HABERİN İÇİNDEN
kararlarını umursamıyor:
U Yerel mahkemeler, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını umursamadan Güven’in tutukluğunu devam ettiriyor,
U Anayasa Mahkemesi kendi aldığı kararların arkasında duramıyor, durmuyor,
U AYM ve yerel mahkemeler AİHM’NIN kararlarını tanımıyor.
Kuşkusuz ki ortada olan durum, Leyla Güven’in Anayasa ve yasa ile tanınmış haklarının ağır ihlalidir.
Ama bu aynı zamanda seçimlerin meşruiyetinin temeli olan seçme ve seçilme hakkının da açıkça ihlalidir.
Çünkü Leyla Güven, binlerce vatandaşın oyuyla seçilmiş bir milletvekilidir. Ve milletvekilliğini icra etmesi önlenerek, aynı zamanda seçilmiş olarak kazandığı hakları da tanınmamaktadır. Bu durum Güven’e oy vererek seçen binlerce vatandaşın “seçme hakkı”nı da ortadan kaldırmıştır.
Böylesi ağır bir yasa ve hak-hukuk tanımazlıkla karşı karşıya kalan Leyla Güven, cezaevlerindeki koşulların ve “Öcalan’a yönelik ağır tecridin kaldırılması” istemiyle açlık grevine başladı.
Şu anda çeşitli cezaevlerinde, Güven’e destek olmak için 150 dolayında tutuklu daha “süresiz açlık grevi”nde. Bunların bir bölümü 25 gününü geride bırakırken bir bölümü de 60’lı günlere geldi.
Yani, Leyla Güven’in sağlığının ağırlaşmasının yanında çeşitli cezaevlerinde açlık grevinde olan bir çok tutuklunun da benzer şekilde “Hayati tehlike sınırına geleceği” görülüyor.
Öte yandan ülkeyi bir siyasi tutuklular ülkesi haline getiren Erdoğan-bahçeli ittifakının (iktidarının)
Bu yüzden de gerek Leyla Güven’in sağlığının geriye dönülmez biçimde bozulmaması için taleplerinin dikkate alındığını gösteren girişimlerin yapılması, gerekse cezaevlerinde açlık grevinde olan tutukluların taleplerinin kamuoyu gündemine taşınması için; hak savucusu çevrelerin ve ilerici demokrat güçlerin girişimler yapması gerçekçi tek seçenek olarak görünüyor.
Nitekim Güven’in açlık grevinin yüksek hayati riski karşısında gazetemize konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, “...Bütün hak savunucularını, yaşam hakkı savunucularını, barış savunucularını hukuki bir sürecin işlemesi için tepkilerini gür bir sesle dile getirmeye” çağırıyor.
Yerel seçim tartışmalarının giderek daha kızışacağı bir süreçteyiz. Bu da seçimler etrafındaki tartışmanın giderek siyasi gündemi daha da belirleyeceği anlamına gelmektedir.
Ama bunlar, gerek Leyla Güven’in gerekse açlık grevindeki diğer tutukluların taleplerinin ve cezaevlerinde olup bitenlerin gündemden düşürülmesi anlamına gelmemelidir. Tersine seçim çalışması bu konudaki duyarlılığı artıran girişimlerin de vesilesi olmalıdır.