SALDIRILAR DAHA DA ARTACAK
işçilere İŞYERLERİNDE patronlar tarafından bir yana, Akp-erdoğan doğrudan yöneltilen saldırılar patronların vergi borçlarını iktidarı da, bir taraftan erteleyerek, işsizlik silerek, kredi borçlarını de dahil, ülkenin ve fonu gibi işçilerin birikimleri altında bir avuç sermaye halkın kaynaklarını teşvik adı taraftan, işçilerin sınıfına aktarırken, diğer vergi yükünü daha da ve halkın üzerindeki zam ve işçi ve emekçilere yıkarak ağırlaştırarak bütün faturayı krizi atlatmak istiyor. yasaklayan ve 200 binden fazla işçinin grevini hak-hukuk ve yasa tanımayan bununla övünen, patronların yumarken, işçinin hak bütün suçlarına göz karşısına polisi, aramak için giriştiği her eylemin iktidarının, işçi jandarmasıyla dikilen Akp-erdoğan politikalarına bakınca, düşmanı ve patron dostu daha büyük saldırıların önümüzdeki dönem işçi sınıfını zor olmasa gerek. beklediğini tahmin etmek
hiçbir şekilde güven vermiyor. Sendikaların durumu böyle olunca işçiler de kendi göbeğini kendi kesiyor mecburen.
Uzun yıllardır sendikaların hiçbir katkısı olmaksızın, hatta çoğu zaman mevcut sendikaların işçilerin mücadelesine ihanet eden anlayışlarına karşı da mücadele etmek durumunda kalarak, işçi sınıfının mücadele tarihine geçmiş çok sayıda önemli grev ve direnişe imza atmış olan Antepli tekstil ve dokuma işçilerinin önünde artık çözmeden ilerleyemeyecekleri bir sorun var: O da, tamamen işçi iradesinin hakim olacağı mücadeleci bir sendikal örgütlenmeden, işçilerin kalıcı ve en geniş birliğini sağlayacak bir araçtan yoksun olma sorunu.
Antepli işçiler, tıpkı 25-30 yıllık mücadele deneyimlerinden görüp öğrendikleri gibi, bir yerlerden kendilerine sunulacak hazır bir çözüm beklemek yerine, bu sorunun çözümü için de, farklı işyerlerinden en ileri ve öncü işçiler başta olmak üzere, bir araya gelip bir adım atmak zorundadırlar.