Başkaldıran ve güçlü bir kadın: Medea
Ilgın Sönmez’in yazdığı ‘Teessür’, Euripides’in güçlü kadın karakteri Medea’nın öyküsünü yeni bir anlayışla günümüze taşıyor. Bu oyunda başrol oynayan Nihan Büyükağaç, “Kadın çok güçlü bir varlık. O yüzden kadını bastırmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
hâlâ haksızlıklara boyun eğip susmaları bekleniyor kadınlardan. Yani kadın açısından hiçbir şey değişmedi. Öğretilmiş ahlak bilgileriyle kadınlar sindirilmeye çalışılıyor. “Bu, toplumun bize öğrettiğidir. Ben istediğim zaman gelirim, istediğim zaman giderim, canım ne isterse yaparım. Sen de susmak ve bunu kabul etmek zorundasın” öğretisi Antik Yunan’dan beri var. Maalesef muhafazakârlaşmaya başladığımız günden beri bu anlayış güç kazandı. Kadın çok güçlü bir varlık. O yüzden kadını bastırmaya çalışıyorlar. Kadının gücünden, zekasından korkuyorlar. O yüzden ‘Teessür’ün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biz bu oyunla seyircileri omuzlarından tutup sarsmak istiyoruz.
‘Teessür’de başrol almanız nasıl oldu? Her kadın oyuncunun oynamayı en çok istediği karakterlerden biridir Medea. Benim için de öğrencilik yıllarımdan beri öyleydi. Ne zaman bir şey başarsam Medea’nın “İşte şimdi Medea’yım” repliğini tekrarlardım. Bir gün Ilgın Sönmez ile karşılaştım ve bana “Medea oynar mısın” diye sordu. Çok sevindim, ama “Nasıl kalkacağım bu işin altından” diye de düşündüm. Çünkü Medea’yı oynamak gerçekten çok zor. Ilgın, prova sürecinde bana özgür bir alan bıraktı. Doğaçlamalar ve bana bıraktığı o özgür alan sayesinde çok rahat bir çalışma dönemi geçirdim. İstediğim her şeyi denedim.
Peki ‘Teessür’ü okuduğunuzda ne düşündünüz? Metinde nasıl bir Medea buldunuz?
‘Teessür’ün çıkış noktası Medea’nın yaşadığı o derin acı, hicran… Metni bitirdiğimde şiir okumuş gibi hissettim kendimi. Öyle aktı gitti… Antik Yunan lirizmini kaybetmeden çok iyi bir uyarlama yaptığını düşünüyorum Ilgın’ın. Kadının en çaresiz olduğu an, aslında en güçlü olduğu andır. ‘Teessür’ bunu söylüyor.