukat Seher Gacar, şunları söyledi: “Sondaj yapmak isteyen firmanın 3 yıllık ruhsat süresi bitti. 3 yıllık süre içinde kaynak arama ve bulma gerçekleşmediği için İzmir Valiliği söz konusu 9 parseli 4 Aralık 2018’de Aliağa, Bergama, Dikili, Kemalpaşa, Menderes, Seferihisar, Kiraz, Güzelbahçe, Foça, Bayındır, Menemen ve Çiğli’de bulunan diğer alanlarla birlikte tekrar ihaleye çıkardı. Jeotermal kaynak arama ruhsatı ihalelerinde genellikle arka planda işleyiş, şirketler arası mutabakat ile yürür. Hangi alanı hangi firmanın alacağı masasında hiç konuşmadık, Metin’in gözaltında; sadece gerçeği haber yaptığı için polis tarafından dövülerek öldürülmesi karşısında tüm Evrensel çalışanları aynı duygularda ve amaçta birleşmiştik. Sonradan çeşitli vesilelerle o günlerde çıkan Evrensel’in nüshalarını arka arkaya gözden geçirdiğimizde hep, o günlerde Metin’in bizi nasıl birleştirdiğini, hiç konuşmadığımız konularda bile nasıl bir ortak ruh haliyle ve düşünceyle davrandığımızı apaçık görmüşümdür.
Sadece Evrensel çalışanları değil, her gazeteden pek çok genç gazeteciyi, dönemin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı da olan Duayen Gazeteci
konusunda önceden mutabakat sağlarlar. Böylece ihalede teklifler de yükselmez. Ovacık’ta bulunan 9 parselin de daha önce ruhsat alan firmaya bırakılacağı konusunda bu şekilde bir mutabakat olduğu düşüncesindeyim. Zira 4 Aralık’ta yapılan ihalede bu parseller için hiç teklif verilmemiş. Peki bu durumda ne olur? İşte en ilginç olan kısım bu. İhalede teklif veren çıkmadığı taktirde, daha sonra bu araziler için ilk talepte bulunan Nail Güreli’ye kadar, her kuşaktan, çürüyen sermaye gazeteciliğine tepki duyan, içindeki gazetecilik ateşi sönmemiş her gazeteden gazetecileri de birleştirdi Metin’in katledilmesi.
Katillerin yargı önüne çıkarılması ve yargılanma sürecinde apaçık görüldü ki, Metin’in, katledilmesi üstünden gelişen halkın haber alma hakkını savunması mücadelesi, her gazeteden pek çok gazeteciyi de gerçek bir gazetecilik amacı etrafında birleştirdi. Ve ülkemiz gazeteciliğinin yüz akı denebilecek bir dönemi de başlattı.
Böyle bir yıl dönümünde, Metin Göktepe davasının halkın haber alma mücadelesine dönüşmesinde
ruhsat alabilir. Hem de düşük bir bedel ile. Bütün bu gelişmeler şunu işaret etmektedir; daha önce ruhsat alan firma, idareye yeni ruhsat talebinde bulunmak için dava sürecini bekliyor. İşte bu anlamda da bilirkişi raporu çok önemli. Şayet bilirkişi raporu aleyhimize olsaydı, yeni ruhsat için talepte bulunulurdu.” Ovacık’ta yaşayan vatandaşlar, şimdi davaya bakan İzmir 5’inci İdare Mahkemesinin kararını bekliyor. (İzmir/dha) önemli bir rol oynayan;
-Nail Güreli başta olmak üzere gazeteciler Celal Başlangıç, (Evrensel’in İlk Yayın Yönetmeni) Ahmet Şık, Nazım Alpman gibi bir çok gazeteci ile basın ve meslek örgütlerinin,
-Metin Göktepe davasını, halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü mücadelesi ekseninde yüzlerce emekçiyi, aydını, bu davanın takipçisi haline getiren Emek Partisinin,
-“Gerçeğin peşinde koşan her gazeteci biraz Metin”dir diyen ve 23 yıldır sadece Metin’in değil gazetecilerin de anası olan bilge bir Anadolu kadını Fadime Ana’nın katkısını anmadan olmaz. *** Bugün Metin Göktepe’yi mezarı başında anıyoruz.
O fiziksel olarak 23 yıldır aramızda değil. Ama, onu tanıyan mücadele arkadaşları olarak Evrensel çalışanları olarak bugün de Metin’in savunduğu değerleri savunma sorumluluğumuzun bilincinde olarak ondan güç almaya devam ediyoruz.
Ve bugün gazetecilik yaptığı için terörle mücadele yasası kapsamında “terörle iş birliği” yaptıkları iddiasıyla tutuklanan, cezaevine atılan, mahkemelerde yargılanan yüzlerce gazeteci olarak, elbette ki, bir yanıyla Metin Göktepe’de simgelenen gazetecilik anlayışı etrafında birleşerek, halkın haber alma ve basın özgürlüğünü savunuyoruz.
Ve bugün gazeteciler, pek çok bakımdan sıkıyönetim koşullarından daha ağır koşullarda çalışıyorlar.
Koşulları ağırlaşması, baskıların artması elbette ki halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü mücadelesini zorlaştırıyor.
Bugünün ağırlaşan koşullarında Metin’i daha çok anıyor, daha çok özlüyoruz; ona sevgimizi daha derinden hissediyoruz.
Senin şahsında sembolleşen mücadeleyi sürdürme kararlılığımızı bir kez daha yineliyoruz.