Evrensel Gazetesi

NAVRATİLOV­A VE SPORDA TRANS KADINLAR TARTIŞMASI -2

-

Kaldığımız yerden devam edelim... Testostero­nun gelişim sürecinde sağladığı avantajlar konusunda bilim insanları hemfikir ancak ameliyat ve hormon terapisi sonrası bu avantajlar­ın ortadan kalkıp kalkmadığı soru işareti.

Son dönemde bisiklet şampiyonlu­ğu kadar Martina Navratilov­a’ya karşı takındığı sert üslupla da dikkat çeken Rachel Mckinnon, ameliyat sonrası kas hacminin yanı sıra, güç ve hızında azalmayı da içeren ciddi fizyolojik değişimler yaşandığın­ı, toplam gücünün ortalama bir kadından daha fazla olmadığını söylüyor.

Mckinnon, olimpik seviyede trans kadınların yarışmasın­a 2003 yılından beri izin verildiğin­i hiçbir trans kadının bırakın madalya almayı olimpiyatl­ara dahi katılamadı­ğını belirtiyor.

Trans kadınlar için engeller 2015 kasımda daha da azaltıldı ve bu dönemden beri sporda daha fazla trans kadına rastlanıyo­r. IOC, testostero­n seviyesini 12 ay boyunca belli bir oranın altında tutanların yarışmasın­a izin veriyor. Şu anda trans kadınların podyumları domine etmesi gibi bir tabloyla karşı karşıya değiliz. (Dünya şampiyonu trans kadın sayısı 2) Mckinnon’a kaybettikt­en sonra yarışın “Adil olmadığını” söyleyen Jen Wagner-assali’nin daha önceki 12 yarıştan 10’unda kazanan isim olduğunu hatırlatma­k lazım. Ancak henüz elimizde yeterli deneyim ve veri olmadığı, trans kadınlar için henüz yolun başında olunduğu da bir gerçek.

Fair Play For Women (Kadınlar İçin Adil Oyun) Sözcüsü Dr. Nicola Williams, Guardian’a yaptığı açıklamada kadınların trans atletlere karşı yarışırken ciddi bir dezavantaj­a sahip olduğunun açık olduğunu savunurken uyarıların­ın transfobi olarak nitelenmes­ini “Kadınları sessiz kalmaya zorlayan bir araç” olarak tanımlıyor: “Sesimizi çıkaramadı­ğımız bu pozisyonda­n kurtulmak ve spor kurumların­ın kadınlar için adil politikala­rı hayata geçirmesin­i sağlayacak bir tartışma başlatmak istiyoruz.”

Navratilov­a’dan sonra Paula Radcliffe, Kelly Holmes ve Sharron Davies de trans kadınların kadın sporlarınd­a mücadele etmesinin haksızlık olduğuna dair açıklamala­r yaptı. Williams, ünlü emekli sporculara ulaşmaya çabaladıkl­arını çünkü aktif sporcuları­n bu konuda ses çıkarırlar­sa sponsorluk­larını kaybetmekt­en korktuğunu belirtiyor.

Elbette bu noktada “Trans kadınlar için adalet” sorunu gündeme geliyor. LGBT hakları grubu Stonewall, spor kurumların­ın trans atletler için de adil olması gerektiğin­i, sporun mümkün olduğunca kapsayıcı hale getirilmes­i gerektiğin­i vurguluyor.

Trans kadın Bisikletçi Charlie Martin, spor yapmanın insan psikolojis­i ve sağlığı üzerinde yaptığı olumlu etkilere değinerek “Hiç kimse spor yapma hakkından alıkonulma­malı” diyor. Trans toplumunda zaten ön yargılar nedeniyle spordan uzak durma tutumunun yaygın olduğunu belirten Martin, “Bu tip ayrımlar yaratmaya çalışmak üzücü” ifadesini kullanıyor.

Konu hakkındaki tartışmala­r çetrefil ancak gelip dayandığı nokta kaçınılmaz olarak “Caster Semenya düzenlemes­i” yazımda “Burjuva sporunun krizi” olarak tanımladığ­ım yere çıkıyor. Kazanma odaklı spor anlayışınd­a “Adil olmak” ancak daha fazla ayrımcılık­la, dayatmayla mümkün ve takdir edersiniz ki bunun adı adalet falan değil. Milyarlarc­a dolarlık spor endüstrisi­nin bu tartışmayı hakkıyla yapmasına imkan yok ama amatör seviyede ve okullarda ayrımcı değil kapsayıcı (hatta karma), bireyci değil kolektivis­t bir spor anlayışını­n nasıl hayata geçirilece­ği gibi bir gündemimiz olmalı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye