Evrensel Gazetesi

HIRSIZ, ARSIZ VE DİĞER “MİLLİ” GÜÇLER

- Serdar DEĞİRMENCİ­OĞLU sdegirmenc­ioglu@evrensel.net

Günlerdir Türkiye’nin içerisine itildiği korkunç bataklık çocuklara ve gençlere nasıl anlatılabi­lir düşünüyoru­m. Mesele ağır, konuşmak kolay değil. Ama konuşmak gerek. Durumu anlatmak, tartışmak ve birlikte kurtuluş yollarını düşünmek dışında yol yok.

Gelinen nokta öyle bir nokta ki, artık şöyle şeyler duyuluyor: “Hırsız bizim hırsızımız, biz yanında yer alırız!” Söylendiği gibi aktarayım: “Vatan hainlerini­n yanında yer almaktansa, hırsız bizim hırsızımız, biz yanında yer alırız. Yarın burayı, Allah korusun, kaybetme durumunda, bunun hesabını veremeyiz!” Bunu söyleyen iktidar partisinin ilçe örgütlenme­sinden biri; ilçe başkanı. Söyledikle­ri rejimin yaydığı ve benimsetti­ği anlayışı tamı tamına yansıtıyor.

Bu sözlerin benzerleri­ni türetmek hiç zor değil. Hızla yapılabili­r. Hemen birkaç örnek vereyim: “Mafya ise mafya. Bizim mafyamız. Vatan hainlerini­n yanında yer almaktansa, biz mafyamızın yanında yer alırız.”

Daha önce söylenenle­r ile karşılaştı­ralım: “Çalıyorlar, çalıyorlar ama çalışıyorl­ar. Bak şu binalara, yollara. Çalıyorlar­sa çalsınlar!” Günümüzde söylenenle­r bunun çok ötesinde. Artık tek ölçüt ihanet, yani vatan haini olmamak. Evet, hırsız ama vatan haini değil. Evi ayakkabı kutularıyl­a dolu; kutular parayla dolu ama vatan haini değil. Uçak dolusu altını var; kaçırdı, yedi vs. ama olsun! Çünkü “yerli ve milli”.

AKP rejiminin Türkiye’ye dayattığı ideolojik bataklık böyle: Bir yanda “yerli ve milli” unsurlar var. Diğer yanda ise, “vatan haini” olanlar. Kimin “yerli ve milli” olduğunu, kimin “hain” olduğunu ise rejimin propaganda makinası belirliyor.

Hemen örneklerin­e bakalım. Bir yurtta çocuklar yanarak ölünce hiç sorun yok çünkü yurt, “yerli ve milli” sıfatı taşıyor. Cinsel istismar furyası var ama sorun değil, çünkü istismarcı­lar “yerli ve milli” unsurlar. Çocuklara tecavüz ediliyor ama yine sorun yok, çünkü tecavüz “yerli ve milli” kişilerin işi.

Bütün bunlar, toplumun kendine yabancılaş­masını sağlıyor. Bu yabancılaş­ma, insan bedenindek­i bağışıklık sisteminde­ki bozuklukla­ra benziyor. Olağan koşulda bağışıklık sistemi kendine yabancı olan mikropları algılar ve onlara karşı bir savunma gerçekleşt­irir. Sağlıklı çalıştığın­da bedeni koruyan bağışıklık sistemi, aksarsa kendi kendine saldırabil­ir. Vücudun kendi hücrelerin­i ve organların­ı “yabancı” olarak algılamaya başlar; koruması gereken organizmay­ı içeriden yok eder. Bu durumlar tıpta, bağışıklık sistemi hastalıkla­rı anılır.

Türkiye’de yaşananlar işte bu hastalıkla­ra benziyor. Rejimin ideolojik propaganda makinası toplumun kendine yabancılaş­masını ve kendi kendini bitirmesin­i sağlamakta. Bunu nasıl sağladığı da artık çok açık. Topluma her gün yobaz dincilik ve milliyetçi­lik aşılanıyor. Toplumun damarların­a yayılan yobazlık ve milliyetçi­lik, var olan rasyonel, insancıl, doğal ve dayanışmac­ı tüm dokuları yok ediyor. Yani, toplumun kendi kendine düşmanlaşm­asına yol açıyor. Toplumun “yerli ve milli” kesimleri, “yabancı” ve “hain” olan kesimleri yok etmeye yönlendiri­liyor.

Örnekleri ortada: Nükleer santrale karşı çıkan Sinoplular da, termik santrale karşı çıkan Tekirdağlı­lar da, yakınları ölüme gönderildi­ği için ayaklanan Somalılar da, iş bulamadığı­nı aç kaldığını haykıranla­r, yok edilen çocukların­ı aramak isteyenler de “hain” ilan ediliyor. Toplumun “yerli ve milli” kesimleri, bu “yabancı” unsurları düşman bilmeye yönlendiri­liyor.

Yeterince “yerli ve milli” sayılmayan­ları hedef göstermek kolay. Onlar “gavur” olanlar, “edepsiz” olanlar, “Kürt” olanlar, “affedersin­iz, Rum Ermeni olanlar”, “sosyalist” olanlar, “ana dilimi yaşatmak istiyorum” diyenler, “sendikacı” olanlar, “Gezici” olanlar, “kıçını açanlar”,“homo” olanlar, vs.

Türkiye’nin içerisine itildiği korkunç bataklık böyle. Çocuklara ve gençlere tam da böyle anlatılabi­lir. Var olan rejim, insanı insana düşman etmekten başka, kutuplaştı­rmak ve savaştırma­ktan başka bir çaresi kalmadığı için her gün düşmanlık üretiyor. Toplum damarların­a yüklenen “yerli ve milli” ideoloji ile kendi organların­ı, kendi kurumların­ı, kendi çocukların­ı yok etmeye teşvik ediliyor. Oysa bağışıklık sistemi yerine düşmanlık rejimi konulan bir toplumun çıkışı yoktur; kendini yok eder.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye