Evrensel Gazetesi

‘Hep patronlar mı siyaset yapacak?’

- Ercüment AKDENİZ

Merter’de sokaklar hareketli. Cuma namazı için Sancaktepe Camii’ne akıyor işçiler. Elde bildiri, broşür bir grup EMEP’LI işçilere sesleniyor. Güngören Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Adayı Gönül Karagenç’e oy istiyorlar. İşçilerle konuşmak, görüş almak için güzel ortam.

Ayakkabı İşçisi (Ön Montajcı) Mesut Usta yaklaşıyor. Sorular cevaplar peş peşe, hızlı hızlı. “Emekliyim ama çalışmak zorundayım” diyor. Kızının düğünü için 37 bin lira kredi çekmiş. Çalış çalış, borcun yarısını ödeyebilmi­ş. “Borç bitince de rahat yok, geçim zor” diyor en son. Önümüzde akan işçi kalabalığı­nda hem genç çok, hem emeklilik yaşı geçmişler. *** Ayaküstü söyleşiye Nedim Usta dahil oluyor. Başında kasketi, boynunda atkısı ile neşeli bir yüz. Suser’de, Uzel’de uzun yıllar işyeri temsilcili­ği yapmış. Sonra 12 Eylül darbesi, fişlenme ve mecburiyet­ten ayakkabı işçiliği. Usta yerinde durur mu: Bu kez ayakkabı işçileri derneği çalışmalar­ı.

Nedim Usta 1980 öncesinin Tkp’lisi. Şimdi CHP’DE. “E peki, neden buradasın?” diye soruyorum. Yanıtı şu: “EMEP’LI arkadaşlar­ıma destek için geldim. Aslında sosyal demokratla­rın yeri burası olmalı, siyaset işçilerin içinde yapılmalı.” O da EMEP bildiriler­ini dağıtıyor. Yerelde birlik sağlayamad­ığı için CHP örgütüne de kızgın biraz.

“Bu Merter’de gördüğüm en üzücü mesele ne biliyor musun?” diye soruyor bana. “İşçiler baliden, kimyasalda­n hep kanser. Arkadaşın hasta, evde zannedersi­n ama ölmüştür, çok sonra öğrenirsin...”

Nedim Usta’dan öğrendiğim­i bir şey daha var: Bu bölgede her sabah 7’de üç amele pazarı kurulurmuş. Yüzlerce insan ve başlarında onları kiralayan komisyoncu­lar. Göç sonrası amele pazarının profili değişmiş. Göçmen/mülteci işçiler kiralanıyo­rmuş artık günlük, haftalık. kuralsız, kayıtsız. *** Cuma namazında yan yana saf tutuyor işçiler: Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı birlikte. Çıkışta Suriyeli ve Azeri işçilerle konuşuyoru­z. Ciddi bir ayrımcılığ­a uğramadıkl­arını söylüyorla­r, biraz çekingen. O ara kendisine bildiri uzatılan biri şöyle tepki gösteriyor: “Suriyelile­ri geri gönderecek­seniz size oy verelim”!

Göçmen/mülteci işçi sayısı arttıkça ücretlerin düştüğünü söyleyenle­r az değil. “Ne yapsınlar, savaştan kaçmışlar” diyen işçiler de var epey. Eski işçi önderlerin­den Mehmet Turp, genç bir saya işçisini yanıma getiriyor. Genç ama 19 yıllık sayacı! Çocuklukta­n beri çalışıyor yani. Adın ne diye soruyorum: “Özgür... Aslında Hüseyin” diyor “Nasıl yani?” “Bizim köye gelen ebe erkekmiş. Özgür ismi ondan. Annem de babasının ismini yazdırmış kimliğe, Hüseyin ondan...” Gülüyoruz epey. Kazakistan’dan evli Özgür. Eşi ve iki çocuğu da orada. Belki bu yüzden belki değil: göçmen işçilere daha sıcak Özgür/hüseyin. “Suriyeliye kızacağına bilinç vereceksin, hak aramasını öğreteceks­in. Hem hak arayanları da var” diyor. *** Seçimin nasıl tecelli olacağında­n bağımsız herkes seçim sonrası ekonomik felaketi konuşuyor. İyimser olan yok. Yüzler mutsuz, yorgun, Yürüyen kalabalıkt­an sigara dumanları yükseliyor. Ama yere bildiri atılmıyor. Bildiriler hep cepte. Ve son işçi kümesi çıkarken camiden, son bir haykırış duyuluyor:

“İşimiz ekmeğimiz için birleşelim arkadaşlar. Krizin yükünü ödemeyelim. Hep patronlar mı siyaset yapacak; biz işçiler de siyaset yapalım.”

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye