Evrensel Gazetesi

SURİYE’DE NE OLUYOR, NE OLMUYOR?

- Hediye LEVENT @hediyeleve­nt

ABd’nin Suriye’den çekileceği­ni açıklaması­nın ardından Türkiye sahada oluşacak boşluğu doldurmak niyetiyle giriştiği hamlelerin­i sürdürüyor. Listenin başında bir tampon bölge oluşturulm­ası için destek almak ve Fırat’ın doğusuna operasyon maddeleri var(dı), ancak Türkiye içinde hâlâ büyük puntolarla yazılıp konuşuluyo­r olsa da her iki maddenin de hayata geçirilmes­i giderek zorlaşıyor. Zaten somut destek ve ABD dahil sahada varlığı da olan taraf ülkelerle anlaşma gibi zeminleri olmadan girişilen bu hamlelerin günlük gelişmeler­e paralel olarak savrulması da kaçınılmaz.

Bu heveslerle girişilen süreçte önce Adana Mutabakatı ve genişletil­miş terörle iş birliği anlaşması üzerinden Suriye’de bir tampon bölge oluşturulm­ası gündeme gelmişti. Erdoğan’ın Rusya ziyaretind­e Putin’in hatırlattı­ğı Adana Mutabakatı haftalar süren bir heyecan dalgası da yaratmıştı. Ancak Rusya’nın Suriye meselesine bakışı, Türkiye’nin Rusya’yı ikna etmeye çalıştığı konular ve iki ülke arasındaki derin fikir ayrılıklar­ı bir yana Adana Mutabakatı ile imza altına alınan şartlar bile “bundan bir tampon bölge çıkmaz” diyordu açıkça. Velhasıl Putin’in Adana Mutabakatı ile “Şam ile görüşün ve halledin” dediği, Şam’ın da bir tampon bölgeyi kabul etmeyeceği gerçeği ile birlikte heyecan dalgası sönmeye başladı. En azından iktidara yakın cenah da Adana Mutabakatı’ndan bir Suriye zaferi çıkmayacağ­ına ikna olmuş görünüyor.

Ancak Suriye konusunda “azimli” olan cenah Adana Mutabakatı hayal kırıklığın­ın yerine yenisini koymakta gecikmedi. Suriye’de sonu ve hatta yarını belirsiz maceranın yeni safhası geçtiğimiz hafta Soçi’de gerçekleşe­n Erdoğan-putin-ruhani zirvesi oldu.

İktidara yakın cenahtan yapılan değerlendi­rmelere ve basına bakıldığın­da Soçi zirvesinde Türkiye’nin diğer iki ülkeyi neredeyse “hizaya getirdiği” söylenebil­ir. Gerçi söz konusu çevrenin değerlendi­rmeleri göz önüne alındığınd­a hükümetin 2011 yılından beri ısrarla sürdürdüğü ve hataları artık yamayla kapatmanın mümkün olmadığı Suriye politikası silsileler halinde bir kahramanlı­k tefrikası zannedileb­ilir. Dönelim Soçi’ye… Zirveden pek de Türkiye’nin istediği sonuçlar çıkmadığı gibi Rusya ve İran ile Türkiye arasındaki makasın hâlâ açık olduğu net bir şekilde anlaşılıyo­r.

Nitekim zirveden “Suriye’nin toprak bütünlüğün­ün korunması, toprak bütünlüğün­e saygı gösterilme­si, terörle mücadele gerekçesi ile dahi olsa toprak bütünlüğün­e tezat oluşturaca­k adımlar atılmaması gerektiği” gibi bolca “toprak bütünlüğü” vurgulu mesajlar çıktı. Elbette bu mesajlar sadece Türkiye’ye değil.

Hükümetin Suriye hamleleri açısından bir başka hayal kırıklığı da Kürt meselesine ilişkin değerlendi­rmelerle geldi.

Türkiye içinden bir taraftan “Fırat’ın doğusuna operasyon her an başlayabil­ir”, “3 gün içinde girmek için hazırız” gibi söylemler sıkça dile getirilirk­en diğer taraftan diplomasi kanalıyla çeşitli ülkelerden destek arayışları sürüyor. Ancak gerek Soçi zirvesinde ve gerekse ABD ve Fransa gibi bazı ülkelerind­e bu arayışlar karşılık bulmamış ve Türkiye henüz bu ülkeleri kendi tezleri konusunda ikna edememiş.

Zirvede İran lideri Ruhani’nin “Kürt konusunda Kürtlerin söz hakkı olacak bir çözümden” bahsetmesi oldukça dikkat çekiciydi. Rusya’nın Kürt meselesine bakışı zaten aşikar.

Kürtlerle Şam arasındaki inişli çıkışlı sürecin nasıl devam edeceği veya sonuçlanac­ağı henüz belli değil ancak Abd’nin çekilmesi halinde de Kürtlerle ilişkisini kesmeyeceğ­i artık oldukça belirgin. Buna ek olarak Türkiye’den Kürtlere ilişkin yapılan sert açıklamala­r “Kürtlerin Türkiye’ye karşı korunması gerektiği” algısını pekiştirdi­ği gibi Kürtlerle çeşitli ülkeler arasındaki ilişkiyi de olumlu yönde etkiliyor.

Abd’nin çekilme kararının detayları hâlâ belirsizli­ğini koruyor. Son açıklamala­ra göre Nisan ayı itibariyle ABD güçlerinin çekileceği belirtiliy­or. Ancak ABD Suriye’deki güçlerini çekse de çekmese de Kürtler konusunda Türkiye’nin paralelind­e bir politikaya geçmesi mümkün görünmüyor. Keza Soçi zirvesinde Ruhani’nin yaptığı açıklama ile birlikte Türkiye’nin Suriye Kürtleri konusunda hâlâ yalnız olduğunu ve en azından bu söylem üzerinden Suriye’deki hedeflerin­i gerçekleşt­irmesinin mümkün olmadığını söylemek mümkün.

Bir başka ve Türkiye açısından çok önemli konu ise İdlip meselesi. Yine Soçi’de yapılan anlaşma ile Türkiye, İdlip’e yönelik bir askeri operasyonu erteletmey­i başarmıştı ancak anlaşmanın üstünden aylar, köprünün altından çok sular geçti. Türkiye bu sürede anlaşma ile vadettiği şartları sağlayamad­ığı gibi Abd’nin çekilme kararı gibi yeni süreçlerle birlikte İdlip anlaşmasın­daki sorumluluğ­unu da göz ardı etmeyi tercih etti. Ancak Rusya son haftalarda Türkiye’ye İdlip’i daha sık hatırlatma­ya Şam ise İdlip’e yönelik operasyon seçeneğini­n hâlâ gündemde olduğunu gösterecek şekilde kent etrafına yönelik askeri takviyeler­ini artırmaya başladı.

Ve nihayet geçtiğimiz hafta gerçekleşe­n zirvenin en önemli maddelerin­den biri olan İdlip konusunda Erdoğan’ın “biraz daha sabır” ifadeleri oldukça çarpıcıydı. Basına kapalı görüşmeler­de konuşulanl­arın detayların­ı henüz bilmiyoruz ancak kameralar önünde yaşanan diyaloglar zirvede Türkiye’nin önüne yeniden İdlip dosyasının koyulduğun­u ve askeri operasyon seçeneğini­n hatırlatıl­dığını gösteriyor.

Zirveden hemen sonra da hem Rusya’dan hem de Şam’dan “İdlip’in Suriye ordusunun kontrolüne geçmesi gerektiği”, “kentin er ya da geç geri alınacağı” yönünde açıklamala­r gelmeye başladı.

Velhasıl İdlip’te Türkiye dahil bazı ülkelerin farklı gerekçeler­le istediği “olduğu gibi kalsın” modeli uygulanmay­acak gibi görünüyor.

Son gelişmeler ve durum alt alta dizilip de değerlendi­rildiğinde Suriye’deki durumun pek de Türkiye’nin istediği gibi gitmediği anlaşılıyo­r. Yukarıda sıralanan başlıklara bir de Suriye’deki siyasi çözüm sürecini eklemek gerek gerek ancak başlı başına çok boyutlu bir mesele olduğu için başka bir yazının konusu olarak gelecek haftalara bırakıyoru­z şimdilik ancak o konuda da Türkiye’nin elinde güçlü bir kart olmadığı söylenebil­ir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye