ÇATIŞMA VE İŞ BİRLİĞİ ARASINDA ÇİN-AB İLİŞKİLERİ
AVRUPALI yöneticiler kesin konuştular, Şi Cinping ile yapılan mini zirve güç gösterisi değildi kesinlikle. Fakat biçimiyle eşi görülmemiş bu buluşmada bir yanda Şi Cinping, diğer yanda ise Emmanuel Macron, Angela Merkel ve Jeanclaude Juncker vardı. Bu toplantıda, Yunanistan, Portekiz ve tasarruf politikalarının tuzağına düşmüş olan İtalya’yı ‘Yeni İpek Yolu’na dahil olma konusunda ikna eden ve 16 diğer merkez ve Doğu Avrupa ülkesi ile düzenli bir diyalog içinde olan Çin’e karşı 28 ülkenin onayını alamamış olsalar bile en azından stratejik bir bakış açısını savunmaya çalıştılar. Ab’nin “doğal önderi” olmayı hayal eden Fransız Cumhurbaşkanı ve Alman Başbakan, Avrupa içinde bir tek ağızdan konuşmanın olmamasını eleştirirken diğer yandan Pekin ile iki taraflı anlaşmalar imzalamaktan da geri durmadılar. Haliyle devasa Çin pazarı iştahları kabartıyor. ABD ile ticaret savaşı da kuşkusuz kimi avantajlar sunuyor: Tarihsel olarak sunulan ve basında büyük yankılar bulan (rakibi) Boeing’in aleyhine verilen 300 Airbus siparişi buna örnek gösterilebilir.
ÇİN ‘SİSTEMSEL RAKİP’
Fakat, Avrupa Komisyonunun 12 Mart’ta on iki maddelik bir notta Çin’i “sistemsel bir rakip olarak” değerlendirdiği koşullarda çatışma ile iş birliği arasındaki mesafe çok sınırlı. Donald Trump’ın Avrupa Birliği’ni, özellikle de ticari açıdan büyük oranda zorladığı bugünkü koşullardaki kelime tercihleri kuşkusuz tesadüfi değildir. Diğer yandan son aylarda Macron’un Fransa’yı “Hint-pasifikli bir güç” olarak tarif etmesi; Hindistan, Avustralya ve Çin’in etrafını çevirerek onunla çatışma mantığı ile hareket eden Japonya ile müttefikliği merkezine koyduğunu gösteriyor.
Ülkesinin kalkınmasının doğurduğu kaygıların farkında olan Çinli Başkan ise, Fransa’ya ziyaretinin ilk gününde “Dünya eşi görülmemiş değişimler geçiriyor: Çin, Fransa ve Avrupa kalkınmanın çok önemli aşamasındalar” diye açıklama yaptı. Çin, Şi Cinping Avrupa’ya gelmeden önce iyi niyetini göstermek için yabancı yatırımcılarla ilgili yasaları yumuşattı, diğer ülkelerin yatırım yapabilmek için artık Çinli partnerlerine teknoloji transferi yapmaları gerekmeyecek. Bugün Çin, Ab’nin Abd’den sonra en büyük ikinci ticari partneri. 2017’de ithalatın yüzde 20.2’si bu ülkeden, ihracatın ise yüzde 10.5’i bu ülkeye yapıldı, yani ticari açık 176.62 milyar avro idi. Dünkü (salı) görüşme, iki tarafın da stratejik sektörlerde egemenliğe saygı gösterme ve ticarette karşılılıklığa saygı göstermeye ulaşmayı hedefliyor.
Son olarak ise Fransa, Almanya, Brüksel (AB) ve Çin görüşmelerinde Abd’nin yokluğunda “yenilenmiş çoktaraflılığı”n çerçevesini belirlemeye çalıştılar. Macron’a göre “21. yüzyılda zahir ve mantıklı olan tercih ortada; titiz ve iddialı bir temelde, güçlü bir Avrupa-çin partnerliği”. Böylelikle dört yönetici, Trump’ın gerekliliğine itiraz ettiği ve Çin ile Abd’nin çatışmasına engel olamayan Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) modernleştirilmesi gerektiğine vurgu yaptılar. Fakat somut önerilerde bulunulmadı. (Çeviren: Deniz Uztopal)