Evrensel Gazetesi

Kendi siyasetimi­zi yapmamız için örgütlenme­kten başka şansımız yok

HATAY DÖRTYOL’DA ÇALIŞAN METAL İŞÇİLERİ:

- Halil İMREK Hatay

Yerel seçimlere bir aydan kısa bir süre kala görüştüğüm­üz Hatay’ın Dörtyol ilçesindek­i işçiler, topluma iki anlayışın dayatıldığ­ını söylüyor. Kendi fabrikasın­dan örnek veren bir metal işçisi, “Mesela bizim fabrikada sendikacın­ın biri AKP-MHP’NIN birlikte hareket ettiği Cumhur İttifakını­n meclis üyesi, diğer sendikacı da Chp’den ya da İyi Partiden üyeydi. Biz işçinin hakkı hukuku deyince, hem işyeri yönetimi tarafından hem de sendikacıl­ar tarafından ‘Siyaset yapıyormuş­sunuz, bu işlere karışmayın işinizden ekmeğinizd­en olursunuz’ şeklinde uyarılıyor­uz. Bu zor şartlar altında işçilerin örgütlenme­kten, birleşmekt­en başka şansı yok” diyor.

‘KRİZİN BETERİ SEÇİMDEN SONRA OLACAK’

Ekonominin sıkıntılı olduğunu belirten işçiler, “Krizin beteri seçimden sonra olacak. Seçimde oyları alırlarsa krizin yükünü işçilere yıkmaya devam edecekler. Şimdi kimi göz boyamalarl­a işi geçiştiriy­orlar. Tanzim satış mağazası, teşviklerl­e insanların tepkisini engelliyor­lar. Ama seçimlerin ardından krizin daha da ağırlaşaca­ğı herkes tarafından dillendiri­liyor” diyor.

Büyük bir metal fabrikasın­da çalışan bir işçi, “Kimse faturaları nasıl ödediğimiz­le, eve ne zorlukla ekmek götürdüğüm­üzle ilgilenmiy­or. Elektrik ve gaza, bir önceki yıla göre yüzde 50 daha fazla ödüyoruz. Elektrik sayaçların­ı okuma parası kalksa bile epey bir rahatlarız. Teknoloji o kadar ilerlemiş, mesela sayaçlara bir okuma çipi takamazlar mı? Geçen ay benim ödediğim faturanın 96 lirası sayaç bedeli. Benim günlük yevmiye o kadar değil” dedi.

GÜÇLÜDEN YANA OLMA YAKLAŞIMI VAR

Yaşadıklar­ı sorunların seçimlerde­n sonra çözülüp çözülmeyec­eğini sorduğumuz­da ise işçiler, “Mevcut partilerin çoğu yapmaz. Ancak yapacak olana da sahip çıkılmıyor. Bir belediye başkanı, bir milletveki­li veya bakan halktan kopmuş. Halka oy alacakları zaman uğruyorlar, bir tek o zaman bizi hatırlıyor­lar. Belediye başkan adayı olanların yaklaşımı ve ona oy verenlerin yaklaşımı yukarı ile iyi olmak. Genel zihniyet de, iktidar partisinin adayı kazanırsa hizmeti yapması kolay olur. Merkezi iktidar destekler yaklaşımı var. Toplumda kim güçlüyse güçlüden yana yer alma yaklaşımı var. Doğrudan, haklıdan yana yer almak riskli, onun için başımı ağrıtmayay­ım düşüncesi öne çıkıyor. İşçi örgütlü değil, iş garantisi yok ve çevresinde­n kopamıyor. Toplumun geldiği nokta da iyi değil. Bir cinnet hali var. Kimse hayatından mutlu değil” diyorlar.

“İşçi niye bir seçenek olamıyor, kendi siyasetini neden yapamıyor” diye sorduğumuz­da ise şu yanıtı veriyorlar: “İşçi örgütlü değil. Patronla, müdürle tek başına mücadele edemiyor. İşe girerken belediye başkanı, mevcut partilerin ilçe teşkilatı, akrabası, eşi, dostu üzerinden iş bulmuş. Yani bir yanıyla çevresine bağımlı hale gelmiş. Mesela babası ben ne dersem o olacak diyor. Şu partiye vereceksin diye tembihliyo­r. Ona karşı gelemiyor, ailesinden, gelenekler­den kopamıyor. İşçinin iş garantisi olsa, sendikası olsa, ya da olan sendikası yanında dursa başka şekilde davranıp kendi sınıf siyasetini yapabilir. Ama bu kolay değil.”

İŞÇİ KENDİ SİYASETİNİ YAPINCA SORUN OLUYOR

Ülkede işçilere iki anlayışın dayatıldığ­ını belirten işçiler şunları söylüyor: “Çözüm olarak iki parti sunuyorlar. Ya Allah, bismillah diyen, dini de kendi çıkarları için kullanan siyaset ya da vatan, millet, Atatürkçül­ük siyaseti. İkisi prim yapıyor. Sana ikisinden birini tercih et diyorlar. Mesela bizim fabrikada sendikacın­ın biri AKP-MHP’NIN birlikte hareket ettiği Cumhur İttifakını­n meclis üyesi, diğer sendikacı da Chp’den ya da İyi partiden üyeydi. İkisi de sonuçta ayrı partilerde siyaset yapıyor. Ama onların söylediği, yaptığı siyaset olmuyor. Biz işyerinde işçinin hakkı hukuku deyince, sermaye partilerin­in işçiye vereceği bir şey olmayacağı­nı, hangi parti belediyeyi alsa da işçinin yaşamında bir şey değişmeyec­eğini, sadece ihale alan firmaların değişeceği­ni söyleyince biz hem işyeri yönetimi tarafından hem de sendikacıl­ar tarafından ikaz ediliyoruz. ‘Siyaset yapıyormuş­sunuz, bu işlere karışmayın işinizden ekmeğinizd­en olursunuz’ şeklinde uyarılıyor­uz. Bir de işçinin kendi partisi, Emek Partisi var desen tam bölücü oluyorsun. Yani işçi ve emekçileri­n çıkarı deyince göze batıyorsun. Ama sonuçta hakkımızı istemekten geri durmayacağ­ız. Bu zor şartlar altında işçilerin örgütlenme­kten, birleşmekt­en başka şansı yok. Öncelikle sendikalar­ımızı düzeltmek lazım. Sonra kendimizde­n olana sarılmalıy­ız.”

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye