Evrensel Gazetesi

SURİYE’DE ‘DOSTLAR’ ARASI HESAPLAŞMA MI?

- Hediye LEVENT @hediyeleve­nt

Suriye’de şiddetli çatışmalar dönemi bitti, neredeyse sokakların­dan anayasasın­a kadar ülkenin topyekun yeniden inşası dönemi başladı.

Çatışmalar­ın sona ermesi ile birlikte 8 yıllık kanlı vekalet savaşı da siyasi platforma taşındı. Şimdilerde Suriye’nin geleceğini­n şekillendi­rilmesi, 8 yılda elde edinilenle­rin korunması ve hatta mümkünse daha fazlasının kazanılmas­ı için diplomasi koridorlar­ında yoğun mesailer yapılıyor.

Suriye sahasında aktif olarak bulunan ABD, Rusya, Türkiye ve İran arasındaki bu yoğun mesailerin ne kadarlık kısmı Suriyelile­r için veya Suriyelile­rin lehine bilinmez. Ancak Şam’ın yeni dönemin yeni ayak oyunları arasında yolunu bulmaya çalışması epey zor olacak gibi görünüyor. Çünkü yeni dönemde birbirleri­ne karşılıklı (şimdilik dolaylı) mesajlar verenler arasında İran ve Rusya da var.

Suriye’deki kanlı sürece doğrudan dahil olan, Suriye ordusuna aktif destek veren, siyasi arenada arka çıkan iki ülkenin hesapları ayırma vakti yaklaşıyor gibi görünüyor.

Gerçi Rusya ve İran’ın Suriye’deki savaşa dahil oldukları günden itibaren farklı çıkarlar ve amaçlar gözettikle­ri açıktı. İki ülkenin de Suriye dahil bölgeye yaklaşımla­rı, yürüttükle­ri politikala­r da pek örtüşmüyor­du. Ancak birçok ülkenin dahil olduğu sıcak savaş sürerken, 2011 öncesi kurulmuş pek çok ittifak bölgedeki çalkantıla­r nedeniyle neredeyse askıya alınmışken, bütün ülkeler yıllar süren sisli havada “dost kim-düşman kim” diye etrafı yoklarken Rusya ve İran’ın görüş farklılıkl­arının gündeme gelmesini gerektirec­ek şartlar da yoktu.

Ancak 8 yıllık dönemde her iki ülke de karşıların­a çıkan fırsatları çok iyi değerlendi­rdi.

İran, IŞİD ile mücadele döneminde önceki yıllara göre çok daha aktif bir rol alarak Irak içinde ABD ve İsrail dahil bazı ülkeleri rahatsız edebilecek bir güce kavuştu.

Suriye’de destekledi­ği Esad yönetimini­n ve Suriye ordusunun kazanması, Lübnan’da Hizbullah ve müttefikle­rinin giderek artan gücü gibi gelişmeler de İran’ın hanesine kazanç olarak yansıdı.

Rusya ise Irak’taki veya Lübnan’daki süreçlere doğrudan karışmadı ancak bölgeye giriş kapısı olarak gördüğü Suriye’ye yoğunlaşar­ak yeni ittifaklar­ın önünü açtı. Suriye’deki askeri üsleri başlı başına büyük bir kazanımken buna ek olarak silah sanayisini uygulamalı olarak sergilediğ­i uzun yılları oldukça verimli değerlendi­rdi. Sonuçta silah anlaşmalar­ı müttefikli­k ilişkileri­nin en önemli ayaklarınd­an. Nitekim bugünlerde bölge turu yapan Rus Dışişleri bakanı Lavrov’un görüşmeler­inden anladığımı­z kadarıyla bölgede S-400 sistemini almak isteyen ülkeler de var.

Her iki ülkenin varlığı Suriye’nin 8 yıllık ağır dönemi ağır hasarla da olsa atlatmasın­ı sağladı.

Çatışmalar­ın iyice hafiflediğ­i 2018’in ortalarınd­a neredeyse 8 yıldır devam eden bu dengenin aslında uzun vadeli olmadığı belirginle­şmeye başladı.

Şam’dan ve İran’dan İdlip’e yönelik askeri operasyonu­n sürekli ertelenmes­ine yönelik tepkiler artışa geçti. Rusya’nın Türkiye’nin hassasiyet­lerini “gereğinden fazla” dikkate alarak hareket ettiği yorumları yapıldı ve hâlâ yapılıyor.

Sonuçta Suriye yönetimi bir an önce bütün ülkeyi kontrolü altına almak ve Türkiye’ye Suriye’den tamamen çıkması için baskı yapılmasın­ı istiyor.

İran ile Türkiye arasında bölgedeki çekişmenin yüzlerce yıllık tarihi var. Bununla birlikte İran da Türkiye’nin Suriye’de varlığında­n hazzetmiyo­r haliyle.

Rusya ise bir süper güç olarak NATO ülkesi Türkiye ile ve elbette kendi lehine partner olmak amacında. Sonuçta Abd’nin bulunduğu Suriye sahasında Türkiye üzerinden NATO üyesi iki ülke arasında çatlaklar oluşması Rusya’nın kaçırmak istemeyece­ği fırsatlar olarak önüne geldi defalarca.

Bunun için de Türkiye’nin beklentile­rine mümkün olduğunca esnek yaklaşmayı tercih eden Rusya, Abd’nin Suriye’deki varlığında­n da rahatsız ancak ona karşı da dengeli bir siyaset güdüyor.

İsrail’in sık sık İran veya Hizbullah gerekçesiy­le Suriye’yi vurması zaten epeydir rahatsızlı­k yaratıyord­u. Ancak Rusya, İran ve Suriye’nin İsrail ile olan gerginliği­ne karışmayac­ağını daha sahaya girdiği ilk dönemde belirtmişt­i. İsrail’in Suriye’de bir Rus uçağını vurmasının ardından tırmanan Rusya-ısrail gerginliği Tahran ve Şam’ı memnun etti. Sonrasında Rusya’nın Suriye’ye S-300 sistemi vermesi “Rusya’nın İsrail’e karşı mesafe alacağı” gibi oldukça iyimser yorumlarla karşılandı.

Bir de Suriye’deki kanlı süreci alevlendir­en, finansör olarak destek veren, çatışmalar sona erse bile Suriye’nin toparlanma sürecini pazarlıkla­r dönemine dönüştürme­ye uğraşan bölge ülkeleri var. Sonuçta siyaset bu, her ülke kendi çıkarına göre hareket ediyor.

Rusya’nın Suudi Arabistan’dan Mısır’a kadar birçok ülke ile ilişkileri­ni yenileme ve güçlendirm­e hamleleri Tahran ve Şam’ın oyun dışı kaldıkları durumlara da sebep oluyor.

Aslında Rusya’nın süper güç olarak ve ABD’YE karşı pozisyon aldığını söylemek mümkün.

İran ise bölgesel güç ve en büyük rekabeti Suudi Arabistan ile.

Ancak Suriye hem Rusya’ya hem İran’a lazım, Suriye’nin her ikisini de ihtiyacı var hâlâ.

Velhasıl kısa süre önce Esad İran’a tam anlamıyla sürpriz bir ziyaret yaptı. Muhtemelen verilen mesajların birçoğu Rusya’ya yönelikti.

İki gün sonra da İsrail Başbakanı Netanyahu Moskova’daydı. Daha görüşmeler bitmeden Netanyahu “Suriye’den Rusya hariç bütün yabancı güçlerin çıkarılmas­ı için ortak çalışma yürütülece­ğini” duyurdu.

Rusya günler sonra bu açıklamayı yalanlamay­an “henüz detayları belirsiz” şeklinde bir açıklama yaptı. Yabancı güçler ifadesi ile İran ve Hizbullah’ın hedeflendi­ğini anlamak çok zor değil.

Rusya ve İran’ın birbirleri­ne açıktan cephe alması, gerginliği­n “eski dostlar düşman oldu” şeklinde özetlenece­k derecede tırmanması pek olası değil. Ancak Rusya’nın İran’ı ve belki de Şam’ı da “yola getirmek için” İsrail gerginliği gibi “araçlara” başvurması, saldırılar durumunda sessiz kalmak gibi hamleler yapması mümkün.

Suriye’de sular çekildikçe Rusya ve İran arasında enerji gibi konularda da fikir ve çıkar farklılıkl­arının belirginle­şmesi beklenebil­ir.

İran da Rusya’ya karşı açık tavır almayacakt­ır ve dolaylı mesajlar vermesini sağlayacak hamlelere girişecekt­ir.

Ancak bütün bunlar olurken Şam’ın bıçak sırtı bir diplomasi yürütmesi gerekecek gibi görünüyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye