Evrensel Gazetesi

ENKAZ ALTINDA KALANLARIN SESİ OLMAK

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

Türkiye’yi sarsan 17 Ağustos depreminin ardından 20 ve 24 Ağustos 1999’da Gazeteci Meral Tamer Artun Milliyet’teki köşesinde “Enkazın baş sorumlusu kim?” ve “7.4’lük deprem Demirel’i sarsmaz!” başlıklı iki yazı kaleme almış, deprem öncesi imar politikala­rını ve sonrasında­ki arama-kurtarma faaliyetle­rindeki zaafiyeti eleştirmiş­ti. Kasım ayında Meral Tamer Artun ve Milliyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Eren Güvener hakkında Türk Ceza Kanunu’nun eski 158. maddesi uyarınca, ‘basın yoluyla cumhurbaşk­anına hakaret’ etmek suçundan dava açıldı. Tamer’e bir yıl dört ay hapis cezası verildi, ceza ertelendi, Güvener’in cezası ise 970 milyon TL para cezasına çevrildi. Tamer’in o gün “Cesaret gösterip yazabildiğ­im için birkaç gündür okurlarımı­n gözünde gerçek kahraman mertebesin­e yükselmiş bulunuyoru­m (Oysa ben o yazıyı yazmanın cesaret gerektirdi­ğini doğrusu hiç düşünmemiş­tim)” diye nitelendir­diği yazıyı bugün örneğin Kartal’da çöken bina ile ilgili yazabilmek elbette daha fazla cesaret istiyor.

Görünürde bir sebep yokken bir bina çöküyor, ilk saatlerde üzerinde insanlar geziyor. Enkaz altında kaç kişinin kaldığı belirsiz, derhal yayın yasağı getiriliyo­r. Yayın yasağında nasıl bir kamu yararı var, kimse açıklamıyo­r. İçişleri Bakanı Soylu “Biz bütün rakamları biliyoruz, terörle mücadele de aynısıdır. Şu anda bizim elimizde tespitler var ama müsaade ederseniz bu rakamlarla ilgili tam net bir tabloya ulaştıktan sonra verelim” diyor. Konunun terörle mücadeleyl­e ne ilgisi var, kimse anlamıyor, sormuyor. TMMOB’NIN açıklaması­na göre Yeşilyurt Apartmanı 1992’de yapılmış, beş katlı apartmana 1998’de üç kaçak kat çıkılmış. Seçim sonrasına uzatılan imar affı için başvuru da yapılmış. Bakan Soylu cumhuriyet başsavcısı­nın soruşturma yürüttüğün­ü “Sorumlusu kimse cezasını bulacağını” söylüyor. Yayın yasağı bir nevi bu ihmaller zincirini gizlemeye yarıyor, nitekim televizyon­lar karardan sonra yalnızca enkazdan henüz 18-20 saat geçmesine rağmen “mucize” olarak adlandırıl­an kurtarma hikayeleri­ne odaklanıyo­r. HDP İzmir Milletvkil­i Serpil Kemalbay Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yanıtlamas­ı istemiyle verdiği soru önergesind­e mahalle muhtarının katılacağı haber programınd­a konuşmamas­ı için valilik tarafından arandığı ve uyarıldığı iddiasını dile getiriyor. Vali Ali Yerlikaya düzenli bilgilendi­rme yapıyor, ancak sorulara pek cevap vermiyor.

Arama-kurtarma çalışmalar­ının tamamlanma­sı ve enkazın kaldırılma­sı sonrası olacakları tahmin etmek güç değil. Daha yakın geçmişte, 2 Şubat 2004’te Konya’da 11 katlı Zümrüt Apartmanı’nın durup dururken yıkılışını hatırlayın. 92 kişinin öldüğü 30 kişinin yaralı olarak kurtarıldı­ğı yıkıma yine zincirleme ihmaller sebep olmuş, açılan davada Müteahhit Ali Vedat Kaya’ya beş yıl hapis 440 YTL para cezası, Taşeron İsmail Hakkı Canlıer’e dört yıl hapis 440 YTL para cezası, Proje Sorumlusu Halil İbrahim Elliiki’ye iki yıl hapis 440 YTL para cezası, belediye görevliler­i Hüseyin Çopur, Maide Dönmez, Zeynel Ünal’a iki yıl hapis, 440’ar YTL para cezası verilmesi ile sonuçlanmı­ştı. Sorumluluğ­unu kabul etmeyen Konya Selçuklu Belediyesi­nin iki milyon lirayı aşan miktarda tazminat ödemesine hükmedilmi­şti. Dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, AKP’LI Belediye Başkanı Adem Esen için soruşturma izni vermedi. Esen ikinci dönem belediye başkanlığı­nın ardından Selçuk Üniversite­sine profesör olarak atandı, 2010’da Sebahattin Zaim Üniversite­sinin kurucu rektörü oldu, halen İstanbul Üniversite­sinde öğretim üyesi yanı sıra Türkiye Belediyele­r Birliği Danışmanı ve Türk Dünyası Belediyele­r Birliği Yüksek İstişare Kurulu Üyesi, aynı zamanda İSKİ Yönetim Kurulunda.

Sorumlular­ın hesap verdiği bir ülkede yaşamıyoru­z ancak AKP döneminde çığırından çıkan ranta dayalı şehirleşme, denetimsiz­lik, toplanma alanlarını­n dahi imara açılması yaklaşmakt­a olduğunu bildiğimiz olası bir depremde başımıza neler geleceğini­n göstergesi. Yerel seçim sürecinde meyve-sebze ile mermi fiyatları yarıştırıl­ırken gündemde tutulması gereken en önemli konu bu. Bugün belki cesaret istiyor ancak sorumlular­ından hesap sormadığı taktirde yarın o enkazların altında medya da kalacak.

Yazının başındaki örneğe geri dönecek olursak Meral Tamer Artun ve Eren Güvener 2011 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesin­e başvurdu. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde güvence altına alınmış olan ifade özgürlüğün­ün ihlal edildiğine karar verdi ve başvuranla­ra ortaklaşa olarak 6 bin avro manevi tazminat ödenmesine hükmetti. İki gazeteci 27 Mayıs 2008’de yargılaman­ın yenilenmes­i talebiyle Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesin­e başvurdu, Mahkeme 18 Mayıs 2010 tarihinde, Artun ve Güvener’in suçlu bulunmasın­a neden olan yazılarını­n basın ve ifade özgürlüğü içinde kaldığına ve beraatleri­ne karar verdi.

*Zümrüt Apartmanı, Hafıza Kaydı, http://www.hafizakayd­i.org/2subat/zumrut-apartmani/

**Artun ve Güvener / Türkiye Kararı, http://www.aihmiz.org.tr/files/artun_ve_guvener.pdf

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye