TÜRKİYE’DE KAÇINILMAZ OLARAK BÜYÜYECEK BİR ALAN...
Cannes Film Festivali ve Netflix arasındaki gerilimin ilk kez gün yüzüne çıktığı 2017’de siz de Cannes’daydınız. Neler yaşandı, sorun neydi?
Aslında Netflix ile Cannes arasındaki problemin fitilini ateşleyen Fransa’daki dağıtımcıların tepkisi oldu. Çünkü Netflix’in yayın politikasında doğrudan sinema salonlarına çıkmak gibi bir öncelik yok orijinal yapımları konusunda. Fransız dağıtımcıların söylediği, Cannes Film Festivali’nin ciddi bir vitrin olduğu. Fransa’da arthouse sinemanın, izleyici nezdinde ciddi bir karşılığı olduğu için bu filmlerin gösterime girmiyor olması demek, mesela 20 tane film varsa ana yarışmada, bunlardan 2 tanesi gösterime girmeyecekse aslında 2 filmin kaybediyor oldukları anlamına geliyor. Aslında ticari bir sebep bu tartışmanın fitilini ateşleyen.
NETFLIX KESKİNLEŞTİRDİ
“Netflix sinemanın geleceğini ev sineması olarak görüyor” dediniz. Sinema salonları da böyle düşünüyor sanırım değil mi? Onlar da Netflix’i kendilerine bir rakip olarak görüyor mu? Sinema salonları açısından daha vahim bir durum söz konusu tabii ki. Çünkü izleyiciye cep telefonundan bile ulaşabileceği bir rahatlık sunan bir yapım platformunun karşısında sinema biletine o film özelinde para verip, evini bırakıp başka bir yere gidip orada bir sürü insanla bir araya gelip o seansı bekleyip içeri girip filmi izleyip çıkıp ve hâlâ bütün bunlara rağmen de -o filmi eğer sevdiyse- olumlu görüş beyan etmesi falan çok fazla beklenti izleyiciden bugün artık. Ama bir yandan da sinema böyle bir şey zaten. Bu yüzden sinema salonları ayakta. İnsanlar bunu toplu bir etkinlik olması, bir filmdeki bir sahneye hep birlikte kahkaha atmak ya da hep birlikte hüzünlenmek için tercih ediyor. Sinema salonları için daha büyük bir rakip tabii ki de Netflix. Ama Netflix açısından sinema salonları o kadar da büyük bir rakip değil sermaye kullanımları açısından.
TÜRKİYE’DEKI BLUTV, puhutv gibi platformlar da benzer koşullara gelebilir mi? Çünkü Masum, Şahsiyet gibi özel diziler çekebiliyorlar. Arthouse alanında tanımlayabileceğimiz filmlere de yönelebilirler mi? Türkiye pazarında gelebilir. Aslında Masum dediğimiz Dizinin Yönetmeni Seren Yüce. ‘Çoğunluk’ ve ‘Rüzgarda Salınan Nilüfer’ filmleriyle bilinen ve arthouse sinemanın Türkiye’de sayılabilecek birkaç isminden biri. Yazarı Berkun Oya, televizyon işleri dışında her zaman bağımsız işler yapmış bir isim. Şahsiyet’e de bakıyorsunuz Onur Saylak yönetmeni. ‘Daha’nın yönetmeni falan. Öyle bir emare söz konusu. Kendi orijinal filmlerini de üretebilirler çok yakında. Puhu için söylemiyorum çünkü sistemi kapattı diye biliyorum. Orijinal içerik üretmeyecekler galiba. Ama Blutv’nin öyle bir potansiyeli var. Bildiğim kadarıyla BKM yeni bir platform kurmaya çalışıyor şu aralar. Youtube’a, Instagram’a yatırım yapıyor çok sayıda marka. O yüzden bunun tabii ki online streaming platformlarda genişleme bazında bir karşılığı olacaktır diye tahmin ediyorum.
“Festivallerde ticari kaygı sanatın önüne geçiyor” diyebilir miyiz?
Sinema zaten pahalı bir sanat olduğu için tartışmaya hep açık bir konu. Arthouse filmler de ticari filmler; siz tek başınıza ha deyince film yapamayacağınız için, bunun kolektif ve pahalı bir iş olduğu bilgisini yadsıyamayacağınız için… Elbette çok istisnai örnekleri olabilir bunun, çok bireysel çalışmalar ya da çok daha küçük bütçeli filmler… Ama bir filmin bir yapımcısının olma nedeni o filmi finanse edebilmek ve bir bütçe oluşturabilmek. O nedenle tabii ki olayın ticari karşılığından bağımsız değerlendirilmesi imkansız.
Yalnızca Fransa’daki dağıtımcıların tepkisi de değil, Netflix’in bir yapım platformu olarak sinema salonlarını neredeyse reddeden bir dile sahip olması ve sinemanın geleceğini ev sineması olarak görmesi. Hatta o dönem Cannes’daki tartışmaların bu kadar keskinleşmesinin nedenlerinden biri de Netflix Ceo’sunun o zaman yaptığı “Sinemanın geleceği Netflix”e varan bir açıklamasıydı.
BAZI İYİ FİLMLER, NETFLIX YAPIMI DİYE REDDEDİLLİYOR
Peki Hollyvvood bu noktada nerede duruyor? Hollyvvood yapımcıları Netflix’i rakip görüyor mu kendilerine? Oscar için de Cannes’dakine benzer kurallar var... Cannes o kuralları biraz değiştirdi Netflix’le. 2018 senesinden itibaren “Fransa’da gösterime girmeyecek herhangi bir film Cannes’da yarışamaz” gibi... Neftlix kendisi çekildi Cannes’dan bunun üzerine, bir tehdit unsuru, öyle bir madde ekledikleri için. Cannes Film Festivali, Neftlix filmlerini reddetmedi aslında resmi olarak ki ondan önceki yıllarda da Netflix yapımları yarıştı. Hatta Okja senesinden, büyük tartışların koptuğu yıldan bir yıl önce bir Netflix filmi büyük ödül almıştı. Aynı şekilde Akademi Ödüllerinde de belli kıstaslar ve kurallar var. Bunlardan biri de filmin o yıl içinde Amerika’da gösterime girmiş olması. Ama Netflix zaten güvendiği ve izleyici nezdinde de bir karşılık görebileceğini düşündüğü, özellikle de Oscar’da yarışabilir bulduğu filmleri zaten gösterime sokuyor. Roma da bunlardan biriydi, bundan önce Mudbound vardı bir önceki yıl Oscar’da.
Hakan: Muhafız’ın filmi mi geldi bile. Ama onun üçüncü ve dördüncü sezon onayları Filmi gelir mi bilmiyorum ama diyebileceğimiz de çok sayıda arthouse yönetmen yönetmen ve ekip kurulumu sürecinde göre. Mesela Can de içeriden duyduğum bazı şeylere yönetmenin de kapısı çalındı benim Türkiye sinemasının çekti ilk sezonda. Ben o süreçte Enverol ilk 3 bölüm ve son 2 bölümü de görüşüldüğünü, çalışıldığını de yönetmiş bazı yönetmenlerle başka küçük bağımsız filmlerini bir şeye açıklar aslında. biliyorum. Dolayısıyla böyle
Netflix, 4 filmini Cannes’dan geri çektiğinde Kurumun Baş İçerik Editörü Ted Sarandos, “Festival, sinema sanatı yerine dağıtımcılığı övmeyi tercih etti” gibi bir ifade kullandı.
Tabii bu da tartışmanın başka bir kanadı. Netflix daha ticari bir yerden bunu söylüyor. Ama bu tartışmaya ticari boyutundan bağımsız bakıldığında, çok büyük yönetmenlerin filmlerini aslında sadece yapım şirketi Netflix olduğu için reddediyor Cannes Film Festivali. Bu da şöyle tuhaf bir tartışmaya vardırıyor olayı: Örneğin Okja’nın Yönetmeni Bong Joon-ho gibi bir yönetmeni finanse eden bir şirket varsa ortada ve onun aklındaki kadar büyük bir şeye de bütçe ayırabiliyorlarsa o zaman Bong Joon-ho gibi normalde Cannes Film Festivali’nin kataloğuna dahil edilebilecek
bir yönetmen sadece Netflix filmi olduğu için neden banlansın? Tabii ki bu derininde böyle bir tartışmaya neden oluyor.
Bu olay Netflix ile festivallerin çekişmesi gibi görünüyor aslında ama temelde Cannes ve Netflix arasındaki bir problem. Çünkü Venedik Film Festivali böyle bir sınırlama koymadı ve baktığınızda Venedik Film Festivali’nde bu yıl ‘Altın Arslan’ı kazanan film Roma. Bir Netflix filmi büyük ödül kazandı. Ve sadece Roma değil, Coen’lerin son filmi (The Ballad of Buster Scruggs) de vardı bu yıl Venedik’te. Cannes’da kaçırılmış bir sürü fırsat Venedik’te değerlendirilmiş oldu. Roma çok rahatlıkla Cannes’da da açılabilirdi. Cannes’ın o büyük yönetmen payını Venedik ve Berlinale bölüşmüş gibi oldu. Berlinale’de de bu yıl ilk kez bir Netflix filmi var şubat ayındaki ana yarışmada, Isabel Coixet’nin filmi.
NETFLIX, SİNEMA SALONLARI İÇİN BÜYÜK BİR RAKİP
İleride Cannes yumuşatacak mı kuralları sizce? Öyle olsa iyi olur bence çünkü ciddi filmleri görmezden geliyor olacaklar. Sadece Netflix de değil bunun Amazon’u var, Hulu’su var, bir sürü başka platform var. Hâlâ kurulmakta olan, büyümekte olan yeni platformlar var. Facebook bile kendi orijinal içeriklerini üretmeye başlıyor. Apple da aynı şekilde.
NETFLIX GÜVENDİĞİ FİLMLERİ SALONLARDA GÖSTERİME SOKUYOR OSCAR’DA AMAZON’LA CİDDİ BİR YARIŞ İÇİNDELER
Bunu “Netflix boyun eğdi, artık salonlarda da gösterime giriyor” diye değerlendiremeyiz değil mi?
Hayır, Netflix boyun eğmediği gibi başka platformlarda da boy göstermek istedi bana sorarsanız. Çünkü Oscar’da, Amazon’la ciddi bir yarış içindeler. Amazon onlardan birkaç yıl önce -en büyük örneği ‘Manchester by the Sea’ mesela- en iyi film de dahil olmak üzere birçok dalda Oscar adayı oldu ve çeşitli ödüller de kazandı. Sonraki yıllar içinde Netflix hâlâ bir en iyi film adayı çıkaramayınca olay rekabete dönüştü ve Netflix bu konuda bence çok ciddi bir yatırım yaptı. Cuaron’un filmini Netflix’in sahiplenmesinde ciddi bir “Oscar friendly” yönetmen olması yatıyor.
Söyleşinin tamamı evrensel.net’te.
-BİTTİ-