Lima Grubu Maduro’yu şikayet edecek
maddelerinin bile yüzde 70’inden çoğunun ithal malı olageldiğini söylüyor.
Böyle olunca işçi sınıfı da petrol endüstrisiyle hizmet sektörüne sıkışmış. Bu ikinci sektörde çalışanların çok yaygın olduğunu anlatıyor.
Altını çizdiği bir önemli şey sendikalarda örgütlü işçilerin kitlesel olarak gösterilere katıldığı gibi, otobüslerle geçtiğimiz hafta içinde başlayan “sınır olayları”nda da yer aldığı oluyor. Avrupa burjuva basınında çıkan, sendikaların Guaido’yu destekledikleri yönündeki haberleri soruyoruz, gülüyor. Kendinden emin bir tavırla “Guaido’nun yanında tek bir sendika yok diyor, ama ekliyor: “Sadece kağıt üzerinde var olan sendikalardır, kime sorsanız size bu gerçeği aktaracaktır.”
‘BÜROKRASİ KAN KUSTURUYOR’
“Peki, sınıf mücadelesi ne alemde?” diye soruyorum; “İşçi sınıfıyla burjuvazi arasındaki kavga ne durumda?” diyorum. “Üç tür bizde” diyor. Anlatıyor. “Birinci kategori, uzlaşmaz çelişme oluşturmayan, devrimci saflardaki tabakalar arasında süren mücadele. “Antiemperyalist mücadeleye farklı kaygılarla katılanlar var, Tabii ki aralarında mücadele oluyor, kaçınılmaz” dedikten sonra “ikinci grup çelişme”ye geliyor. “Bu antagonistik” diyor.
“Kimler arasında çatışma” sorusuna yanıtı, “devlet bürokrasisi” oluyor. “Üstelik ‘devrimcilik’ deyip yerleştiler, kan kusturuyorlar” deyip sürdürüyor. Soruyorum: “Ya parti?” “Olmazlar mı, partide de varlar” diyor. “Ya burjuvazi?” deyip üsteliyorum. “Devrimci saflarda burjuvazinin durumunu” merak ediyorum çünkü. Yanıtı, “Üçüncü kategori çelişme, biliniyor, asıl can alıcı mücadele durumunda” diyor ve tekelleri işaret ediyor. Guaido etrafındaki muhalefet içinde toplanmış olanların yönetici gücü durumundaki tekelci burjuvaziye karşı olan mücadele ve önemini anlatıyor.
‘MUHALEFET YENİLDİ’
Bu muhalefetin giderek çökmekte olduğunu, hatta çöktüğünü söylüyor Torres. Muhalefetin elinde TV kanalları olduğunu ve bir gün bir spikerin bu kanallara çıkıp “Artık yeni bir başkanımız var” dediğini anlatıyor. “Ama” diyor, az sonra diğer kanallardan “Venezuela’nın başkanı bildiğimiz başkanımız” yayını yapıldığını ve o gün bugündür bir iddiadır gittiğini belirtiyor.
“Ancak cumartesi günü muhalefet sınırlarda yenildi ve püskürtüldü” diyor ve sınırdaki olayları anlatıyor. O gün oradaymış. “Şöyle bir denediler, zorlayamadılar bile” diye başlayıp gözlemlerini sıralıyor: “Muhalif gösterilere katılanlar en baştan beri üç bölüm ve giderek üçüncü parça büyüyor. İlki azılılar. Kararlı davrananlar. İkinci bölüm, zorlamayanlar sadece seyredenler, gözlüyorlar, belki muhalefetin kazanacağını düşünseler farklı davranabilirler, ama seyrediyorlar. Üçüncü bölümse hiç inancı olmayan ve muhaliflikle bir şey elde edilemeyeceğini çünkü bizim çok güçlü olduğumuzu düşünenler.”
Son cümlesi, “Brezilya ve Kolombiya orduları gösteri yapıyorlar ama içerideki muhalefette hayır yok.”
Abd’nin öncülüğünde Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan Lima Grubu, “Askeri müdahaleden kaçınılması” açıklaması yaptı. Toplantıya katılan Venezuelalı Muhalif Siyasetçi Juan Guaido, toplantı öncesi paylaştığı bir mesajında “Uluslararası topluluğa tüm seçeneklerin masada olduğunu söyleyeceğiz” demiş, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da, “Maduro’nun birkaç günlük ömrü kaldı” açıklaması yapmıştı. Kendini devlet başkanı ilan eden Guaido’nun Venezuela’ya geri dönüp dönmeyeceğine dair bir açıklama olmaması ise dikkat çekti.