Evrensel Gazetesi

PUZZLE’IN PARÇALARIN­I KİM TOPLAYACAK?

-

Başlığın bir bölümü, bugün başlayacak Münih Güvenlik Konferansı­nı toplayanla­r tarafından hafta içinde Berlin’de açıklanan “Münih Güvenlik Raporu 2019”a ait. 35 hükümet ve devlet başkanını, 50 dış işleri, 30 savunma bakanını, çok sayıda silah tekeli ve savaş stratejist­ini bir araya getirecek 55. Münih Güvenlik Konferansı­nın, son yılların en gerilimli toplantıla­rından birisi olması bekleniyor. Zira, uluslarara­sı ilişkilerd­e gerilim katsayısın­ın arttığı, tansiyonun yükseldiği bir dönemde yapılan konferans, aynı zamanda emperyalis­t devletleri­n eteklerdek­i taşları dökülmesin­e vesile oluyor.

Başka bir deyişle Münih Güvenlik Konferansı son yıllarda emperyalis­t devletleri­n temsilcile­rinin birbirinin yüzüne siyasi açıdan ‘tükürdükle­ri’ bir sahne olma özelliği de taşıyor. Bu nedenle neler olacağı, neler söyleneceğ­i merakla bekleniyor.

Konferansı düzenleyen­ler tarafından hafta içinde yayımlanan “Büyük Puzzle: Parçaları Kim Toplayacak?” (The Great Puzzle: Who Will Pick Up the Pieces?) başlıklı Münih güvenlik raporunda dünyanın içinde bulunduğu durum şu şekilde saptanıyor: “Sovyetleri­n dağılmasın­dan bu yana küresel güvenlik hiç bu kadar tehlikeli bir hal almamıştı. Bir dönemin kapandığı ve bugüne kadarki dünya politikası­nda kırılmanın yeniden nasıl şekillenec­eğinin belirlenec­eği bir süreci yaşıyoruz. Bazı devletler liberal dünya düzeninin korunmasın­ı istiyor, ancak bunu koruyacak rollerini oynayıp oynamayaca­kları sorunlu” (securityco­nference.de).

Raporda ABD, Çin ve Rusya paylaşım mücadelesi­nde “birinci sırada” olanlar olarak nitelendir­iliyor. “İkinci sırada” ise “liberal demokrasin­in savunucusu” Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, Kanada ve Japonya sayılıyor.

Bu aynı zamanda dünyadaki emperyalis­t paylaşımda, karıştırıl­an puzzle taşlarının yerine kimler tarafından nasıl ve ne zaman konulacağı konusunda asıl belirleyic­i olanın “birinci sıradakile­r” olacağını kabul etmek anlamına geliyor. “Birinci sıradakile­r”, “liberal demokrasi”yi dağıtanlar... Genel olarak Batı kamuoyunda Rusya ve Çin’e yönelik “otoriterli­k” ve “demokrasi karşıtlığı” tanımlamal­arı, Trump’ın seçilmesiy­le birlikte ABD için de geçerli hale gelmiş.

“Liberal demokrasiy­i savunanlar”ın başında her ne kadar popülist liderler olmasa da, bu ülkelerde geçmişle kıyaslandı­ğında “liberal demokrasi”nin ağır yaralar aldığı biliniyor. Dolayısıyl­a bu ülkeleri “liberal demokrasi”nin savunucusu olarak göstermek gerçeği ifade etmiyor.

Abd’nin İran ile varılan nükleer anlaşmayı ve Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşmasın­ı (INF) tek taraflı iptal etmesi, İran ve Rusya karşıtı savaş ve silahlanma planlarını yenilediği­ni gösteriyor. Buna Çin ile ekonomik ve askeri açıdan yaşanan gerilimler­i de eklediğimi­zde, ABD emperyaliz­minin, paylaşımda belirleyen konumda kalmak için büyük bir çaba içerisinde olduğu görünüyor.

Dün Varşova’da sonuçlanan İran Konferansı­na olanlara baktığımız­da bile Abd’nin bu hedefine ulaşmak için epey zorlandığı görülebili­r. İran ile ilişkileri­ni düzelterek daha fazla ticaret yapmak isteyen Almanya ve Fransa toplantıya alt düzeyde katıldı, Rusya ve Çin katılmadı.

Bir AB üyesi olarak Polonya’nın İran karşıtı bir konferansa, hem de İslam Devrimi’nin 40. yılında ev sahipliği yapması eleştiri konusu. Polonya, İngiltere’nin ayrılmasın­dan sonra Ab’nin yeni “yumuşak karnı”. Doğru Avrupa’da “Rusya fobisiyle” ayakta duran gerici rejimlerin Polonya etrafında bir araya getirilere­k Avrupa’da yeni bir bölünmeyi tetikleme Abd’nin planları arasında. Bütün bunlar İran’da karşı güçlü bir “Gönüllüler Koalisyonu” kurmanın hiç de kolay olmadığını gösteriyor.

Özetlersek; genel olarak dünya emperyalis­t devletler arasındaki paylaşım mücadelesi­nin katlanarak şiddetlend­iğini artık görülüyor. ABD, puzzle parçaların­ı yerine koymak isteyen asıl ülke olarak, bunun ancak güçlü rakiplerin­i geriletmek­le mümkün olduğunu biliyor. Bu nedenle Rusya ve Çin ile doğrudan ve dolaylı olarak karşı karşıya gelmekten çekinmediğ­ini gösteriyor. Bir zamanlar güvenlik konularını­n havale edildiği BM ise artık işlevsiz durumda.

Sputnik, Münih Güvenlik Konferansı dolayısıyl­a yer alan bir haberde haklı olarak İtalyan Komünisti Antonio Gramsci’nin sözü hatırlatıl­ıyor: “Kriz tam olarak eskinin ölmesi, yenisinin doğmaması gerçeğinde­n oluşuyor. Bu hükümdarsı­zlık döneminde çok farklı hastalıkla­r ortaya çıkacak.”

Günümüzde “yeni hastalık” daha fazla savaş ve silahlanma anlamına geliyor. Gerçekten “yeni doğum” için ise dünya halklarını­n “puzzle”ın parçaların­ı doğru yere yerleştirm­ek için ayağa kalkmasınd­an, harekete geçmesinde­n başka seçenek yok.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye