3. havalimanı İşçilerinin duruşmasına çağrı
ÜÇÜNCÜ Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, 20 Mart’taki duruşma öncesinde Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinde basın toplantısı düzenledi.
“Sorumluları yargılıyoruz! Gerçekleri tarihe not düşüyoruz” yazılı pankartın açıldığı basın toplantısına CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. Üçüncü havalimanı işçilerinden Baran Kırgın, 14 Eylül 2018’de yaptıkları direnişin ardından gözaltına alınma ve tutuklanma süreçlerini anlattı. Cezaevinde psikolojik baskılara maruz bırakıldıklarını anlatan Kırgın, denetimli serbestlikle ilk duruşmada tahliye edildiklerini, haftada bir imza yükümlülüklerinin bulunması sebebiyle işe giremediklerini söyledi. Kırgın, 20 Mart’taki duruşmaya katılım çağrısı yaptı.
‘BASKI SÜRÜYOR’
İnşaat İşçileri Sendikasından Tezcan Acu da direnişin ardından işçilere dönük cadı avı başlatıldığını ifade etti. İşverenlerin işçiler üzerindeki psikolojik baskısının devam ettiğini kaydeden Acu, “Sosyal medya hesapları incelenen işçiler, sendikalarla ilişkisi varsa işten çıkarıldı. Olaylardan sonra işçi kıyımı yaşandı. Personel sayısı azaldı. Koğuşlarda yaşanan sıkıntıların devam ettiğini duyuyoruz. İşten çıkarılan işçilerin özlük hakları verilmiyor. Kazalar devam ediyor, duyumlarımıza göre birkaç ölüm daha gerçekleşmiş” dedi.
Üçüncü Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu adına konuşan Serpil Ünal da, “3. havalimanı işçilerinin haklı taleplerinin yanında olanları, doğanın talanına, ranta dayalı kentsel dönüşüme, emek sömürüsüne karşı olanları, bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen inşası devam eden 3. havalimanından etkilenen ve etkilenecek olanları bu davaya taraf olmaya çağırıyoruz” dedi.
‘SU REZERV ALANLARININ ÜZERİNE KURULDU’
“İşçilerin çalışma şartları düzeltilsin diye başladıkları bu direniş ile sömürünün derin bir şekilde yaşandığı iş yerinin nasıl hızlıca kışlaya dönüştüğünü gördük” Çevre Mühendisi Prof. Dr. Beyza Üstün de şöyle konuştu: “Böylece sermaye-devlet ilişkisi de ortaya çıkıverdi. Yargının inşaat yapılamaz kararına rağmen bu karar görmezden gelindi. Havalimanı dolgu alanına uygun zemin olmamasına rağmen 70 civarındaki sulak alanın üzerine kuruldu. Söz konusu sulak alanlar yalnızca İstanbul’un değil Trakya’nın da su rezerv alanıydı. Dağlar, tepeler tıraşlandı, tarım alanları kullanıldı. İşçi arkadaşlar eylemleri ile bu gerçekleri açığa çıkardılar.” Ekonomi Uzmanı Bahadır Özgür ise, üçüncü havalimanının başlamadan iflas etmiş bir proje olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Şirketler havalimanını işletebilecek kaynağa sahip değil. Birinci fazı bitti ama diğer fazları tamamlayacak kaynakları yok. İşleten kim olursa kârlı olması imkansız ve sürekli bir devlet maliyeti ile desteklenmesi gerekiyor.” (İSTANBUL/EVRENSEL)