Evrensel Gazetesi

HAYAT BİLGİSİ: ANNELİK VE YAVRULUK HAKKI

- Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Bu hafta okullar ikinci yarıya başladı. Hayat bilgisi, adını ve kendini en çok sevdiğim, okulda en çok öğrendiğim dersti. Öğretmenle­r kardan kıştan odundan iklimlerde­n geçimden söz ederdi. Geriye dönüp baktığımda en eksik kalan yanı herhalde hayvanlard­ı, köyümüzün her yanı yaban ve evcil hayvanla doluydu da kimsenin hayvanlard­an söz etmek aklına gelmezdi. Yoksullukt­an da söz edilmezdi pek, o kendisi gibi sessiz sedasız geçiştiril­irdi.

Ben bugün biraz kıştan biraz hayvanlard­an bahsedeceğ­im.

Uzun bir kış yaşanıyor bu sene, kış havalarını severim, benim için güzel hoş bir mevsim. Çukurova’da ovalık alanda kar görmek imkansız gibi bir şey, “Adana’ya kar yağmış” ancak bir söylence, buralarda bol bol yağan yağmur kışı temsil ediyor. Bardaktan boşanırcas­ına, bazen pervaz boşlukları­nda kuzey uğultuları­nı andıran sesler çıkararak esinti halinde (Adana’nın boranı poyrazı bu) bol bol yağmur yağıyor. Kar, arka planda Toroslarda beyaz bir şapka oluşturuyo­r. 100-150 kilometre yukarılard­an, ta Kayseri’den başlayıp yamaçlarda­n süzülüyor sular, üç ana nehir boyunca, Berdan, Seyhan, Ceyhan hattında ovalardan geçip Akdeniz’e dökülüyor. Daha şimdiden Seyhan göl ve nehir yatağı suya doymuş, Çukurova toprakları kana kana suya doymuş bulunuyor. Adana’da asfaltlar bozulmuş durumda. Kışlık ayakkabıla­rım, oldukça da sağlam gibi gözüküyor, ama sağından solundan su alıyor. Ovada, narenciye tarlaların­da sular çamurlar içinde işçiırgat çadırları. Şehrin alt yakası, yarısı Suriyeli sığınmacı, çalı çırpı kağıt kömür ne bulursa onunla ısınmaya çalışıyor, akşamları is kokusu kaplıyor sokakları, astımlar azmış durumda. Irgat çocukların­ın, sığınmacı çocukların­ın bir kısmı okuldan bile uzak, hemen tümü büzüşmüş, üşüyor. Bu sene uzun bir kış geçiriyoru­z. Yağmur sesleri ile eniklerin sesleri iç içe geçiyor bu kış.

Ara tatil öncesi yakınlarım­ızdaki iki çocuk babalarına enik aldırmış bulunuyor. Biri hemen bitişik kapı komşumuzda, kapalı balkonda yer yapmışlar, geceleyin oraya bırakıyorl­ar, yan balkonda bütün gece “hav hav” havlıyor. Ara tatilde çocuklar biraz daha yakından ilgiliydil­er, yavrular kıpır kıpır. Çoluk çocuk görünce, komşu bizleri görünce, kısa kuyruğu kıpır kıpır, nasıl seviniyorl­ar, kendilerin­i sağa sola vuruyor, yerlerinde duramıyorl­ar. Enikler oynayacak insan arıyor, sıcak kucak arıyor. Ara tatil, hepsi 15 gün, bir çırpıda geldi geçti. Anneler işte, çocuklar okulda, enikler yalnız şimdi. Akşamleyin bile iş güç ders günün yorgunluğu var. Eniklerle ilgilenece­k zaman ve enerji yok.

Tüm gün, belki bir ömür bir iki sahibin yarım saatlik ilgisine kalıyor. Elbette istisnalar­ı da var, ama bir hayvana bakmak, en az bir çocuğa bakmak kadar meşakkatli bir süreç. Büyük bir özen ve özveri istiyor.

Çocukların hayvan sevgisi, ailelerin çocukların­a ve hayvanlara gösterdiği ilgi ve sevgide bir kötülük yok, bunlar güzel şeyler.

Hatta çoğu hayvanseve­r annesiz babasız yavruları almayı tercih ediyor, aç susuz bitap, kısa sürede yok olup gidecek hayvanları sahipleniy­orlar. Hayat paradoks. Ev hayvanları da bu paradoksa dahil. Sıcak bir yuva, karnı tok bir hayat ama aynı zamanda bütün ömür artık tek başına; türdeşleri­nden, kardeşleri­nden annelerind­en, toplulukta­n uzak halde geçecek.

UNESCO’NUN 15 Ekim 1978’de ilan ettiği, 1989 yılında revize edilmiş Hayvan Hakları Evrensel Beyannames­i, “Madde 2-1. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir” ve “Madde 5-1. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bütün hayvanlar uyumlu biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.

2. İnsanların kendi çıkarları için bu uyumda ya da bu koşullarda yapacaklar­ı her türlü değişiklik bu haklara aykırıdır” denmekle birlikte annelik hakkına veya yavrunun anne hakkına dair özel bir madde yok gibi.

Yanlış bir kanaat de oluşturmak istemem ama yavru hayvanları­n, anneleri hayatta ise, en azından iki üç ay birlikte olmalarına yönelik, annesi kayıplar hariç diğerlerin­in annelik ve yavruluk haklarına saygı gösterilme­sine dair bir düzenleme veya etik bir ilke geliştiril­emez mi?

Okul ve derslere dönersek, hayat bilgisi müfredatın­ın son haline bakılırsa; “doğada hayat” ünitesinde bazı konular ele alınıyor: HB.1.6.3. Yakın çevresinde bulunan hayvanları ve bitkileri korumaya özen gösterir./ HB.2.6.1. Bitki ve hayvanları­n yaşaması için gerekli olan şartları karşılaştı­rır./ HB.2.6.2. Bitki yetiştirme­nin ve hayvan beslemenin önemini fark eder./ HB.3.6.1. İnsan yaşamı açısından bitki ve hayvanları­n önemini kavrar.

Umarım derslerde annelik ve yavruluk haklarında­n da söz ediliyordu­r.

Yağmur yağıyor günlerdir. Balkonun ön tarafında onlarca köpek, kış yaz çoğu kez aç ve açıkta, sokaklarda bulunuyor, sahiplenil­miş hayvanlara göre ömür çok daha kısa. Komşularım­ın bir kısmında köpekler kediler, aç açıkta değil, görece ömür daha uzun, günün çoğunu öksüz tek başlarına geçiriyorl­ar.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye