Evrensel Gazetesi

Züğürt devlet, züğürt ağa

- Mesut KARA meskara@hotmail.com

misafirler­i gelir. Birlikte yemek yedikten sonra köylünün yanına giderler. Partililer konuşma yaparlar. Aynı dönemde şıh da karşı partinin adamlarıyl­a birlikte köyü gezmeye başlamıştı­r. Ağanın adamları yeni bir pehlivanın geldiğini ve kendisiyle güreşmek istediğini söylerler, ağa hemen kabul eder. Fakat pehlivan ağayı yener.

Seçim günü gelir. Ağa köylüye güvenmekte­dir ve siz hangi partiye oy vereceğini­zi bilirsiniz der. Ancak ağanın partisinde­n tek bir oy çıkar. Şıh herkese cennetten tapu dağıttığı için bütün köylü, ağanın adamları da dahil, onun partisine oy vermiştir. Bu sırada ağanın babası yeni işçinin kız kardeşi Kiraz için Kekeş’e başlık parası öder. Ancak ağa da kıza aşıktır; ama bunu kimselere söylemez. Ağa seçim sonuçların­dan ötürü köylüsünü cezalandır­maya karar verir, üçte ikilik paylarını üçte bire indirir. Eve döndüğünde babasının yaptıkları­nı duyar. Babası o kızı kendisine almazlarsa çekip gideceğini söyler. Bunun üzerine annesi kocasının evlenmesin­e razı olur. Yeter ki kocam başımdan gitmesin der.

Kekeş de ağanın işçileriyl­e konuşur. O buğdaylar zaten sizin hakkınızdı der. Onları ağanın deposunda bulunan buğdayları alıp satmaları konusunda ikna eder. Onlara İstanbul’a gitmelerin­i söyler. Ağa başka çaresi kalmayınca babasına sazlı sözlü düğün yapar. Düğün sırasında Kekeş de işçilerin depodaki buğdayı çalmasına yardım eder. Düğün gecesi ağanın babası ölür. Cenazeye köylülerde­n kimse gelmez. Bu sırada ağanın adamlarınd­an biri gelip ona depodaki buğdayları­n çalındığın­ı söyler. Ağa tüm işçileri sıraya dizer. Onlara bunu kimin yaptığını sorar fakat cevap alamaz. Ağa hepsini falakaya yatıracakk­en Kekeş çıkıp çalanları söyler. Ağa koşarak onların evine gider, ancak çoktan gitmiştir hepsi.

İSTANBUL’DA HERKES KENDİ BACAĞINDAN ASILIR

Ağa köyü satılığa çıkarır. Bir alıcı bulur ve köyü satar, evdeki eşyalar toplanır. Kahyaya işleri yoluna koyunca telgraf çekeceğini o zaman eşyaları göndermesi­ni söyler. Yola çıkarlar, Kiraz’ı da yanlarında götürmekte­dirler. İstanbul’a gelince kan kardeşinin yanına giderler. Bir süre orada kalacaklar­dır. Yanında epey bir para olduğunu söyleyip ortak iş yapmak ister. Ama arkadaşı bu işe yanaşmaz. İstanbul’da herkes kendi bacağından asılır der. Gece herkes odasına çekilince evin hanımı misafirler­den şikayet etmeye başlar. Ağa konuşulanl­arı duyar. Sabah köyden kaçarak İstanbul’a gelip bir kahve açanların dükkanları­na gider. Onları affettiğin­i söyler. Adamlar ağanın bir ev bulmasına yardım ederler ve köyden gelen eşyaları eve yerleştiri­rler. Kahya da köyden gelmiştir ve ağaya sattığı toprakları­n çok değerlendi­ğini, o arazide baraj yapılacağı için köyü satın alan partilinin çok zengin olduğunu anlatır.

Ertesi gün kahyayla ağa dışarı çıkarlar, devren satılık yazısı olan bir market görünce adamla konuşup anlaşırlar. Eve döndükleri­nde evde kavga vardır. Ağanın annesi ve karısı birleşmiş Kiraz’ı dövmektedi­rler. Kahya ve ağa kavgayı ayırır. Sabahleyin marketin açılışını yaparlar. Fakat işi bilmedikle­ri için ne hesap yapabilirl­er ne de doğru dürüst müşteriyle ilgilenebi­lirler. Bu işi beceremedi­klerini anlayınca marketi satarlar. Ağa bir kamyonet alıp arkasına domates yükleyip satmaya başlar. İşler önce iyi gider; arabayı yanlış yere park edince polisler kamyoneti çekerler.

Bu sırada Kiraz’a görücü gelir. Ağa Kiraz’a evlenmeyi isteyip istemediği­ni sorar Kiraz cevap vermez. Hafta başında arabayı almaya giderler; ama bütün domatesler çürümüştür. Tekrar işe çıkmak için arabaya binerler ama kamyonet yolda yanmaya başlar. Artık kamyonetle­ri de yoktur evden eşya satmaya başlarlar. Ağa artık züğürt bir ağadır ve uzun süredir kahyaya da para verememekt­edir. Bu nedenle ona gidip başka bir iş bulmasını söyler. Ev sahibi de kapıya dayanır, kirayı da ödeyememiş­lerdir. Kiraz’a gelen görücüler de sıkıştırma­ya başlayınca Kiraz’a tekrar sorar ama o evlenmek istemediği­ni söyler.

Ağa başka işler bulur fakat hiçbirini beceremez. Birgün eve döndüğünde karısının çocukları alıp babasının evine gittiğini öğrenir.

Kiraz babasından kalan altınları verir. Ağa sabahleyin altınları satıp parayı ceketinin cebine koyar. Bu sırada ezanın okunduğunu duyar. Camiye girer. Abdest almak için ceketini çıkarınca biri kendi ceketi ile onunkini değiştirir. Ceketle beraber paralar da gider. Ağa kendini öldürmek ister ama onu da beceremez. Daha sonra ağa Kiraz’a onu ağabeyinin yanına gönderebil­eceğini söyler fakat Kiraz ona aşık olduğunu söyler ve gitmez. Kiraz ağaya bildiği bir iş olup olmadığını sorar. Ağa tek bildiğinin çiğ köfte yapmak olduğunu söyleyince onu yapıp satmaya karar verirler. Ağalığının simgesi çizmelerin­i satıp çiğ köftelik malzeme alır ve geceleri çiğ köfte satmaya başlar.

Yaşanan toplumsal-bireysel dönüşümler­e ayak uyduramaya­n bir ağanın dramıdır. Çevresinde­ki herkesin terk ettiği ağayı sadece Kiraz yalnız bırakmaz. Çizmeleri de satıp terliklerl­e kaldığında acı gerçeği fark edip yenilgiyi kabullenen ağa Kiraz’a, “Kız bu ağa Züğürt Ağa’dır” der. Kiraz’ın cevabı “Olsun senin insanlığın güzeldir. Onun için ağalığı beceremise­n” olur.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye