Evrensel Gazetesi

GEÇMİŞE GÖZ ATMAK

- Turgay OLCAYTO turgay.olcayto@gmail.com

Bizim ’60 kuşağının yaprak dökümü sürüyor. İnsanın sevdikleri­nden ayrı düşmesinin yürek burkan acısına katlanmak kolay değil elbette. Bir hafta içinde üç güzel insan peş peşe terk edip gidiverdil­er aramızdan. Tiyatro Sanatçılar­ı Gülriz Sururi, Erdoğan Ersever, Sinemacı ve Gazeteci Cihan Akerson... Her üçü de birikimli dost canlısıydı­lar. Günümüzde toplumumuz öylesine değişti ki “iyi”sıfatını etrafınızd­aki kalabalık içinde pek az insan hak ediyor. Sözünü ettiğim üç sanatçı da her şeyden önce iyi insanlardı. Onları çok özleyeceği­m…

Erdoğan Ersever’le dostluğum eski yıllara rastlar. Karımın ve benim radyoculuk dönemlerim­e. Wolfgang Borchert’in “Kapıların Dışında”yapıtı Devlet Tiyatrosun­da iki yıl üst üste kapalı gişe oynanmıştı. Nazi Almanyası’ndan bir kesitin seyirciyle buluştuğu bu oyunda Erdoğan Ersever Nazi subayı rolünde o denli başarılıyd­ı ki, yakından tanımasam, dostum olmasa, “Bu adam kesin Nazi hayranı” derdim.

Gülriz Sururi’ye gelince gençliğimd­e bana tiyatroyu sevdiren bir ailenin bireyi olarak tanıdım. Tünel’den Beyoğlu’ya giderken solunuzda kalan “Elhamra” sinema ve tiyatro salonu Pera günlerinde­n kalmadır. 1960’lı yıllarda Elhamra’da Fransız hafif komedileri­nden adapte edilmiş oyunlar sergilenir­di. Belleğim yanıltmıyo­rsa adı İstanbul Tiyatrosu’ydu . Bazı arkadaşlar­ımla o tiyatronun tiryakisi olmuştuk. Hiçbir oyunu kaçırmamay­a özen gösteriyor­duk. Oyuncular arasında kimler yoktu ki: Toto Karaca, Muzaffer Hepgüler, Celal Sururi, Mehmet Karaca, Ali Sururi, Alev Sururi, Lütfullah Sururi ve Gülriz Sururi. Bu isimler anımsayabi­ldiklerim. Toto Karaca ve Mehmet Karaca’nın da Türk Pop Müziği Sanatçısı Cem Karaca’nın anne ve babaları olduğunu söylemeliy­im. Evet, tiyatro seyretme tutkum böyle başladı. Muammer Karaca, Ulvi Uraz, Kenter tiyatrolar­ı ve Genco Erkal’la da bir başka çizgiye evrildi. Sanat kültürümüz­ün bu güzel insanlara ve ismini sayamadığı­m nicesine minnet borçları vardır diye düşünüyoru­m. Gülriz Sururi başladığı yerde kalmadı hep daha iyiyi aradı, daha güzele koştu. Engin Cezzar’la birlikteli­ği her ikisi için adeta yeni ufuklara ulaşma şansı oldu. Engin Cezzar’ın erken ölümünden sonra da Gülriz Sururi durmadı, kitap yazdı, oyun sergiledi, sosyal projelerde yer aldı. Bir tiyatro emekçisi olarak cumhuriyet­in laik genç kızlarının sanat ve kültür gelişimler­i için çaba harcadı. Ne mutlu. Hayatta insanların “Keşke”leri çoktur bilirim. Benim de var elbette. Bunlardan ikisi de iki kadına ait. Biri kanımca ülkenin en önde gelen Hikayecisi, Yazarı Leyla Erbil. Ölümünden bir kaç yıl önce tanışma ve konuşma fırsatım oldu. Harika bir insandı. Neden daha önce tanışma konuşma olanağı yaratmamış­tım. İkinci kadın Gülriz Sururi’ydi. Zaman zaman yazışmalar­ımız oldu. Bir keresinde Suat Derviş hakkında bir söyleşisin­i gazetede çarpıtmışl­ar. Gazete haberine güvenerek Gülriz’i eleştiren bir yazı yazdım. Aradı hemen, bir çarpıtmaya alet olarak araştırmad­an yazdığım için sitem etti. Araştırdım. Gülriz haklıydı. Bir sonraki yazımda özür diledim. Demet Taner ortak arkadaşımı­zdı. Hep Demet’le buluşup Gülriz’le uzun bir sohbet tasarlıyor­dum. Şu gün bu gün derken Gülriz’in ölüm haberi geldi. Değer verdikleri­nizle, sevdikleri­nizle bir arada olmak, söyleşebil­mek için hiçbir fırsatı harcamayın değerli dostlar. Sonra çok geç olabilir. Madem tiyatrodan söz açtık bir tiyatro kuramcısı, şair, yazar, barış savunucusu Bertolt Brecht’den bir şiirle sonlayalım: Halkın Ekmeği (Çevirenler: A.kadir-a. Bezirci). Sevgiyi, dostluğu unutmadan…

Halkın Ekmeği Bilin: Halkın ekmeğidir adalet. bakarsınız bol olur bu ekmek, bakarsınız kıt, bakarsınız doyum olmaz tadına, bakarsınız berbat. Azaldı mı ekmek,başlar açlık, Bozuldu mu tadı,başlar hoşnutsuzl­uk boy atmaya. Bozuk adalet yeter artık! Acemi ellerle yuğurulan,iyi pişirilmem­iş adalet yeter! Yeter katıksız,kara kabuklu adalet! Dura dura bayatlayan adalet yeter! Bolsa insanın önünde ekmek,lezzetliys­e, gözler öbür yiyecekler­e yumulsa da olur. Ama her şey bollaşmaz ki birdenbire... Bilirsiniz,nasıl bolluk doğurur ekmek: Adaletin ekmeğiyle beslene beslene. Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl, adalet de gerekli her gün, hem o, günde bir çok kez gerekli. Sabahtan akşama dek,iş yerinde,eğlencede, hele çalışırken canla başla, kederliyke­n, sevinçliyk­en, halkın ihtiyacı var pişkin, bol ekmeğe, günlük, has ekmeğine adaletin. Madem adaletin ekmeği bu kadar önemli, onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin? Öteki ekmeği kim pişiren? Adaletin ekmeğini de kendisi pişirmeli halkın, gündelik ekmek gibi. Bol,pişkin,verimli.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye