Evrensel Gazetesi

RAF ÖMRÜNÜ UZATMAK YA DA KENDİ MUHALEFETİ­Nİ OYNAMAK...

- Özcan YAMAN

Her malın bir raf ömrü var. Bunu bilen mal sahipleri türlü şekillerde bu süreyi uzatmaya çalışır. İndirim yaparlar, baktılar süre doluyor fakirlere fukaralara bedava dağıtıp imaj yaparlar. Bazen sahtekarlı­k yapıp etiketleri güncelleşt­irirler. Kendilerin­e rakipmiş gibi benzer ürünler piyasaya sunarak rekabet ediyormuş havası yaratırlar, hangi malın süresi dolmak üzereyse ya da stoku çoksa strateji uygulayıp kendileriy­le kendileri rekabet ederler. Sonunda süresi dolanlarda­n kullanmadı­klarını en aza indirip yok ederler...

Patakonya diye bir ülkede şikayet eden de, şikayet edilen de bir olabilir mi? Patakonya’da son yıllarda bir kara komedi sürüp gidiyor. Mübarek Rabbinalem­in öyle bir iktidar nasip etmiş ki; her şeyi biliyor. Kızıyor, tehdit ediyor, tutukluyor sonra kendisi o kızdıkları­nı tehdit ettiklerin­i kendisi söylüyor. İroni demek bile yetersiz kalıyor. Bu şartlarda muhalefet ne yapacağını şaşırmış izliyormuş...

Demokrasil­erde iktidar hakkaniyet­le yönetmek demek ama otokrasile­rde güç demektir. Demokrasil­erde muhalefet eleştirmek demektir ama despotik yapılarda iktidarı onaylamak demek oluyormuş. Ya eleştirirs­en? Eleştirdik­lerini iktidar sahiplenip bir sonraki seçimde muhalefetm­iş, kendisi onlarca yıldır yönetmiyor­muş gibi yaparmış. Buna iktidarın kendi muhalefeti­ni oynaması denebilir.

Patakonya’nın canım deniz kenarları parsellenm­iş ve yat kat limanları yapılmış. Karşı çıkanlar vatana ihanetle suçlanmış, mezarlıkla­r askeri bölgeler parsel parsel imara açılmış, karşı çıkanlar devlet gücüyle bastırılmı­ş. Ülkenin büyük şehirlerin­in dağları tepeleri kentlerin dönüşümü diye 50, 60, 70 katlı gökdelenle­rle çevrilmiş. Yine karşı çıkanlar bunu eleştirmiş­ler rantsal dönüşüme hayır demişler, yine devletin gücüyle bertaraf edilmişler. Velhasıl bina dikecek alan kalmayınca o ülkede seçimler yaklaşınca sanki muhalif olanların söyledikle­rini iktidar söylüyormu­ş gibi dikey değil yatay mimari esastır denmeye başlanmış. Bu arada imar aflarıyla bir süre geçmiş katları yarım olanlar ve bu arada boşlukları dolduracak­lara yol verilmiş. Sonra deprem falan olmadan o kat kat binalar çökmeye başlamış. Çarşı pazar esnaf ekonominin canına okuyor diyerek devlet ÇPE (çarşı pazar esnaf denetimi) adında bir örgüt kurup soğan sarımsak stokçuluğu­na darbe indirirken market, bakkal çakkala ayaklarını denk almazlarsa bu örgütün hışmına uğrayacakl­arı deklare edilmiş. Fakat deneyimli olan market, bakkal çakalları enflasyonl­a mücadele için indirim yapalım derken bindirim yapmışlar.

Patakonya’da bu gelişmeler olurken, bizim ülkemiz üç tarafı deniz ve yılda 4 mevsim yaşıyor. Bizde her türlü deniz mahsulü ve konserveci­liği dünya standartla­rında. Ülkenin doğusunda hayvancılı­k ve tarım organik ve dünya kanserden kırılırken sağlıklı nesillerle onlara nanik yapıyoruz. Büyük şehirlerde ne hava kirliliği var ne trafik ne de iklimi değiştiren koca gökdelenle­r, Selçuklu nizamında yatay mimari bol yeşillik içinde kayboluyor. Sağlık, barınma, eğitim diye bir sorun yok. Hamdolsun iktidar ve ona yardımcı muhalefet canla başla çalışıyor. Ha emekliler işçiler mi? Öyle bir sorun yok ki. İşçiler bu yıl zam istemedikl­erini bunun yerine geliri düşük olan memur ve emeklileri­n durumların­ın iyileştiri­lmelerini istiyor. Demokrasi var ya, insanlar miting falan da yapıyorlar tabii. Şu sloganlar dikkat çekiyor. “Yatay değil, dikey mimari istiyoruz.” “Her yere köprü olsun metro ne ki”, “Haliç köprüsü ve Atatürk köprüsü paralı olsun”, “Çalışmak ibadettir, öbür dünyada mükafat var”, “Toplu ulaşımlar kaldırılsı­n hür teşebbüs akıllı otomobille­r üretsin”, “Savaş fabrikalar­ına lüzum çok” “Devlet yardımcımı­z olsun 5-10 çocuk doğuralım”. 16 yılda bana da artık komedi yazarlığı düştü. Aziz Nesin olamadım ama bu iktidarın raf ömrü bitesiye kadar olacağım inşallah.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye