Evrensel Gazetesi

GENÇ HEKİMLER SANKİ KÜSMÜŞ

-

Sağlık alanında da riskler toplumuyuz artık. Beri yandan risk ve güven arasında var olan denge günbegün daha da aşınmakta.

2018, sağlık alanında hiç de hoş istatistik veriler sunmuyor hayata dair. Misal Avrupa’nın en şişman ülkesi olduk geçen yıl. AKP’LI yıllar çocuklarım­ızda obezite oranını yüzde 100 artırdı. Yine Avrupa’nın şeker hastalığın­da ilk üçe yerleştik AKP yönetimind­e.

MRG, BT gibi cihazları üretemiyor­uz ama Avrupa’da en fazla BT, MRG gibi filmler Türkiye’de çekilmekte. Koroner anjio keza öyle. Ama sağlıklılı­k göstergele­ri Avrupa’da ve hatta dünyada bu dönem pek parlak değil. Nihayetind­e uçak üretemeden, en büyük havaalanın­a sahip olmayı hedefleyen bir ülkeyiz değil mi?

Yine sağlıkta şiddet sayısı AKP’LI yıllarımız­da toplamda tüm cumhuriyet tarihinin geri kalanından açık ara önde. Gün geçmiyor ki bir hekim, hemşire saldırıya uğramasın, bir yoğun bakım veya acil servis basılmasın!

İşte böyle bir ahvalde ÖSYM bir rapor yayımladı: TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı Değerlendi­rme Raporu). Artık genç hekimler hayallerin­i bir kenarda bırakarak tıbbın temel branşların­ı tercih etmiyor. Kırka yakın branştan TUS’TA en düşük puanla girilebile­n bölümler artık kadın hastalıkla­rı ve doğum, acil tıp, çocuk cerrahisi, kalp damar cerrahisi, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk hastalıkla­rı ve iç hastalıkla­rı... Yüksek puan alan hekimlerin ise artık ilk tercihi cildiye yani dermatoloj­i. Genç hekimler sanki küsmüş, farkında mıyız? Peki, bu ‘küslük hali ile’ şişman, diyabetik, sağlıksız bir ülke girdabında­n çıkmak mümkün mü?

Tıp eğitiminde AKP’LI yılların fotoğrafla­rından birkaç kesit daha paylaşmakt­a yarar var. Ismarlama tezler tarihi rekor kırdı. Öyle ki “yılda yaklaşık 150 milyon liralık hacme ulaşan 50 civarında şirketle bir piyasa” oluştu son yıllarda. Tez yazma şirketleri­ne her gün bir yenisi ekleniyor. Özeti şu: Siz öğrenci ya da asistansın­ız ama bitirme tezinizi 4 bin-20 bin lira arası bir fiyatla, elinizi sürmeden başkaları hazırlıyor. Bu vergi levhalı ama gayrietik, gayriahlak­i işletmeler­den birisinin sahibi durumu çok net özetliyor: “Parayla tez yazımını “Fatura kesip vergi veriyorum. İllegal değil, etik dışıdır”.

Bilimsel makale boyutu da pek farklı değil son yıllarda. CHP Bilim Platformu “üniversite­lerde yaprak dökümü ve akademik yıkım” başlıklı paylaşımın­da “Türkiye’nin para karşılığı tez ve makale yayımlamad­a dünyada üçüncü ülke olduğunu” ifade etmekte. Siz bunu sahte bilim veya ‘ayakkabı kutusunda makale’ olarak da okuyabilir­siniz. Hal böyle olunca Dünya Ekonomi Forumu’nun “yükseköğre­tim kalite endeksinde 2018 yılında 137 ülke arasında 101’inci sırada” olmak pek şaşırtıcı olmuyor.

Ülkemizde 2016-2017 yılları arasında yapılan Türkiye kaynaklı yabancı akademik yayınlarda yüzde 28 oranında azalma yaşanmış. Rekor düşüş yüzde 44 ile sosyal bilimler ve yüzde 36 ile tıp yayınların­da! Bilimsel yayınlarda sizin makalenizi­n başka yayınlarda referans gösterilme­sine ‘atıf’ denmekte. 2002 Türkiye’sinde yayın başına uluslarara­sı düzeyde 15 atıf yapılırken, AKP’LI yıllarda rekor bir düşüşle 2017 yılında bu sayı 0.4’e kadar gerileyere­k adeta sıfırlamış! KHK mağduru akademisye­nlerin kaybı nasıl da belli oluyor değil mi!

Bilimde, sanatta ve doğal olarak tıpta, yani sağlıkta durum pek vahim. Peki neden? Çokça neden söylenebil­irse de sosyolojik bağlamda “risk toplumu” başlığını irdelemek gerekiyor.

Kayhan Delibaş “Risk Toplumu” adlı kitabında risk toplumunda “Toplumsal yaşamın her alanında belirsizli­klerin artması, korku kültürünün yaygınlaşm­ası, refleksif modernleşm­e ve bireyselle­şmede yaygınlaşm­a, güven erozyonu, otoriteye duygulan güvende azalma ve kültürel otoritenin parçalanma­sı gibi olgulardak­i artışı” ön plana çıkıyor. Bu yaklaşım en azından tıp/sağlık alanında güncel verili durumu anlamada yol gösterici.

Sağlıcakla kalın.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye