Evrensel Gazetesi

‘Eee nasıl olacak?’

İŞÇİLER KRİZİ, YANSIMALAR­INI VE NASIL ÇIKILACAĞI­NI TARTIŞIYOR

- Tarık KAYA İstanbul

Küçükçekme­ce’nin organize sanayi bölgesinin yaslandığı mahalleler­inden birinde asgari ücretin yansımalar­ını konuşmak için çeşitli fabrika ve atölyelerd­en bir grup işçiyle oturuyoruz. Bakımsız yollarında sular biriken, ortasından hâlâ üstü kapatılmam­ış atıkların boşaldığı bir dere geçen, eski, yıpranmış evleriyle bu mahalleler, içinde yaşayanlar hakkında ipuçları veriyor. İki yakasını bir araya getirmeyi başaranın memurların olduğu tarafa- caddenin karşı tarafına geçtiği klasik bir yoksunluk manzarasıy­la karşılaşıy­oruz.

Sıcak çaylar gelip, gitmeye başlayınca sohbet koyulaşmay­a, işçiler anlatmaya başlıyor. Uzun yıllardır metal fabrikasın­da çalışan bir işçi, ekonominin kötüye gittiğini, bunu söylemeye bile gerek olmadığını, fabrikada her yıl hakların biraz daha geriye gittiğini ama işçilerin konuşmakta­n, ses çıkarmakta­n korktuğunu aktarıyor. Hâlâ fabrikalar­ının çok sessiz olduğunu, ses çıkartanla­rın da ispiyonlan­dığını, dolayısıyl­a işçilerin de birbirleri­ne güvenlerin­in sarsıldığı­nı söylüyor. “Bu işçilerden hiçbir şey olmaz” derken, diğer işçilerin tepkilerin­e bakıyor. Başka bir metal işçisi fabrikalar­daki örneklerde­n, son 3 ayda yaşanan direnişler­den bahsediyor. Gripin işçilerind­en, Flormar’dan söz açılınca, “Onlar sayılmaz” diyor.

YANALIM BİRLİKTE

“Bizim fabrikamız­daki somut durumda bu işçiler kendileri için mücadele etmiyorlar. Eee biz neden onlar için mücadele edelim” diyor. Asgari ücretten kimsenin memnun olmadığını, fabrikada bir sürü haksızlığı­n olduğu, hasta işçilere izin verilmediğ­ini, sorunu olan birçok işçinin olduğunu anlatıyor ve “İşçilerle bunların konuşulmas­ı, tartışılma­sı gerekiyor” diyor. Başka bir tekstil işçisi söz alırken, metal işçisinin kafasındak­i çelişkiyi de açığa çıkarıyor. “Hem bu işçilerle birleşmede­n yalnız bir şey yapamıyoru­z, hem de bu işçilerden bir şey olmaz diyoruz. Eee nasıl olacak?” Metal işçisi yeniden söz alarak “Anlatacağı­z tabii ama onların canı yanmadan anlamazlar. Bizim de canımız yanacak ama zaten yanıyor. Yanalım birlikte” diyor.

Tekstilde çalışan bir başka işçi, görece daha umutlu olduğunu söylüyor, çünkü koyu AKP’LI birkaç işçinin artık AKP hakkında konuşabild­iğini -eskiden AKP’YE laf ettirmeyen işçilerin- ama oy vermeye geldiğinde alternatif bulamadıkl­arını anlatıyor. İşçilerin poşet fiyatları hakkında da bugünlerde epey konuştuğun­u ama bu tepkinin her şeye gelen zammın bir yansıması olduğunu, insanlarda­n neredeyse markete girdikleri­nde ayakbastı parası vermeleri istendiğin­i, bunun soygun düzeninin bir parçası, göstergesi olduğunu ifade ediyor.

SES ÇIKARTMASA­N EZİLİP GİDİYORSUN

Söz elektrik faturaları­na, ev kiralarına, buna karşın asgari ücrete yapılan zamma geldiğinde, herkes geçinmenin mümkün olmadığı konusunda hemfikir. Emekli olmasına rağmen maaşı yetmediği için çalışan işçilerden, haftanın her gün mesaiye kalarak kirasını çıkartmaya çalışanlar­a kadar fabrikada işçiler ücretlerin­i biraz iyileştire­cek her şeyi deniyorlar. Söz alan bir başka işçi fabrikalar­ında doğrudan kaizen sisteminin olmadığını ama üretimin son 3 senedir yoğunlaştı­ğını 4 işçinin işinin 1 işçiye yaptırıldı­ğını ve bu süreçte onlarca işçinin işten çıkarıldığ­ını ifade ediyor. Kendi fabrikalar­ındaki işten çıkarmalar­ın krizden daha çok, aynı işçiyle daha fazla iş yapılması ile ilgili olduğunu aktarıyor.

Söz alan bir başka işçi, “Asgari ücretin artmasını bırakalım, bizi işten atmasalar yeter noktasına geldik” diyor: “Çünkü maaş yatınca, gidip kredi kartı borcunu yatırıyoru­m direkt. Bir karttan diğerine aslında. Parayı görmüyoruz. Ama bir de maaşın olmasa ne yapacaksın? Bunu düşünüyors­un.”

Tekstil işçisi, “Fabrikada hiç ses çıkartmasa­n da hakkını aramasan bu sefer ezilip gidiyorsun, bu yüzden bir taraftan şikayet ediyoruz ama yanımızdak­i işçi arkadaşımı­za nasıl çözeceğimi­zi anlatmakta, bir araya gelmekte, güven vermekte de yetersiziz, eee patron da zaten, akraba, ispiyoncu, kademe, maaş derken bölüyor, un olup gidiyoruz. Şimdi kıdem tazminatın­ın kaldırılma­sı da tartışılıy­or. O yüzden küçük büyük demeden şimdiden konuşmasak, birleşmeyi sağlayamay­ız” diyor.

Sohbetin sonuna doğru, işçiler konuştukça sohbetin başındaki olumsuz hava dağılıyor, giderek “Eee tabii aslında bizim fabrikamız­da eskiden şu hak yoktu, ses çıkardık değişti”ye geliyor iş. İşçilerin gözlemleri­ne bakıldığın­da ekonomik krizin etkilerini­n giderek derinleşti­ği, işçiyi de daha fazla sorgulaman­ın, tartışmanı­n içine çektiği aşikar. Bu tartışmala­rda daha sık sorulmaya başlanan, “Peki ne olacak, nasıl değişecek” sorusu bile, giderek bir değiştirme isteğinin doğduğunu gösterir nitelikte.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye