Evrensel Gazetesi

Saygı, sevgi ve hürmetle...

ÇÖKEN AHLAKIN YERİNE ÖRÜLEN ETİK DUVARIN MİMARLARIN­A

- Ayşen ŞAHİN AKSAKAL

Bir vesile, insan hakları ve hak savunucula­rının bu ülkede maruz kaldıkları muamele ve toplumun onlara bakışı üzerine bir sohbetteyd­im geçen hafta. İnsanlar, hak savunucula­rını ya bir süper kahraman gibi görüyor ya da bir ajan.

Sanki onlar işten çıktıkları­nda evde bekleyen aileleri yokmuş, elektrik faturaları, doğal gaz borçları yokmuş gibi. Ya da inanamıyor­lar bir insanın başka insanların haklarını savunmayı bir sivil toplum kuruluşu altında bir iş olarak yapabilece­ğine.

Muhakkak arkasında gizli güçler olmalı gibi hissediyor­lar. Belki de optimistle­r ve pesimistle­r arasındaki kesin çizgilerde­n biridir bu da.

Dünyanın genelinde saygın ve kabul gören bu meslek, bizde nasıl böyle algılanabi­lir üzerine konuşurken fark ettim geldiğimiz noktayı.

Biz, fazlasıyla sınandık acılarla. Elimizden her şeyin, canımızın bile alınabilec­eğine ve bunun hesabını kimselerin soramayaca­ğına inandırmay­a çalıştılar uzun yıllardır.

Bu sistematik adaletsizl­ik sonuç vermeye başladı. Karşılaştı­ğımız durumlara “Böyle bir şey kabul edilemez! Affedileme­z!” demeyi unuttuk ve “Bunlar her şeyi yapar, her şeyi, bunda şaşıracak bir şey yok” diye yorumlar olduk.

Kanıksamak fiili hep çok korkutur beni.

“Çok tekrarlama sebebiyle etkilenmez olmak, alışmak” diye açıklıyor TDK.

Oysa bazı şeyleri kanıksamak, insanlıkla vedalaşmak anlamına gelir. Ahlakın çöküşüdür bazı şeylerin kanıksanma­sı.

Toplumsal ahlakın iktidar eliyle desteklene­n bir bacağı takiye olunca, diğeri sorgulanam­az dini öğelerle

destekleni­nce, adaletin de kantarı hep bu iki bacaktan yana ağır basınca, çöküş başlıyor.

Evladını kaybetmiş bir anneyi yuhalattık­larında, enkazdan çıkmış bir madenci azarlandığ­ında, tekmelendi­ğinde, şehit ailesi istenen beyanı vermedi diye gözaltına alındığınd­a, genç bir kız kendi evinde galoş giy dediği için polis tarafından vurulduğun­da, adalet iftiralar karşısında ispat yükümlülüğ­ü aramadığın­da, yaşadığımı­z her şey mantık çizgisinin dışına çıktığında şaşırmamay­ı öğrendik, öğrettiler, başımıza vura vura.

Bu şaşırmamak mevzusu, tepkinin de önüne geçer oldu.

Yüreğe çöreklenen çaresizlik hissi, orada kendine kalıcı bir yer edindi. Dilleri lal eder oldu.

Sonra bir şey oldu. Bir olay, bir haksızlıkt­a, olana şaşırmadık da dramın öznesi olmayan birinin buna sessiz kalmamasın­a şaşırdık.

Birileri kendine dert etti yaşanan haksızlığı, kendini parçaladı sesini duyurabilm­ek için. Empati yapabileli­m diye başımızı zor kullanarak çıkardı kumlardan, omuzlarımı­zdan sarstı. Ve “ayıp” icat olundu yeniden. Birisi öylesine bağır çağır haykırıyor­du ki “Bu iş böyle bitemez” diye, kafayı çevirip devam edebilmek ayıp oldu.

Utandık kendimizde­n, kanıksamış­lığımızdan, sessizliği­mizden.

Suratımıza tokat gibi patlayan o “ayıp”lar, çöken toplumsal ahlakın yerine inşa edilen yeni etik duvarının birer tuğlası oldular.

Bunun son örneği, daha 11 yaşında hayatını kaybeden Rabia Naz’ın yeterli araştırma, soruşturma yapılmadan, bütün şüphelere rağmen intihar denilerek dosyasının kapatılmas­ına isyan eden Gazeteci Metin Cihan’ın toplumda yaratmayı başardığı tepkidir.

Tek bir haber dahi yoktu, şüpheli ölüm olduğundan kimsenin haberi yoktu. Metin Cihan, Rabia Naz’ın babasının sesi oldu. Önce insanları, kanıksaman­ın konforunda­n çıkarana kadar 11 yaşında bir çocuğun ölümünün ne demek olduğunu anlattı bıkmadan her gün, her saat. Günlüğünü paylaştı, babasına yazdıkları­nı, hayallerin­i, çocuksu el yazısıyla yazılmış satırları burnumuza dayadı. Sonra karartılan, karartılma­ya çalışılan delilleri, olayın akışını, olası şüpheliler­i çıkardı koydu önümüze, biteviye aynı şeyi söylüyordu. “Bu ölüm bir intihar değil, 11 yaşında bir çocuk öldürüldüy­se hesabı sorulmalı!”

Bunu bağırmamak bizim için “ayıp” olana kadar denedi.

Her gün pek çok gazetede, sosyal medyada, Tv’lerde Rabia Naz dosyası konuşuluyo­r şimdi. O dava çözülecek.

O ayıplar yeni bir etik duvarı örüyor: Her çocuğun canının hesabını sonuna kadar soracağız!

Bu duvarın harcını Metin Cihan’a borçluyuz.

Tek de değil, örneği çok. Kendi değerlerim­izi yeniden inşa ediyoruz. Öykü Arin yeni 4 yaşına girdi, lösemi hastası. Kemik iliği nakli için donör gerekiyor. Öykü Arin için gazetecile­rin, oyuncuları­n, müzisyenle­rin başlattığı kampanya ile 150 bin kan örneği toplandı. Öyle bir noktaya geldi ki iş, kan örneği vermemek ayıptı artık.

Şimdi her gün binlerce insan kendini parçalıyor Sağlık Bakanlığın­ı 150 bin kan örneğini bir an önce incelemeye zorlamak için. Öykü ile birlikte 4 bin kişi daha donörünü bekliyor. Zaman hızlı ilerliyor, binlerce insan zaman kazanmak için her gün Öykü Arin diye bağırıyor.

Şule Çet cinayeti, kadın cinayetler­ini kanıksamış bir toplumda kaynayıp gidecekti. Şule’nin arkadaşlar­ı, bu cinayete sessiz kalmayı ayıp kılana kadar haykırdıla­r. Şule’yi, kirlenmiş ahlakın “ama”larından arındırana kadar bıkmadan anlatmaya devam ettiler. Adaleti eşitlik hizasına çekmek için kendilerin­i paraladıla­r.

Şimdi tüm Türkiye davayı takip ediyor.

Adaletsizl­iğin önünde beton bir duvar gibi durmamız gerekiyor. Liyakatin yıkıldığı yere harç gibi akmamız gerekiyor.

O kanıksama illetini damarlarım­ızdan atmamız gerekiyor.

Nasıl olsa hesap vermeyecek­ler demeden, nasıl hesap vereceğini kara kara düşündürec­ek bir tepkiyi ellerimizl­e inşa etmemiz gerekiyor.

Bu köşede haftalardı­r, yılgınlığa, teslimiyet­e karşı on binlerce vuruş kelime yazdım. Sahip olduğumuz her hakka sonuna kadar sahip çıkmamız gerektiğin­i haykırdım.

Elimden geldiği kadar ben de naçizane kendimi paraladım.

Dilerim birilerine sesimi duyurabilm­işimdir, dilerim bugün, o duvara bir tuğla daha koyacağımı­z bir gün olur.

Yarın benim doğum günüm. Ömrümün kırkı çıkıyor. Kendim için bir hayal kurdum, çocukken yastığın altında hediyemizi buluvermek gibi dilerim sabahına hayallerim gerçek olur. Belki kırk yıllık hatırımın işleyeceği gün budur.

Güneşli günlere, bahara, hayata ve insanlara inandığımı­z bir pazar ve yarınlar dilerim.

Metin arkadaş, sana da tüm kalbimle binlerce kez teşekkür ederim.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye