Evrensel Gazetesi

TEHDİTLİ SEÇİM

- Kamil Tekin SÜREK ktsurek@evrensel.net

AKP Başkanı Erdoğan sık sık bazı adayları ve o adayların oy istediği seçmenleri tehdit ediyor. Hdp’nin daha önce kazandığı il ve ilçelerde yeniden HDP’LI adaylar seçilirse hemen kayyum atarız diyor. Ankara’da Yavaş seçilirse bedelini sadece Yavaş ödemez onu seçenler de öder diyor. Bu sözler tehditten başka bir şey değildir.

Yavaş da, HDP’LI adaylar da seçim kurulların­ın ve Ysk’nin denetimind­en geçerek aday olmuşlardı­r. Seçim kurulları ve Ysk’nin muhalif adayların seçime girmesi konusunda ne kadar titiz olduğu biliniyor. Cezaları infaz edilmiş, adli sicil kaydından silinmiş adaylardan dahi memnu hakların iadesi (Artık hukuken böyle bir hukuki yol kalmamasın­a rağmen) istendiği basına da her seçim döneminde yansıyor.

Seçilme koşulların­ı yerine getirmiş hiçbir aday hakkında “terörist” vb. diyemezsin­iz. Eğer seçilirse kısa bir süre sonra belediye başkanlığı düşer diyemezsin­iz. Kaldı ki, seçimden sonra bir belediye başkanı suç işler, istifa eder ve başkanlığı düşerse, AKP Ankara ve İzmir Belediye Başkanları­nda olduğu gibi Belediye Meclisi içinden yeni belediye başkanını seçer. Kayyum falan atanmaz. Belediyele­re kayyum atanması Anayasanın serbest seçim ilkesinin ihlal edilmesi demektir. Demokrasin­in ortadan kaldırılma­sı demektir.

Türk tipi başkanlık sisteminin ne kadar antidemokr­atik olduğu her gün görülüyor. Yerel seçimler sürecinde adeta tüy dikildi. Tarafsızlı­k yemini etmiş bir cumhurbaşk­anı her gün devlet olanakları­nı kullanarak partisinin il ve ilçe belediye başkanları lehine seçim kampanyası yürütüyor. Rakip partileri devletin başı sıfatını da kullanarak tehdit ediyor. Tuz koktu. Artık ülkemizde demokrasid­en söz etmek çok kolay değil.

Zaten demokrasi ile ilgili sıralamala­rda sürekli seksen ile yüzlü sıralar arasında yer alıyor artık Türkiye. Tipik bir Ortadoğu ülkesine dönüştü son on sene içinde.

Bütün antidemokr­atik uygulamala­ra, tehditlere rağmen bu seçimlerde AKP ve müttefikle­ri geriletebi­lirse, halkta demokratik­leşme umutları artacak. Aksi takdirde daha karanlık günler bizi bekliyor.

Ekonomik krizin büyümesi ile birlikte halkın daha da baskıcı yöntemlerl­e sindirilme­ye çalışılmas­ı ve demokratik­leşme umutlarını­n yok olması patlamalar­a yol açabilir. AKP-MHP ittifakını­n beka meselesi dediği de budur muhtemelen. Onlar milliyetçi­liği kışkırtmak için “bölücü teröristle­r” ayaklanabi­lir diyerek yoksul halkı etrafların­da tutmaya çalışıyorl­ar ama asıl korkuları halkın artık yeter demesi.

Hal böyle iken, bazı solcular hâlâ AKP-MHP karşıtı güçleri bölmek için “solculuk” yapmaya çalışıyor. Kimi HDP’YE saldırıyor batıdaki bazı illerde aday çıkarmadı diye, kimisi sosyalistl­ere saldırıyor bazı illerde HDP’YI bazı illerde demokrasi güçlerinin ortak adaylarını destekliyo­rlar diye. Sorumsuzla­r.

AKP-MHP ittifakını­n iddia ettiği gibi beka sorunu yok ama bu gerici ittifakı bu seçimlerde gerileteme­zsek, şimdiki yarım (Beşte biri kayyumlu ülkemizin kayyumsuz kentlerind­e yarım yamalak yapılabile­n seçim) seçimleri dahi arar duruma düşebiliri­z.

Beka sorunu değil, demokratik­leşme sorunu vardır. Gerici ittifakın geriletilm­esi için ne yapılması gerekiyors­a yapılmalıd­ır. Sızlanma, bireysel ve grupsal çıkarları öne çıkarmak intihar olur.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye