‘İşsizlikten bunaldım’ notu bırakıp, intihar etti
Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde, Saffet G. (34), tavana bağladığı atkıyla kendisini asarak, yaşamına son verdi. Saffet G’nin, ailesine “İşsizlikten bunaldım” yazılı not bıraktığı öğrenildi. Dha’nın haberine göre Velimeşe Mahallesi’nde anne ve ablasıyla birlikte yaşayan, uzun süredir de işsiz olduğu belirtilen Saffet G, gece evde yalnız olduğu sırada, kendisini astı. Eve gelen aile bireyleri, Saffet G’yi asılı bulunca jandarmaya haber verdi. İhbarla olay yerine gelen sağlık görevlileri, yaptığı kontrolde, Saffet G’nin yaşamını yitirdiğini belirledi.
Saffet G’nin, ailesine “Bana mezar yaptırmayın. Sadece bir mezar taşı olsun. Ben hakkımı size helal ediyorum. Siz de bana hakkınızı helal edin. Biliyorum, sizi çok üzdüm. İşsizlikten bunaldım” yazılı not bıraktığı öğrenildi.
İŞÇİLERİN DİZLERİNİN ÜZERİNE KALKMASI GEREKİYOR
19 Mayıs Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Rehberlik Bölümünden KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Canani Kaygusuz, işsizlik nedeniyle artan intiharları gazetemize değerlendirdi. Kapitalist üretim ilişkilerinin dışa bağımlı şekilde gelişmesinin getirdiği yıkımlarla Türkiye’nin yeni karşılaştığını anlatan Kaygusuz, “70’lerde, 80’lerde bunalımlar vardı ancak dayanışma ağları devam ediyordu. Kişi şehirdeydi ama köyden patates gelmeye devam ediyordu. Ama aynı zamanda bu iktidar onları sürekli yoksullaştırıyor da. Köyden gelen dayanışma ağları da dağıldığından dolayı kişiler kendilerini daha yalnız, yalnızlaştıkça da daha fazla kurtarıcı arayan bir pozisyon içerisinde buluyor” dedi. Bu dünyadan kurtuluş umudu bulamayan kişilerde, “Mümkün olduğu kadar cefa çekip öteki dünyada kurtulma” umudunun yaygınlaştığını ifade eden Kaygusuz, devam etti: “Bir yandan umut var diye uhrevi bir dünyaya çekerken, umudu oradan beslerken bir yandan da orada umut ettiği şeyler kendi dinsellikle örtüşmediği için oralardan da umudu kaybediyorlar. Dolayısıyla intiharın külliyen yasak olduğu bir dinde intihar etmemeleri gerekirken dine inançlarının da sarsılması nedeniyle Müslümanlığın argümanları yetersiz gelmeye, onları takip etmemeye başlıyor.
Toplumda tam bir kuralların yokluğu, devlet bürokrasisinin yıkıldığı, insanların hak hukuk, adalet, liyakat gibi kavramlarının içinin boşaltıldığı, hatta kutsalın bile içinin boşaltıldığı bir dönemde insanların güçlü bir şekilde dayanacakları merkezler sarsılıyor. Tüm bunların getirdiği durumla birlikte ruhsal bir çözülme devreye giriyor.” Umutsuzluğun getirdiği derin öfkenin kişinin kendisine döndüğünü dile getiren Kaygusuz, “İnsanlar öfkeyi dışarı döndürme kanallarının tıkalı olması nedeniyle tekrar o ağır çaresizlik duygusundan belki de kişisel olarak kendilerin ‘zaten yokmuş gibi’ hissederek kendilerini yok etme yoluna gidiyorlar” dedi.
Buna karşı örgütlenmenin önemine dikkat çeken Kaygusuz, şunları söyledi: “O işçilerle temas halinde olacak örgütlenmelere ihtiyaç var. Özellikle işsizliğin yoğun olduğu mahallelerde o ailelere gidip, oturup ne olup bittiğini, gelecek düşleri ne, birbirileriyle tanıştırma, yani dayanışma ruhunu, bu beylik laf ama aynı zamanda kritik bir laf dayanışma ruhunun yeniden canlandırılması gerekiyor. İşçilere dışarıdan biz dokunmadığımız sürece bir şey yapması mümkün değil. Öncelikle onların dizlerinin üstüne kalkmasını sağlayacak yollar bulmak gerekiyor.” (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)