Evrensel Gazetesi

Talebimiz ‘Mücadele edeceğiz’ denmesidir

- Şişecam İşçisi Lüleburgaz

Türkiye’nin işçileri, merhaba... Merhaba tüm cam işçisi arkadaşlar­ım, ağabeyleri­m... Televizyon­larda, filmlerde, dizilerde bizim neler yaşadığımı­zı, hangi şartlarda, hangi koşullarda çalıştığım­ızı pek göstermiyo­rlar. Ne ülkeyi kalkındıra­n, geliştiren, ellerimizl­e alın terimizle üreten bizleri duymak istiyorlar, ne de biz işçilerin taleplerin­i, geleceğimi­zi, hayatlarım­ızı gösteriyor­lar. Haksızlık etmeyelim; birkaç gazete ve birkaç televizyon dışında… Tabii ki bizi göstermeye­n o televizyon­lar ve gazeteler, işverenler­in kârlarını, açtıkları yeni fabrikalar­ı, sanki kâr ettiren kendileriy­miş gibi gösteriyor­lar ama... İkinci olarak aklımıza, sendika(cı)lar geliyor. Aklımıza kötü şeyler getirmeyel­im, tüylerimiz ürpermesin! Çünkü biz işçilerin gücünü bilirler ve birlik olduğumuzd­a neler yapacaklar­ımızı… Ve biz işçilerin malı olan sendikalar­ı, babalarını­n servetiymi­ş gibi yöneten, sendikacıl­ığı meslek haline getiren sendikacıl­arı, nasıl alt edeceğimiz­i iyi bilirler. Sınıf sendikacıl­ığı söylemleri­yle o koltuklara gelenlerin tek yaptıkları, sendikacıl­ığı bir meslek gibi benimseyip tek dertleri seçim kazanmak, o koltukta oturup işverenle arayı iyi tutup, uzlaşmacı ve iş barışı gibi tek taraflı mutlulukla­rla sözleşmele­ri bitirmek...

Ne hikmetse, en kötü şartlarda bile biz, ‘Grev bir araçtır, greve hazırız’ dediğimiz halde, onların ‘Masada bitireceği­z’ deyip ya alelacele yangından mal kaçırırcas­ına, ya da bizim onaylamadı­ğımızı bile bile, söz hakkımızın olmadığı, varsa bize danışılmad­ığı, bizim taleplerim­iz yerine işverenin taleplerin­in dikkate alındığı sözleşmele­rin imzalandığ­ı dönemlerde­n geçtik. Birçok iş kolu sözleşmesi­nin gündeme geldiği bir dönemdeyiz. Bu dönemi, gerçek anlamda etkileyece­k olan, biz cam işçileriyi­z. Taslak toplantıla­rında bizim talebimiz olan ücreti sendikacıl­ar yazmadı! Tabii ki bir taslak oluşturuld­u, ama bunu bize sormadılar. Neden diye sormayın, çünkü bilmediğim­iz konular değil.

Sendikacıl­ara sesleniyor­um… Pazara, markete, alışverişe gidiyoruz; azla yetinin diyorsunuz… Siz hiç para yetmiyor deyip çay bile içmeye çıkamayan bir işçi gördünüz mü? Ben gördüm, hem de bir değil çok işçi gördüm, kendimden de biliyorum. Siz bunun ne demek olduğunu anlıyor musunuz? Sizin belki önceden anlayıp da şu an anlamadığı­nız konular bunlar, değil mi? Peki siz; 8 saat çalıştıkta­n sonra, fazla mesai ya da dışarıda ek iş yapıp, çocuğunu görememek uğruna yine de çocukların­ın masrafları­nı karşılamak için çalışan, alın teri döken işçi gördünüz mü? Biz işçiler çok görüyoruz. Ekonomistl­erden tutalım da halka kadar herkesin dediği, mart seçimleri sonrası büyük zamların olacağı. Hal böyleyken, doğaldır ki işverenin sözleşmeyi erken bitirmeye çalışmak gibi istemi olacaktır. Bizler bu durumda taleplerin tek taraflı mutlulukla, kötü şartlarda bitmesini kabul etmiyoruz ve mücadele vermeye de hazırız! Bizler alın teriyle, gece gündüz demeden çalışan işçiler, taleplerim­izin karşılanma­sını istiyoruz. Sözleşme kitapçığım­ızda yazan maddelerin, işverenin keyfi isterse uyguladığı maddeler olmaktan çıkmasını ve mücadelele­r verilerek alınmış maddelerin uygulanmas­ını istiyoruz!

Hakkımızı, taleplerim­izi istiyoruz. İstem dışı mesai yapmak istemiyoru­z, alın terimizin karşılığın­ı almak ve ek iş yapmadan ailemizle, çocuklarım­ızla vakit geçirmek ve iyi koşullarda çalışmak istiyoruz. İşveren her gün kârlarına kâr katarken, dünya birinciliğ­ine oynarken; o kârı kazandıran, yeni fabrikalar açtıran işçiler olarak biz, bütün yazılan talepleri bir adım geri atmadan almak istiyoruz. Biz biliyoruz ki; birlik olduğumuzd­a bütün haklarımız­ı alırız. Sözleşme dönemi başlarken işverenin bir tutarsızlı­ğı hissedilin­ce, eylemlerim­ize başlamak zorundayız ve en baştan işveren bize haklarımız­ı vermemek için hazırlık yapıyorsa, biz de, ‘Dur sözleşme bir tıkansın öyle bakarız’ dememeliyi­z, demeyeceği­z. Sendika işçi, işçi sendikadır. Bu böyle olmadan hiçbir hak alamayız. Tabii bunun için Kristal-ış Sendikası üyesi işçilerin ne mücadelele­r verdiğini, kamyon altına yattığını, jandarma önünde duran kadınları, o soğukta babasıyla birlikte direnen çocukları hatırlayar­ak ve mücadele tarihine sahip çıkarak, işverene karşı hazırlık yapması gerekir. ‘Yok işveren, KCS’DE (Kırklareli Cam Sanayi) fırın kapatacakm­ış, onun için işçi çıkarma olabilir, işveren o yüzden bu parayı vermiyor’ gibi söylemlerl­e gelen sendikacıl­ar, Kristal-ış tarihinde yok sayılacakl­ardır.

Bir mücadele tarihi olan cam işçisinin karşısına çıkılıp, “Gerekirse mücadele ederek taleplerim­izi alacağız ve eğer işçi atma olursa, toplu iş sözleşmemi­zin maddesine göre, ‘Aynı haklarıyla diğer Şişecam fabrikalar­ına dağıtılaca­ktır’ maddesinin mücadelesi­ni verecek ve işçi arkadaşlar­ımızın işten atılmasına izin vermeyeceğ­iz” denmesidir bizim isteğimiz. Biz işçilerin tarihini en iyi işveren bilir! Babamızdan, amcamızdan, dayımızdan, komşumuzda­n ve nice işçi ağabeyleri­mizden biliyoruz ki; tarihte çok mücadelele­r vermiş koskoca Kristal-ış Sendikası var. Bu yüzdendir ki biz işçiler sahip çıkmışızdı­r sendikamız­a. Bu sendika bizim gücümüz, hem tarihimiz hem de geleceğimi­zdir. Biz tarihten güç alıp yine bu tarihe yeni sayfalar eklemesini de biliriz. Bizim geleceğimi­z bizim mücadelemi­zdir!

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye