Urfa’da beka değil işsizlik konuşuluyor
HALK NE HÜKÜMETTEN NE BELEDİYEDEN MEMNUN
Bereketli topraklar üzerine kurulu tarihi kent Urfa’da, pazar günü yapılacak yerel seçimin nabzını tutmaya çalıştık. Verimli topraklarına rağmen tarım işçiliği için göç veren Urfa’da ekonomik krizin etkilerini görüyoruz. Pahalılıktan şikayetçi olan Urfalıların sorunlarının başında işsizlik geliyor. Urfalılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplumu kutuplaştırıcı bir dil kullanmasına ve seçimleri “beka seçimi” olarak göstermesine de tepkili.
Urfa’daki bize Ali Güzel mihmandarlık ediyor. Yerel basında 5 yıl çalıştıktan sonra ailesinin ekonomik durumu nedeniyle gazetecilik mesleğini bırakmış. Bundan dolayı üzgün olduğunu söyleyen Ali, şimdi bir elektronik eşya dükkanının ortağı.
‘SON DAKİKA’ MESELESİ
İstasyon Caddesi’ne yakın Yusuf Paşa Mahallesi’nde, Hak İnisiyatifi kurucularından Fethi Tapaç’ın çay ocağındayız. Kentte insan hakları için yaptığı çalışmalarla tanınan bir isim olan Tapaç, 5 aydır yanında çalıştırdığı kişilere doğru dürüst ücret ödeyemediğini söylüyor. “Dışarıdan bakınca diyorlar ki, ne güzel çay ocağı var. Ama işler öyle gitmiyor. İş yapamıyoruz” diyor Tapaç.
Tapaç, Urfa’da aşiretlerin seçimler üzerindeki etkisini anlatıyor: “Bir aile bir başka partiye geçiyor. Yüz bin oy transfer ediyor. Yüz bin oy da aritmetik ortalamayı değiştiriyor...” Son dakikada bu tür bir değişiklik olmazsa Saadet Partisinin Adayı Sabahattin Cevheri’nin seçimi alma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünen Tapaç, Hdp’nin desteğinin Cevheri’nin şansının yükselttiğini belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “beka seçimi” söyleminin Urfa’da bir karşılığı olmadığını ifade eden Fethi Tapaç’ın, belediye başkanlarından Urfa ilgili üç talebi var: “Urfa tarım şehridir. Bir ürününü markalaştırmalarını isterdim. Trafik sorunun çözmelerini isterdim. 800 bin sığınmacı var bu şehirde, şehrin entegrasyonunu nasıl yapacaklarını sorardım...” Tapaç, bu sorunların konuşulmamasından ve şimdiye kadar rahatlıkla çözülebilecek olan trafik sorununun rant hesaplarıyla çözülmemiş olmasından çok şikayetçi.
‘BEKALIK BİR DURUM VAR MI?’
Ömer Kaya ve Basri Şahin, çay ocağında, Almanya’dan gelen arkadaşlarıyla oturuyorlar. Ömer Kaya, imam hatip mezunu. O da “Son anda bir sürpriz yaşanmazsa Cevheri kazanacak” diyor. Urfa’ya yatırım yapılmamasından şikayetçi olan Kaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beka söylemlerinden de, HDP’YE yönelik ‘terörist’ suçlamalarından da rahatsız: “2 milyon 700 bin insan var. Fabrika yok, doğru düzgün bir yatırım yok. Ancak hamallık yapalım. İnsanlarımız hâlâ sağa sola gidiyorlar, amelelik yapıyorlar. 17 yıldır ülkeyi yönetmiyor mu? Değişen bir şey gördünüz mü? Ne yapmış? Beka dediği onun bekası. Şu an burada oturuyoruz. Ne var? Bekalık bir durum var mı? Yok! Allah’ın verdiği dilleri, insanları yok sayarak toplumu rencide ediyor. 53 yaşındayım. Bu kadar yozlaşmış bir seçim hatırlamıyorum.”
Basri Şahin, Bozova ilçesine bağlı bir köyde oturuyor. Akp’nin seçimi bir şekilde kazanacağını düşünüyor; “Adam yolunu bulmuş. Elimizde bir şey yok. Oy vermesen de oyunu çalarlar.” Sürekli yol yapmakla övünen AKP’YI ilçe ile köy arasındaki iki kilometrelik yolu yapmamakla eleştiriyor Şahin; “At arabasıyla gidilmez. AK Parti geldi seçimden önce, ‘Yolu yapacağız’ dedi. Geçen seçimlerde de seçimden önce yapacaklardı. Hâlâ yol yapılıyor” diyor gülerek.
URFA LOKOMOTİF BİR KENT OLABİLİR
Muhasebeci Halil Çiftçi, seçimlerde aşiretçiliğin belirleyici olduğunu dile getirerek, “Son dakika problemimiz var. Eğer son dakikada bir sürpriz olmazsa Cevheri’nin seçimi rahat kazanabileceğini söyleyebilirim. AK Partinin çok ciddi bir oy kaybı yaşayacağı kesin” diye konuşuyor. Urfa’nın coğrafi yapısından dolayı tarıma, küçük ve büyükbaş hayvancılığa en uygun il olduğunu söyleyen Çiftçi, “Harran Ovası Urfa’da... Ama yanlış yöneticiler ve yanlış politikalar nedeniyle, tarım alanlarımızın çoğu betonlaştırıldı. Yerelde iyi bir yönetim olsa, Urfa Türkiye’nin lokomotif illerinden biri olabilir” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Başkanı Süleyman Soylu’nun HDP’YE ve Kürtlere yönelik söylemlerine tepkili olan Çiftçi, “Ne olacak vallahi ben de bilmiyorum” diyor, “Bilinçli olarak bizi birbirimize kırdırtıyorlar. Ben de Kürt’üm, Kürtlüğümle ne gurur duyuyorum ne iğreniyorum. İnsan olarak Kürt doğmuşum, vazifemi yapmak zorundayım, adil ve ahlaklı olmak zorundayım... Renkler ne kadar farklıysa da gözyaşları aynı akar.”