SADECE OY VERMEK YETMEYECEK, SAHİP ÇIKMAK DA GEREKECEK
YSK tarafından (yasalara göre) tamamen yasaklanmasına karşın, devletin ve belediyenin bütün imkanları kullanılarak düzenlenen Cumhur İttifakının İstanbul mitingi, bir AKP+MHP mitingi olmasına karşın, eski AKP mitinglerinin kalabalığını bile toplayamadı. Biraz da alandan aldıkları olumsuzlukla, Erdoğan ama özellikle de bu mitingin asıl konuşmacısı olarak öne çıkarılan Bahçeli, İstanbul’u ilan etti;
Erdoğan, Yavaş’a yönelik düşüncelerini TGRT Tv’de açıkça ifade etti: “Bu zatın (Mansur Yavaş) zaten seçim öncesi veya sonrası ne olacağı belli değil...üstelik bir de bu adam vergi noktasında da vergi kaçakçısı. Şu anda Maliye Bakanlığı kayıtlarında bu durum da geçiyor...böyle bir insanın Ankara gibi bir yere belediye başkan adayı olması hazmedilemez!”
‘CUMHUR’ ‘MİLLET’İ HDP KONUSUNDA SİNDİRDİ!
HDP’YE yönelik suçlamalarında ise ölçü endaze tanımıyor, Erdoğan ve Bahçeli başta olmak üzere Cumhur İttifakının sözcüleri.
CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisine yönelik eleştirilerinin (Suçlamalarının demek daha doğru) merkezine bu partilerin HDP ile “ilişkilerini” koyan Cumhur İttifakı, son günlerde iddialarını, bu partilerin listelerindeki Kürt belediye meclisi adaylarının PKK’LI olduklarına kadar götürdü!
Sabah gazetesindeki “bazı gazeteciler”den başka kimsenin görmediği “istihbarat raporları’na göre, bu üç partinin listelerinde 334 PKK’LI varmış!
Hdp’nin belediye başkanı adayları ve listeleri ise zaten tümden PKK’LI! Onlara göre HDP de artık, “PKK ile arasına mesafe koymayan” değil, “Açıkça Pkk’nin uzantısı, yöneticileri de PKK’LI olan bir parti!”
Erdoğan-bahçeli ittifakının, HDP düşmanlığı ile halk indinde “prim yaptıklarını” gösteren bir işaret yoksa da Hdp’yle ilişkiler konusunda CHP ve İYİ Partiyi epeyce sindirdiklerini kabul etmek gerek. Çünkü bu partiler parlamentonun üçüncü büyük partisiyle ilişkilerini “Bizim HDP ile nasıl bir ilişki içinde olduğumuz sizi ilgilendirmez. İster açıkça ittifak yaparız, ister gizli iş birliği. Hele de Hdp’nin nasıl bir seçim taktiği hayata geçirdiği bizi de sizi de ilgilendirmez” diyemiyor.
HALKIN TUTUMU MİLLET İTTİFAKINDAN DAHA İLERİ!
Nitekim Millet İttifakının sözcüleri, Cumhur İttifakının “HDP ile gizli ittifak yaptılar” suçlamalarına karşı, bir ittifak olmadığını yemin billah ederek kendilerini temize çıkarmak istiyorlar.
Öyle ki, HDP’YE oy veren seçmen kesimlerine bile, açıkça ve ağız dolusu “Oyunuzu bize verin ki, şu Cumhur İttifakından ‘kayyım’ın, size yönelik baskıların da hesabını soralım” diyemiyorlar!
Ama halkın, oyunu nasıl kullanacağına yönelik bu tehditler ve oluşturulan antidemokratik seçim ortamına karşı tutumunun, Millet İttifakından daha ileri olduğunu görüyoruz. Nitekim tehditlere, “rüşvetli-sopa”lı baskılara karşı hem bölge illerinde hem de bu baskıların had safhaya vardırıldığı Ankara’da Cumhur İttifakına karşı oy kullanacak kesimler içinde bir çözülme, bir sinme yerine kendi oyuna, iradesine sahip çıkma kararlılığının arttığı haberleri geliyor.
Aslında halkın baskılar karşısında tepkisini artırdığını, 7 Haziran seçiminden beri (Belki 2015’teki 1 Kasım seçimi dışında) halkın “majestelerinin muhalefeti” çizgisinde davranan muhalefetten daha ileri bir siyasi bilinçle hareket ettiğini görüyoruz.
HALKIN, İRADESİNE NE ÖLÇÜDE SAHİP ÇIKTIĞI BELİRLEYECEK
Toplam olarak baktığımızda seçime birkaç gün kala siyasi iklim; seçimi muhalefet kazanırsa, yani AKP istediği sonuçları alamazsa, seçimin sonuçlarını tanımayacağı, dolayısıyla vatandaşa, “Nasıl olsa sizin seçtiklerinizi kabul etmeyeceğz, yerlerine kayyım ya da başka yollarla kendi adamlarımızı getireceğiz. Onun için bizim istemediğimiz adaylara oy vererek oyunuzu boşa harcamayın” imajı vermek istiyor.
Bunun anlamı şudur: Eğer iktidar seçimde oylar düzeyinde gerekli tepkiyi ve seçimden sonra da oylarla ifade edilen iradeye sahip çıkılacağı kararlılığını görmezse bugün yaptığı tehditleri gerçeğe döndürmekte tereddüt göstermeyecektir. Bunu için İçişleri Bakanlığı ve iyice partizanlaştırdığı yargıyı kullanacaktır!
Demek ki bugün seçmen yurttaşlar, sadece seçimde oylarını istedikleri doğrultuda kullanmak değil ama aynı zamanda iradelerine yönelik muhtemel girişimlere karşı tavır alacak bir mücadele hattına da girmek için hazır olmak durumundadır.