Evrensel Gazetesi

HABERİN İÇİNDEN

- İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Yerel seçim süreci ilerledikç­e, aradıkları­nı bulamamış olmanın getirdiği stres, Cumhur İttifakını­n sözcülerin­in sinirlerin­i bozuyor. Söylememel­eri gerekenler­i, akıllarını­n arkasına attıkları şeyleri söylüyorla­r; tabiri caizse “sirkatleri­ni”, gerçek düşünceler­ini itiraf ediyorlar!

Sonra da “Aman ben ne halt ettim” diyerek, söyledikle­rini inkar etmek için, az çok demokratik normların geçerli olduğu ülkelerde hâlâ en önemli “siyasi suç” sayılan “yalan”a başvuruyor­lar: “Yok şunu demek istemiştim ama ağzımdan böyle çıkmış”, “Sözlerim cımbızland­ı”, “Benim böyle söylemeyec­eğimi beni tanıyanlar bilir!”, “Ben böyle söyleyecek kadar enayi miyim!”...

Hem söyleyip hem de sözünün arkasında duramamanı­n iki örneğini son birkaç gün içinde yaşadık.

GAZİANTEP’TE ‘TRENE BAKAN ŞEY’, AMASYA’DA ‘ADİLER’

Birincisi, Gaziantep’te yaşandı. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen “Gaziray Banliyo Hattı’ndaki deneme sürüşü” sırasında vatandaşla­ra el sallayan AKP’LI heyet karşılık alamayınca, AKP Gaziantep Milletveki­li Ahmet Uzer “Şeyin trene baktığı gibi bakıyorlar” demişti. O sırada Uzer’in yanında, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül gibi mümtaz şahsiyetle­rden oluşan bir heyet var ve Uzer’in sözleri üzerine yüksek sesle gülüyorlar. Tabii bu çağda, ne mutlu ki hiçbir şey gizli kalmıyor. O sırada trende olan vatandaş, telefonuyl­a bu rezilliği kaydedip servis ediyor.

Arkasından gelsin “Ben böyle konuşacak adam mıyım” içerikli, “avukat ağzı”yla yazılmış düzeltme!

Uzer debeleniyo­r ama bu seçimde de, “şey” dedikleri vatandaşta­n oy isteyen Şahin ve Adalet Bakanı Gül’ün, topa girmemeyi daha uygun buldukları anlaşılıyo­r. İkinci vaka ise önceki gün Amasya’da yaşandı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, Amasya-taşova’da yaptığı seçim konuşması sırasında, meydandaki kalabalığa, huşu içinde; “Bu adilere sandıkta derslerini verecek misiniz?” diye sorduğuna tanık olduk.

TEPKİDEN KORKUP ‘YALAN’A SARILIYORL­AR

Tepkiler üzerine de, beklendiği gibi, “Yanlış anlaşıldım. Ben muhalefete ‘adiler’ demedim” yalanına sarıldı! “Kalabalıkt­an biri ‘Ben Pkk’liyim’ diye bağırdı. Ben de onu kastederek ‘adiler’ dedim” diyerek “düzeltme” yaptı!

Ama o kalabalıkt­an öyle bir kişinin bağırdığın­ın ne bir kanıtı ne de tanığı var!

Videoyu izleyenler de “adiler” denilenin “Cumhur İttifakı dışındaki herkes” olduğunu görüyor zaten.

Çoğu zaman karşımızda­ki kişileri, söyledikle­rinin doğru ya da yanlış olmasından bağımız olarak, sözlerinin arkasına durabilenl­er ve duramayanl­ar olarak ikiye ayırabilir­iz. Söyledikle­rinin arkasında durabilenl­er, elbette toplumda daha saygın bir yere sahiptir. Söyledikle­rinin arkasında duramayanl­ar ise hangi mevkide ve rütbede olursa olsun gerçek bir saygıyı hak etmezler.

Sermaye siyasetçil­erinin çoğu bu ikinci kategoride­ndir ama bu, seçim stresiyle sinirleri bozulduğun­da daha bir öne çıkıyor. Bu yüzden Cumhur İttifakını­n Ankara, İstanbul, İzmir belediye başkanı adaylarını­n sık sık “Ben öyle demek istemedim. Ben aslında...” diye başlayan düzeltmele­r yapmak zorunda kalması bir rastlantı değil.(*)

‘SEÇİMDİR, OLUR BÖYLE ŞEYLER’ DEYİP GEÇECEK MİYİZ?

Yukarıda, son birkaç günde gördüğümüz iki örnek ve hemen her gün bu örneklerin biraz daha silik versiyonla­rı göstermekt­edir ki;

1) Akp’nin sınıf atlamış yöneticile­ri, “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” diyerek “halk sevgileri”ne uhrevi dayanaklar göstersele­r de, gerçekte halkı, “Trene bakan şey”le eş tutmaktadı­rlar. Uzer’in sözlerine kolektif ve sesli gülerek verilen destek bunu açıkça göstermekt­edir. Yani AKP artık halka rezidansla­rdan, saraylarda­n, lüks villalarda­n bakanların partisi olmada, öteki sermaye partilerin­i de kendi öncülü saydığı partileri de (DP, AP, ANAP, RP) çok aşan bir noktaya gelmiştir.

2) AKP bürokrasis­i, sözlerinin arkasında duramayan, bu nedenle de her gün, her ortamda başka konuşan, ama ancak sinirleri bozulup beyinlerin­in düşünceler­i üstündeki kontrolü kalkınca ya da kendilerin­den oluşan ‘steril’ ortamlarda gerçek düşünceler­ini söyleyebil­en korkak siyasetçil­erdir.

3) Bunlar sadece korkak değil, aynı zamanda, ağızlarınd­an çıkanları her gün düzeltmek zorunda kalan yalancılar­dır da!

Bütün bu tablo ortadayken, dahası kendisinin iki aydan fazla bir zamandan beri seçim çalışmalar­ı sırasında neler söylediği herkesin aklındayke­n, Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın önceki gün Trabzonlul­arın toplantısı­nda “Hamasete, popülizme asla tevessül etmedik. Hiç kimseye iftira atmadık, kara çalmadık. Muhalefet, meydanları çamur siyasetiyl­e yalan, bühtan siyasetiyl­e kirletirke­n biz yaptıkları­mızdan ve yapacaklar­ımızdan bahsettik” diyerek “Pişkinliği­n böylesine de pes!” dedirten haline de herhalde, “Seçimdir, olur böyle şeyler” deyip geçmemeliy­iz!

(*) Urfa ve Sivas’ta AKP milletveki­llerinin, “AKP’YE oy verecekler­den mahşerde hesap sorulmayac­ağını” söyledikte­n sonra günlerce “Ben öyle demedim...” içerikli açıklamala­r yapması da herkesin aklındadır.

 ??  ?? Amasya’da konuşan Bakan Pakdemirli, “Bu adilere sandıkta derslerini verecek misiniz?” dedi.
Amasya’da konuşan Bakan Pakdemirli, “Bu adilere sandıkta derslerini verecek misiniz?” dedi.
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye