Ankara’da işçilerin vereceği ‘ders’ sonucu belirleyecek
Türkiye bu hafta sonu sandık başına gidiyor. Seçimlerin en çekişmeli şehirlerinin başında ise Ankara geliyor. Öyle ki başkentte ilçe ilçe gezen Cumhurbaşkanı Erdoğan işi “Mansur Yavaş seçime girebilse bile bunun bedelini öder” tehditlerine kadar götürdü. Peki Ankara’da seçmen ne diyor? 2014 seçimlerinde şaibelerle Melih Gökçek’in kazandığı, referandumda yüzde 51 ile “hayır” diyen Ankara’nın Büyükşehir Belediyesi 25 yıl sonra el değiştirecek mi? Her ne kadar memur kenti olarak anılsa da yüz binlerce işçiye de ev sahipliği yapan bir kent Ankara. İşçiler arasında MHP ve Akp’nin önemli bir oyu olduğunu da düşünürsek aslında fabrikaların söylediği, seçim sonuçlarına ilişkin önemli işaretler sunuyor. Erdoğan’a son seçimlerde yüzde 78 oy veren Çubuk’ta oturan YDS işçileri, Akp’nin kalesi denilen Sincan’da Organize Sanayi Bölgesi’ndeki işçiler, 2015 yılındaki metal grevlerine 12 gün süren fabrika işgaliyle katılan Türk Traktör işçileri arasında krizle birlikte iktidarın politikaları daha çok sorgulanıyor. Fabrikalarda vardiyaların düşmesi, hayat pahalılığı, işten atmalar nedeniyle zaten var olan işsizlik korkusu krizin seçimden sonra daha fazla derinleşeceği beklentisiyle birleşince endişeler artıyor. Ancak bu tümüyle Akp’den bir kopuş anlamına gelmemekle birlikte “Ders verme”, “Kulak çekme”, “Kendimizi hatırlatalım” sözlerinde ifadesini buluyor. Mansur Yavaş’ın milliyetçi karakteri de “İlçede AKP-MHP, büyükşehirde Mansur Yavaş” eğilimini güçlendiriyor. Bir başka eğilim ise herhangi bir alternatif olmadığı düşüncesiyle sandığa gitmeme.
ONLAR SADECE KENDİ BEKASINI DÜŞÜNÜYOR
Arçelik fabrikasında bir işçi ayın 20’sinde avansın yattığı gibi icraya kesildiğini söylüyor. İktidarın beka söylemlerine ise “Cebimde para yok ne bekası? Her ay borçlanıyorum birilerine. Onlar sadece kendi bekasını düşünüyor” diyor. Daha önce MHP’YE veya ittifak nedeniyle AKP’YE oy veren işçiler arasında kriz nedeniyle Büyükşehirde Yavaş’a oy vereceğini söyleyenlerin sayısı az değil. Birkaç kez tercihini değiştiren bir işçinin söyledikleri ise dikkat çekici. MHP’LI olduğunu ama referandumda “hayır”, son seçimlerde AKP’YE oy verdiğini söyleyen işçi, bu seçimlerde Büyükşehirde Mansur Yavaş’a Sincan’da AKP’YE vereceğini belirtiyor. Tanzim satışta bile biberin 8 lira olduğunu belirterek, devletin bile pahalıya verdiğini söylüyor.
Yeni Zelanda’da bir camide yapılan katliamın seçim malzemesi yapılmasının işçiler arasında güçlü bir karşılık bulmadığı belirtiliyor. Emeklilikte yaşa takılan işçiler için ise bu seçim oldukça önemli. Ankara ve İstanbul’da kitlesel gösteriler düzenleyen işçiler bu seçimde “Ders vermeyi düşünenlerden”. EYT’LI işçiler arasında bu seçimde AKP’YE oy vermeyeceğini belirtenler var.
65 YAŞINA KADAR NASIL ÇALIŞACAĞIM?
Man fabrikasında işçiler yoğun çalışma temposundan şikayet ediyor. Eyt’liler konusu açılınca genç işçiler kendi geleceklerinden daha kaygılı olduğunu anlatıyor. Emeklilik yaşının 65 olması sebebiyle “Biz o güne kadar nasıl çalışacağız” diye soruyorlar. Bir başka tepki de MESS ile imzalanan sözleşmedeki ikinci yıl zammının kriz altında kalması.
Kara yollarında çalışan taşeron işçiler ve belediyelerde sürekli işçi kadrosuna geçen işçiler arasında da seçim konusunda benzer tablo var. Ancak yıllardır AKP’YE oy veren işçiler yorum yapmaktan kaçınırken az sayıda işçi bu seçimde kararını değiştirdiğini söylüyor. AKP’YE oy vermeyeceğini söyleyen işçiler Özhaseki’nin Ankaralı olmaması ve krizi gerekçe gösteriyor.
İŞSİZLİK SOKAKTA GÖRÜLÜYOR
Fabrikalardaki tartışmaların Sincan’da sokağa çeşitli biçimlerde yansıdığını görmek mümkün. Gündüz saatlerinde dolaştığımız parklarda işsizlere rastlayabiliyoruz. CHP’YE oy verdiğini söyleyen bir işçi Polatlı tarafında bir fabrikada çalıştığını ve 3 aydır ücretsiz izinde olduğunu anlatıyor. Elindeki kredi borcu makbuzunu göstererek “6 bin 500 lira ödemem var. Sadece ben değil çoğu kişinin kredisi var. Binlerce kişi işten çıkarıldı. Seçimden sonra doların fırlayacağı, işsizliğin artacağı söyleniyor” diyor.
Ülkücü olduğunu söyleyen gençler seçimlerde Mhp’nin dediğini yapacaklarını söylüyorlar. Ancak işsizlik, gelecek kaygısı onların da gündeminde. Sohbetimiz boyunca iktidarın yaptıklarından memnun olduğunu anlatıyor. Ancak ayrılacağımız esnada son söyledikleri tüm anlattıklarını önemsizleştiriyor: “Abi aklıma geldi de... şunu da yazabilir misin? Sadece kızların canı çikolata çekmiyor. Akşam eve giderken bazen abur cubur alayım diyorum ama çikolata olmuş iki buçuk lira!”
Kısacası, 24 Haziran’da ekonomi daha fazla kötüye gitmeden baskın seçim yapan iktidar, şimdi krizin göbeğinde seçime gitmek durumunda kaldı. Pazar günü seçime gidecek milyonlarca kişiye daha fazla işsiz eklendi. Zamlar arttı ve geçim sıkıntısı ağırlaştı. “Varlık kuyruğu” denilen tanzim satış noktaları ve poşetin paralı olması en çok tepki toplayan uygulamalar olarak dikkat çekiyor. Beka söyleminin tutmadığı artık herkes tarafından bilinen bir gerçek. Buna en büyük etken ise ekonomik kriz. Ancak Akp’den tam olarak koptuğunu söyleyemeyeceğimiz birçok işçi çeşitli biçimlerde Cumhur İttifakının Ankara Adayı Mehmet Özhaseki’ye oy vermeyerek bir “Ders vermeyi” düşünse de bu eğilimin ne kadar etkili olacağı pazar günü belli olacak.